Türkiye Cumhuriyeti, AKP devleti, Türk Silahlı Kuvvetleri(TSK) ve Başbakan Binali Yıldırım'ın ağzından bir açıklamayla öğrenmiş olduk ki, Fırat Kalkanı harekâtı, 'başarıyla' bitmiş.

AKP devletinin 15 yıllık yalan ve manipülasyonlarına yeni bir halka eklendi. 20 Ağustos 2016 tarihinde Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından Suriye topraklarına bir ilhak gerçekleştirildi. Amaç, ''IŞİD vb. terör örgütleriyle mücadele etmek'' adına komşu ülke olan Suriye topraklarına ilhak'ı gerçekleştirmekti. Bu ilhak 6 ay'ı aşan bir süreçten sonra, bizzat Başbakan tarafından açıklanmaktadır ki, ''Fırat Kalkanı harekâtı başarıyla sonuçlanarak bitirilmiştir''. İçinden geçtiğimiz süreçte, ülkemizde referandum, anayasa değişikliği, OHAL olağanüstü hal, baskılar, işkenceler, tutuklamalar, ölümlerin yaşandığı bir dönemde bolca, 'şehit' söylemlerinin, alıcısının bulunduğu bir ülkede, bir komşu ülkenin topraklarının ilhakının haklı, 'haklı' gösterilmesi, asla kabul edilmemelidir.

AKP devletinin, 'başarı olarak' sunduğu Fırat Kalkanı Harekâtı aslında fiyaskoyla sonuçlanan bir ilhak hareketidir. Bütün ilhak hareketleri gibi, AKP devleti ve Saray'ın, daha öncede, ''Şam'da emevi camisi'nde namaz kılmak'' uğruna bir ülke topraklarında, cihatçı terör örgütlere lojistik desteği sunan ülke konumunda olmaktan farklı değildir.

AKP devleti ve Saray'ın, ''IŞİD ve terör örgütlerinin sınırdan temizlemek'' adına yürüttükleri Fırat Kalkanı Harekâtı, aslında AKP devleti ve Saray'ın ikiyüzlülüğünü ifade etmektedir.

AKP devleti ve Saray, ilhakın gerekçesi olarak, IŞİD (DEAŞ) göstermektedir. Peki, bugün Suriye ve Irak topraklarına IŞİD, El Nusra, ÖSG (Özgür Suriye Ordusu) olarak ifade edilen cihatçı, kelle avcısı, insan ciğeri yiyen cani ve katil ruhluların bir arada toplandığı bu örgütleri kimler nereden gönderildiler. AKP devleti ve Saray'ın himayesin de, bu cani ruhlu organizasyonlar palazlanmadılar mı?

AKP devleti, başbakanı, bu katil ruhlu caniler için, ''öfkeli çocuklar'' ifadesini kullanarak, toplumsal güçlerin bu katillerin yüzlerini tanımalarını engellemediler mi? Cihatçı, terör üst, kelle avcıları, Suriye ve Irak toprakların akın-akın girerken, Türkiye toprakları lojistik üst olarak kullanılmadı mı?

Peki, kim inanır, AKP devletinin ve Saray'ın Suriye topraklarını ilhak için, TSK ile ortak hareket etmesini ve Fırat Kalkanı hareketinin cihatçıları, 'temizlemeye' yönelik olduğu yalanına? Resmi rakamlara göre 71 TSK güçlerine mensup eleman, Fırat Kalkanı Hareketi sürecinde yaşamını kaybetti. Neden? Yine 500 aşkın ÖSO mensubu bu hareket esnasında yaşamını kaybetti.

AKP devletinin, başbakanın 'övünerek' anlattığı 'başarıyı açıklayabilir misiniz? Fırat Kalkanı Hareketı süresi boyunca, Suriye'de küçücük bir kasaba olan, Cerablus IŞİD mensuplarıyla, 'anlaşmalı' olması muhtemel, 'güle oynaya' el değişti, her fırsatta manipülatif yöntemlerle anlatmaya çalıştıklar EL BAB 6 ay'lık süre sonrası büyük kayıpların yaşandığı bir aşamadan sonra, uluslar arası koalisyon güçlerinin de yardımıyla IŞİD'ten temizlenebildi.

Peki, Türkiye ve toplumsal güçlerimizin ne kazancı oldu? Kocaman hiç. Bırakalım kazançlı çıkmayı, TSK 71 elamanını, 'kurban' vermiştir. Saray'ın bütün hesapları gibi, EL BAB deki, 'başarı' hikâyesi de, referandum da, 'evet' oylarının, sandıktan, 'yüksek' çıkmasına yönelik propagandadan ibarettir.

Gelinen aşamada, 'elini attığı' her yerden, 'boş dönen' AKP devleti, Saray yanına MHP, D.Bahçeli ve bilumum faşist güçlerin ortaklığıyla ülkeyi, 'yeni maceralara' sürükleme peşinde. Saray hala, 'efelenerek' komşu ülkelere müdahale etmeye kadar iş vardırmaktadır. Geçtiğimiz günlerde, 'aynı amaçla' Batı da komşu ülkemiz olan Bulgaristan seçimlerine Saray'ın müdahalesi olmuştur. Bulgaristan da Özgürlükler ve Haklar Partisi, Bulgaristan Türklerinin siyasal örgütlenmesidir. İç işlerine, 'müdahale' ederek DOST adı altında bir parti kurdurup seçimlere girmesi sağlanmıştır. Ama nafile! Sonuç hüsran!

Tabii bu hesaplar tutmayınca, şimdi de, 'Dicle Kalkanı' operasyonu gündeme gelmeye başladı. Bütün bunlar, referandum sonuçlarını etkilemeye yönelik girişimleri olduğu gerçeğini gözlemlememizi sağlamaktadır.

Fırat Kalkanı operasyonu fiyaskoyla sonuçlanmış ve abartılı açıklamalarla geçiştirilmeye çalışılmaktadır. İlhak girişimlerinin zaten başarı şansı, yalan ve algılarla sınırlıdır.

Bir sonraki yazımda buluşmak üzere,

03 Nisan 2017