Avrupa Barış ve Demokrasi Meclisi, ABDEM bileşenleri olarak hakikatle yüzleşme komisyonunun çalışmaları doğrultusunda, Ermenistan’ın başkenti Erivan’a bir ziyaret gerçekleştirdik.

Amacımız, bundan tam 99 yıl önce başlatılan ve 5 yıl kadar bir süre zarfında, Türk ve Müslüman olmayan halklara, milliyetlere karşı başlatılan katliamlarla soykırıma dönüşen bir sürecin, Ermeni halkı üzerinde yarattığı tahribatı, Ermeni halkı ile empati yaparak anlayabilmekti.

Bu soykırım ve katliamlarda, sadece Ermeniler hedef alınmamış, aynı zamanda, ülkemiz coğrafyasında, Anadolu, Mezapotamya’da yaşayan, Müslüman ve Türk olmayan halkların tümü yok edilmek istenmiştir. Başta Ermeniler olmak üzere, Asurî Süryani, Pontus Rum ve diğer azınlıkların tarih sahnesinden silinmesi hedeflenmiştir.

Bu katliamlar sadece bu insanları fiziki olarak yok etmekle sınırlı kalmamış, ülkemizin, coğrafyamızın kadim halklarından olan bu azınlıkların, kültürleri, tarihi kazanımları, inanç merkezleri, ekonomik olarak yarattıkları değerler yağmalanarak, topyekün tarih sahnesinden yok edilmek istenmiştir. İşte bu nedenle diyoruz ki, bu katliamlar sadece katliam olarak kalmamış, bir soykırıma dönüşmüştür. 

Jenosit politikası uygulanarak, bir vahşet yaşanmıştır.

Nar taneleri gibi dağılmışlar ve kanları ortalığa saçılmıştır. Nar, Ermenilerce kutsanmıştır. Nar, Ermenilerce sembol olarak algılanmıştır. Yaşadıkları katliamları anlatabilmek için, Ermeni halkı tarafından, kendilerinin nar tanecikleri gibi ‘parçalanarak’ dünyanın birçok coğrafyasına dağıldıklarını ifade eden, kutsal bir meyvedir.

Osmanlının son kalıntıları olan, İttihat ve Terakki cemiyeti mensupları ve hamidiye alaylarının yapmış oldukları bu katliamlardan ve soykırımdan, tabii ki günümüzün yaşayan kuşakları sorumlu olamazlar. Abdulhamit, İttihat ve terakki içinde örgütlenen faşistlerin katliamlarından, ‘atalarının’ yaptıklarından, bugünkü torunları sorumlu tutulamazlar. ‘’Hamidiye alayları ve Abdulhamit’in, soykırımdaki rollerini anlayabilmek için, bu paragrafı dikkatinize sunuyorum; Hamidiye Alayları bugünkü koruculuk sistemine mi benziyordu?

Hamidiye Alayları koruculuktan daha beter. Koruculuk, Kürt nüfusu yok etmek için kurulmadı. Hamidiye ise bu alaylara “İstediğiniz kadar Ermeni kesin, mallarını yağmalayın, helaldir. Yeter ki bunu benim söylediğim zaman yapın” dedi. Hamidiye Alayları bu topraklarda 1915’teki tehcirden önce çok büyük bir Ermeni katliamı yaptı.‘‘ Görüldüğü gibi katliam ve soykırım girişimi, planlı, programlı bir devlet öngörüsü olarak görülmüştür.

Ama bir gerçeğin altını çizmede bir halkın,  halkların sorunlarını, taleplerini görmemezlikten gelerek, ‘tarihte kalmış’ vaka gibi ‘yaklaşarak’ davranmak, aynı orantıda sorumlulukla karşı karşıya olduğumuzu bilmeliyiz. yarar var. 100 yıla yakın bir süredir. İnkâr edilen, yok sayılan bilerek veya bilmeyerek, bu katliamlarda, soykırım girişiminde rol almış olanların torunları olarak, Ermeni halkı ve katliamlara maruz kalmış diğer halklardan özür dilemek diye bir sorumluluğumuzun olduğu gerçeğini kavramak durumundayız.

Ermenilerle birlikte, bizzat Asurî halkının liderlerinin iddialarına göre, ‘’700 bin’’ Asurî Süryani halkına mensup insan yaşamını kaybetmiştir. Ekonomik değer olarak yarattıkları malları yağmalanmıştır. Anadolu ve Mezopotamya coğrafyasında, yok denecek kadar Asurî nüfusu yaşamak durumunda bırakılmıştır.

Bizler ABDEM heyeti olarak bu nedenle, Erivan’da bulunan Asurî Süryani yöneticilerle de görüşerek, onlarla empati kurmak, kendimizi onların yerine koyarak anlamaya çalıştık.

Erivan’da bulunan Asurî anıtına da bir buket kırmızı gül bırakarak, yaşamını kaybeden, soykırıma uğramış Asurî’lerde andık.

Bizler ABDEM Avrupa Barış ve Demokrasi Meclisi bileşenleri olarak, Ermeni halkının temsilcileri olan birçok kurum, kuruluş ve sivil toplum örgütlerini ziyaret ederek görüşmelerde bulunduk. Ziyaret ettiğimiz tüm kurumlar, heyetimizi ve Avrupa Alevi birlikleri Konfederasyonu olarak temsil ettiğim kurumu saygı ile karşıladılar.

Burada bir anekdot olarak anlatmam gerektiğine inandığım bir konuya değinmek istiyorum. Ermenistan Sosyal Demokrat Parti HINÇAk partisini ziyaret ettik. HINCAK partisi ve yöneticileri tarafından çok sıcak ortamda karşılandık. Ziyaret amacımız, soykırıma ilişkin düşüncelerimiz paylaştıktan sonra, birlikte bir hatıra fotoğrafı çekilmek için yan-yana durduğumuz da, HINCAK partisi, Enternasyonal sorumlusu, yanıma gelerek, ‘’ben alevi yoldaşımla birlikte fotoğraf karesinde yer almak istiyorum’’ diyerek, aynı karede yan-yana yer aldık. Gerekçesini sorduğumda, cevaben, ‘’soykırım döneminde, alevileri atalarımıza imkânları ölçüsünde yardım ederek, hayatta kalmalarını sağladığını, büyüklerimden, soykırımı yaşayanlardan, çok duydum’’ dediğinde, gerçekten çok duygulandım.

Bu vesile ile belirtmek istediğim önemli bir nokta’da, Alevilerin, özelliklede Dersimdi Aleviler, Ermenistan halkları tarafından saygın ve özel bir yerde olduğu, görüşmelerimizde sık-sık vurgulanmıştır.

27.Nisan 2014