“Sosyal yaşam çok önemli”

Bergedorf semtinde Bille – GWG konut şirketinin sosyal etkinlik salonunda yapılan toplantıda İstanbul Üniversitesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik Bölümü mezunu Zülfiye Kaya Kova, her insanın kendine zaman ayırması ve sosyal yaşamını canlı tutması gerektiğini söyledi.

Özellikle bizim kültür ve toplumsal anlayışta, kadınlardan anne ve eş olarak “fedakarlık” beklendiğini ifade eden uzman, “ Her kadının anne, eş kimliği dışında da bir kendine ait bir hayatı da var. Benim hayatım nerede. İsteklerim, ihtiyaçlarım nelerdir? diye sormalı. Çünkü sosyal yaşam, günün rutinine ve stresine denge getiren çok önemli bir ihtiyaçtır” diye konuştu.



“İnsanların yaşam boyu bir sürü kimlikleri var”

Her insanın yaşamının her safhasında bir sürü kimliği bulunduğunu kaydeden Zülfiye Kaya Kova, “Kadınlar olarak anneyiz, eşiz, ablayız, teyzeyiz, yeğeniz, arkadaşız vesaire. Yani hepimizin bir yığın kimliğimiz var. Hayatta sadece anne ve eş kimliğiniz olduğunu düşünün. Diğer kimliklerinize emek harcamadığınızı düşünün. Çocuklarınız büyüyecekler ve bir zaman sonra evden uçacaklar. Normali, sağlıklı olanı da bu zaten. Ama eğer anneler, çiftler sadece annelik ve eş kimliği dışındaki sosyal kimliklerini geliştirmez, canlı tutmazlarsa, çocuklar evden uçtuğunda ciddi bir boşluğa düşebilirler. Yaşam çok ağır gelebilir birden. Bu insanı depresyona bile sokabilir. Bu nedenle insanlar çok fazla olmamakla birlikte diğer kimliklerini de güçlü tutmalı, sosyal ilişkilerini canlı tutmalı. Bunlar hayatta insan doyum ve denge içinde tutan şeylerdir” dedi.

“Sınırlarımızı net bir şekilde belirleyin”

Yine Türkiye kökenli insanlarda kültürden kaynaklanan “hayır” diyememe huyunun da çok yaygın olduğuna dikkat çeken uzman psikolog, “Biz bunu mesleğimizde 'muş, mış gibi yapmak' tanımıyla tarif ediyoruz. Avrupa'da insanlar çok net sınırlarını koyabiliyorlar. Neyi istediklerini ve istemediklerini ifade edebiliyorlar. Bizim kültürde karşımızdaki insanı kırma ve küstürme korkusuyla istemediğimiz, hoşlanmadığımız şeyleri net şekilde ifade edememe alışkanlığı var. Çoğu kez net sınırlarımızı koymakta sıkıntı yaşıyoruz. O yüzden 'hayır' diyemiyoruz. Memnun olmadığımız durumda 'memnunmuş' gibi davranıyoruz. Bu kişinin kendisiyle yabancılaşması sorununu doğuruyor. 'Hayır' demeniz, sınır koymanız gereken durumlarda bunu uygun dille ama net ve açık şekilde belirtmeniz, sosyal ilişkilerinize zarar vermez, tersine dobra ve dürüstlüğünüzü vurgular. İfade şekli çok önemli. Kendinizi herkesi beğendirmeniz gerekmiyor. Mutlaka sizi beğenmeyenler ve sizin beğenmedikleriniz insanlar olacaktır. Bunu kabul etmek gerekir” şeklinde konuştu.

“Çocuklarımız bizlerin kopyasıdır”

Açıklamalarında aile içi iletişim, sorunlarda çözüm yolları hakkında da geniş bilgi veren uzman şöyle konuştu; “ Çocuklar anne ve babalarının kopyasıdır. Siz evde çocuk kitap okumuyorsanız, çocuğa örnek olmuyorsanız, bunu çocuktan beklemeniz biraz tuhaf olur. Çocuğunuzu geliştirmek istiyorsanız, onun aynası siz olmalısınız. Siz kendinizi bilgi, eğitsel, ruhsal ve duygusal olarak ne kadar iyi geliştirirseniz, bu çocuğunuza da yansır. Bu nedenle sorunlu çocuk terapisinde mutlaka aile ile çalışılır. Çünkü çocuğun sorununun nedeni aile içindeki sistemde, iletişimde yaşanan bozukluktur”.

Zülfiye Kaya Kova açıklamalarından sonra kadınlarla etkili iletişim egzersizleri yaptı ve gelen sorularını yanıtladı.


Toplantıda bir konuşma yapan Hamburg Eyalet Parlamentosu SPD Milletvekili Güngör Yılmaz
, Zülfiye Kaya Kova'ya verdiği çok faydalı bilgiler için teşekkür ederken, “Aile içinde, günlük hayatta yaşadığımız bir çok sorunun temelinde iletişim eksikliği veya bozukluğu yattığını gözler önüne seren, son derece bilgilendirici ve ufuk açan bir toplantı oldu. Konuyu genişleterek, sevgili Zülfiye Kaya Kova ile gelecekte güzel çalışmalar yapmayı planlıyoruz” dedi.