Fransa’da yapılan yerel seçimlerin ikinci turunda da birinci turdakine benzer sonuçlar çıktı.

Cumhurbaşkanı Hollande'ın iktidardaki “Sosyalist Parti” SP, yüzde 42’lik oy oranıyla ağır bir seçim yenilgisine uğradı. Nüfusu 9 binden fazla en az 155 belediyeyi kaybetti. Muhalefetteki Halk Hareketi Birliği (UMP) oyların yüzde 49'unu alarak ülke genelinde önemli bir başarı elde etti. UMP’nin yanı sıra faşist Ulusal Cephe (FN) ciddi bir çıkış yaparak oyların yüzde 9’unu almasının yanı sıra Toulouse, Limoges ve Saint-Etienne gibi 9 binden fazla nüfuslu en az 15 belediyeyi kazandı.



Seçim sonuçlarının açığa çıkardığı en önemli veri, bu seçimlerin en düşük katılımlı seçim olmasıdır. Fransa Cumhuriyeti tarihinde ilk kez seçime katılma oranının yüzde 62’de kaldı. Seçmenin yüzde 38'i sandığa gitme gereği duymadı. Bu olgu, çok açık ki, Fransa halklarının burjuva düzen partilerine yönelik güvensizliğinin dışa vurumudur. Bir seçmenin “Bence kimi seçeceklerini bilemeyen ve bıkkınlık duyan birçok kişi var. Çünkü verilen tonlarca söz tutulmadı.” şeklindeki sözleri sandığa gitmeyen seçmenin eğilimini yansıtması bakımdan çarpıcıdır, anlamlıdır.

Seçim sonuçlarının açığa çıkardığı bir diğer veri, Fransa burjuvazisinin çıkarlarını rehber edinen, kapitalist krizin faturasının işçi ve emekçilere, ezilenlere yükleyen burjuva düzen partisi “sosyalist” maskeli SP’nin, seçmenler nezdinde cezalandırılmış olmasıdır. Ekonomik krizin faturasını ödeyen seçmenler, seçimler nezdinde krizin faturasını SP’ye ödetti.

Emek hareketinin en canlı olduğu, liseliler isyanına da tanıklık eden, işsizliğin ve yoksulluğun yükseldiği Avrupa ülkelerinden biri olan Fransa’da UMP eksenli “Merkez Sağ”ıyla, SP eksenli “Merkez Sol Cephe”siyle, FN eksenli faşist “Ulusal Cephe”siyle gerici, faşist, ırkçı burjuva düzen partileri arasında yarışa dönüşen seçimde, ırkçı faşist partilerin oy oranını yükseltmesindeki en önemli faktör, burjuva düzen partilerine alternatif Emekçi Sol seçeneğin olmayışıdır. Dahası, Emekçi Sol seçeneğin nüveleri olabilecek ilerici, antifaşist güçlerin, burjuva düzenin maşası olan SP eksenli “Merkez Sol Cephe”nin yedeğine düşmüş olmasıdır.

İlerici, antifaşist güçlerin, vakit kaybetmeden Emekçi Sol seçeneği devreye sokmaları, burjuva düzen partileriyle göbek bağlarını kesip atmaları yaşamsal önemdedir.

Sınıf örgütlerinin, ilerici, devrimci, sosyalist politik örgütlerin, Türkiye’deki HDP örneğinde olduğu gibi burjuva düzen partilerine alternatif seçeneği yaratmaları zorunluluktur.

Birleşik mücadeleyi güçlendirici asli unsur olan böylesi bir yönelim, faşist hareketin yükselişini barikatlamada da önemli bir işlev görür. Aksi halde “bu pilav daha çok su kaldırır” ve Emekçi Sol seçeneksizlikten dolayı kitleler gerici burjuva düzen partileri arasında aldatılmışlık duygusuyla bir o yana bir bu yana savrulmaya devam eder.

Bu bağlamda aldatılmışlık duygu ve düşüncesinin gelişmesi, gerici ırkçı faşist partilere alan açtı.

Aslında Emekçi Sol bakımından da bir alandı bu.

Çok açık ki gerici faşist partilerle arasındaki farkın esasen söylem düzeyinde olan SP, ezilenlere gerici faşist partilerden daha fazla zarar veriyor. Çünkü Sosyalist maskesiyle sosyalizmin prestijine, sosyalist değerlere, halkların sosyalizme yönelmesinin temel barikatı rolünü oynuyor. Burjuva medyanın “seçimlerin mağlubu sosyalistler” başlığını manşetlere taşımasının bir boyutu da ideolojiktir.

SP, hem gerici faşist partilerin güçlenmesinin zeminini yaratıyor hem de sosyalizme olan umudu yok edici rol oynuyor.

SP’ye hayırhah tutum içinde olan ilerici eğilime sahip güçler bakımından bu olgular düşündürücü olmalı...

31 Mart 2014