Bazı sloganları çok sık yinelemek zorunda kalıyoruz. Çünkü iktidar odakları, faşizanlıkta dur durak bilmiyorlar.

Kobani'nin üzerinden tam altı yıl geçtiği halde, bunun sorumlusu HDP imiş gibi, seri operasyonlar yapıldı. Gözaltına alınan 82 kişiye yenileri ekleniyor. HDP Kars Belediyesi Eşbaşkanı Ayhan Bilgen, eski HDP milletvekilleri Ayla Akat Ata, Sırrı Süreyya Önder, Altan Tan, Nazmi Gür, Emine Beyza Üstün, Emine Ayna, HDP RTÜK Üyesi Ali Ürküt, HDP eski MYK Üyesi Can Memiş de vardı, bunlara yeni isimler katıldı.

Bu operasyonun arka planında savaş politikaları yatmaktadır. İktidarın iç ve dış politik arenada yaşadığı derin krizler, Osmanlı oyunlarına yol açmaktadır. Politik çıkmazlarını tartışma gündemden çıkarmak yönünde attıkları her adım, daha büyük sorunları yaratmaktadır.

Ekonomik kriz içinden çıkılamaz bir noktaya ulaştıkça, iktidar bloğunun oy potansiyeli düşüyor. Yoksullaşma artıyor. İşsizlik dev boyuta ulaşıyor. Dövizin durdurulamayan yükselişi, liranın alım gücünü hızla düşürüyor. Sık sık yeni ekonomik programlar açıklanması umut vaat etmediği gibi, karamsarlığı derinleştiriyor. Geleceğinin hesabını yapamayan toplum, önünü göremiyor.

BOP Başkanlığı verilerek Ortadoğu bataklığına sokulan iktidar, "Diriliş" demagojileri eşliğinde emperyalist güçlerle boy ölçüşmeye kalkışıyor. "Bir hafta sonra Şam Emevi Camiinde Cuma namazı kılacağız," propagandası boşa düştü. Suriye batağının içine çekilmesi yetmedi, yaklaşık dört milyon Suriyeli Türkiye'ye sığındı. Suriye, çözümü olmayan çok bilinmeyenli bir denkleme dönüştü.

K.Irak benzeri, PYD/YDG önderliğinde, Suriye'nin Kuzey ve Kuzey Doğusunda Kürt devletinin adımları atılmaktadır. Kürt sorununda ABD ile Rusya'nın stratejileri arasına sıkışan AKP, iki emperyalist güç arasındaki çıkar çatışmalarından medet umuyor.

'Ortadoğu bataklığı' yetmezmiş gibi, Libya savaşının da tarafı oldu. Libya'da da ABD ile Rusya'nın arasına sıkıştı.

ABD Başkanlık seçimlerinde Trump'ın kaybetmesi, AKP'nin sıkıntılarını artırabilecek. Çünkü ABD'de "Trump-Erdoğan yakınlığının" arka planında neler olduğu sorulmaktadır.

İktidar dış politikayı iç politikaya alet etme çabasında. Dış politikada kazanacakları küçücük başarıların bile, seçmenlerine moral aşılayacağını düşünüyorlar. Neredeyse tüm komşularıyla çatışma halindeki iktidar, AB ile ilişkilerini geriyor.

Dışarıdaki sıkıntılara, Kıbrıs açıklarındaki doğalgaz çatışması ve silahlandırılan adalar eklendi. Ve Ermenistan ile çatışan Azerbaycan'a Suriye'deki cihatçılar gönderildi.

Kürt sorununu çözmek istemeyenler, Kandil bölgesi saldırılarına hız verdi. PYD/YPG'nin elinde tuttuğu bölgeye operasyon yapamayınca, HDP'ye saldırdı. Gözaltına alınan Kürtlerin helikopterden atılarak öldürülmeleri iddiaları ise, vahşetin diğer boyutu.

HDP karşıtlığının pek çok sebebinden birisi, seçim ittifakları tartışması. Rehin olarak içeride tutulan Selahattin Demirtaş'ın açıklamaları AKP'yi düşündürtmektedir.

Bilindiği gibi, HDP'nin belediye seçimlerindeki tavrı, iktidarı çileden çıkarmıştı. Ankara, İstanbul gibi büyük şehirlerde seçimi açık farkla yitiren AKP, önümüzdeki seçimlerde yenilmek istemiyor. Çünkü seçim yenilgisinin, yüce divan yolunu açacağı korkusunu yaşıyor. Bu sebeple HDP, 'Millet İttifakı'ndan uzaklaştırılmak isteniyor.

Ankara Cumhuriyet Başsavcısı'nın Sheraton Otelindeki düğünü, sıradan bir magazin haberi değil. Bu yazının konusuyla bağlantılı. Devlet protokolünün tam tekmil katıldığı düğünde, Altındağ Belediye Başkanı Asım Balcı’nın kıydığı nikahta çiftin şahitliklerini Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca, Danıştay Başkanı Zeki Yiğit, Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un aralarında bulunduğu birçok isim yaptı. Balaylarını geçirecekleri günlüğü on bin liralık otele helikopterle gittiler. Ve ardından Saray'a davet edildiler.

Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Yüksel Kocaman, Selahattin Demirtaş ile Figen Yüksekdağ hakkındaki iddianameyi 1 yıldır hazırlamıyor. Aynı zamanda, muhalif milletvekilleriyle ilgili tüm soruşturmaları da yürüttüğünden, onların tepesinde sallanan 'Demokles'in Kılıcı' konumunda.

Gerici/faşist iktidar yıllar önce "çözüm süreci" politikasını reddettiği gibi, HDP Eş Genel Başkanları ile milletvekilleri rehin tutulmaktadır. HDP'li belediye başkanlarının tamamına yakını görevlerinden alınarak, yerlerine kayyımlar atandı.

Gelinen noktada, adı var kendi yok TBMM'de temsil edilmek önemini yitirdi. Ayhan Bilgen, "Ben demokrasicilik oynanacak yaşı geçtim. Türkiye'nin koşulları da oyun oynanacak bir ortama sahip değil," dedi. Gelinen noktada, önümüzdeki dönem neler yapılacağı tartışılıp, yeni adımlar atılmak zorunda.

Bu gidişata "Dur!" demeliyiz. Tüm dillerden, "Ew Bes E!"