Bakan Yılmaz, 'Kalkınma Ajansları Değerlendirme Toplantısı' öncesi gazetecilere yaptığı açıklamada, Suriye'deki yaşanan olayları değerlendirerek şu bilgileri verdi:

"Suriye'deki acı hadiselerin bir an önce bitmesini temenni ediyorum. Bize 900 kilometreden fazla sınırı olan bir ülke olarak, tarihi bağları olan bir ülke olarak, bundan fazlasıyla etkileniyoruz. Ancak Suriye ekonomisi hacimli bir ekonomi değil. Ekonomik etkileri sınırlı düzeyde. Türkiye'nin genel ihracatına ve ekonomik büyüklüğüne baktığınızda, Suriye'nin makro ekonomimize çok ciddi etkisi olduğunu söyleyemeyiz. Türkiye ihracatını çeşitlendirdiği için, pazarda bir sorun olduğu zaman hemen başka bir pazara kayabiliyorlar. Avrupa'da da biliyorsunuz küresel krizin etkileri var. O büyük etki bile Afrika, Uzakdoğu, Latin Amerika gibi pazarlarla telafi edildi. Suriye'nin etkisi bunun yanında mukayese dahi edilmez. Ama küçük esnafa kısmen etkileri olabilir."

'KREDİ DERECELENDİRME KURULUŞLARI PİYASAYI YÖNLENDİREMİYOR'

Bakın Yılmaz bazı çevreler tarafından Türk ekonomisinin yanlış değerlendirildiğini de belirterek, şunları söyledi:

"Kredi derecelendirme kuruluşlarının küresel kriz ortamında çok iyi bir sınav vermediklerini gördük. Hem krizi ön göremediler, hem de kriz süresince çok iyi bir imtihan vermediler. Dolayısıyla şu anda kredi derecelendirme kuruluşlarının kendi kredibiliteleri çok üst düzeyde değil. Bu nedenle bunların piyasayı eskisi kadar yönlendirdiği düşünmüyorum. Bunun için önümüzdeki günlerde yeniden kredi kazanması lazım. Esas belirleyici olan ve risk algısını ortaya koyan piyasadır. Türkiye ile ilgili piyasa algısı kredi derecelendirme kuruluşlarından çok çok daha olumlu. Türkiye'ye gelen yabancı sermayeden de görüyoruz. Dolayısıyla benim temennim kredi derecelendirme kuruluşlarının piyasa ile daha uyumlu bir şekilde Türkiye'ye bakmaları ve notlandırmaları. Piyasanın gerisinde kalıyorlar maalesef."

'TÜRKİYE DAHA İSTİKRARLI'

Türkiye'nin geçmişe göre çok daha istikrarlı olduğunu da anlatan Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Türkiye'de etnik ve dini riskler durumu belli. Türkiye geçmişe göre çok daha istikrarlı ve güçlü bir ülke. Ekonomimiz son 10 yılda 3'e katlanmış durumda. Kişi başına geliri aynı şekilde. Yine demokraside, hukuk alanında yaptığı reformlarla Türkiye bugün çok daha güçlü hukuk devleti. Sosyal politikalarıyla da çok daha güçlü bir devlet. Geçmişe nazaran eğer bir riskten bahsediliyorsa, çok daha düşük bir riske sahip olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle herkes gibi kredi derecelendirme kurumunun da Türkiye'nin son 10 yıllık performansını görmesi lazım."

Konuşmanın ardından düzenlenen değerlendirme toplantısı basına kapalı yapıldı.



Çilem ANITKAN/ADANA,



ÇA(OA/COŞ)