Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, bakanlığıyla ilgili çalışmaları ve tarımda yapılan ihracaatları anlattı. Konuşmasında bölgedeki terör olaylarına da değinen Bakan Eker, bölgede bir sorun olduğunu ve bu sorunun genel manasıyla Kürt sorunun sonucu olduğunu söyledi. Hükümet olarak bu sorunu demokratikleşme ve sivilleşme yoluyla çözme konusunda hiçbir dönemde cesaret edilmeyen adımları attıklarını belirten Eker, şöyle konuştu:

"Fakat, sorunu kan dökmek, daha çok kan dökmek suretiyle kendi politik çıkarları doğrultusunda büyütmeye çalışan veya bir takım karanlık güçler bu içeride olabilir, dışarıda olabilir, onlara taşeronluk yapan bir terör örgütü var. Bizim bunlara da sesimizi çıkarabilmemiz lazım. Onlara 'Arkadaş sen Diyarbakır'da kurulmuş atölyenin sahibinden ne istiyorsun? Neden onun iş makinasını yakıyorsun?' diyebilmemiz lazım. Onları demediğimiz zaman, sadece tek başına 'Efendim işte şiddet dursun, kan dursun.' Gelip şantiyeyi basıp aracı yakanlara önce 'Dur bakalım' diyebilme cesaretini göstermemiz lazım. Demokratikleşme ve sivilleşme ile ilgili adımları atıyoruz. Amu bunu sabote eden bir örgüt var. Bunu sadece Diyarbakırlı Kürt ve AK partili biri olarak söylemiyorum. Bunu aklı olan vicdanı ve bilgisi olan herkes bilir. Ama bazıları korkar sesini çıkaramaz. Baskı, tehdit, şantaj altındadır, bunu bu şekilde söyleyemez. Susmak suretiyle bir yere varamayız."

'HERKES SENİN İSTEDİĞİN YERE OY VERMEK ZORUNDA DEĞİL'

Devlet olarak bu bölgede yapılan yatırımlara asla ara vermeyeceklerini vurgulayan Bakan Eker, şunları söyledi:

"Pabuç bırakmayacağız. Bugüne kadar bırakmadık, bundan böyle de yapmayacağız. Bizden öncekiler onu yapmadı. Eğer bizden öncekiler bizim tavırlarımızı takınsalardı belki bu gün bu noktada olmayacaktık. Ama biz bombalasalar da, mayın da kursalar, saldırsalar da hizmetlerimizi devlet olarak sürdüreceğiz. Sivil toplum kuruluşlarından meslek örgütlerinden ricam şu, korkunun ecele faydası yok, bunu bilin. Haksıza haksız diyeceğiz ve önünde duracağız. Önünde duramadığımız sürece, bunu diyemediğimiz sürece veya sessiz kaldığımız sürece bir yere varamayız. Çünkü haksızlık var. Çünkü zulüm var. Neden herkes senin gibi düşünmek zorunda arkadaş? Herkes senin gibi düşünmek zorunda değil. Herkes senin istediğin yere oy vermek zorunda değil. Bunu baskıyla, hayata geçirmeye hakkın yok. Buna hayır diyebileceğiz."

ÇAĞLAYAN: TERÖRÜN ENGELLEMESİNE RAĞMEN DAHA FAZLA YATIRIM YAPILACAK

Toplantıda yatırımcılara yeni teşvik sistemini anlatan Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker ve salonda bulunanları Kürtçe selamladı. Bakan Eker'e Kürtçe 'Mehdi Ağabey' diyerek seslenen Bakan Çağlayan, terörden ötürü bölgeye yatırım yapılmadığını, ancak her şeye rağmen yatırımı teşvik edeceklerini söyledi. Türkiye ekonomisinin tüm dünyaya meydan okuduğunu ifade eden Bakan Çağlayan, Türkiye'nin 2012'nin ilk 9 ayında tüm dünyadaki ülkelerin yükselen pazarlarına oranla ihracatını yüzde 12 arttırdığını vurguladı.

Yeni teşvik sisteminde Diyarbakır'ı da kapsayan 6'ncı bölgeye pozitif ayrımcılık yaptıklarını ifade eden Bakan Çağlayan, "Hükümetimiz döneminde son 10 yıldır Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesine yapılan yatırım Cumhuriyet tarihindaki toplam yatırımlardan daha fazladır ve 35 katrilyon yatırım yapılmıştır. Terörün engellemesine rağmen daha fazla yatırım yapılacaktır. İş makinasını yakmasına rağmen, işyerlerini kundaklamasına rağmen ve buraya yatırım gelmesin, medeniyet gelmesin, huzur gelmesin ve ekenomisi gelişmesin düşüncesine rağmen biz inadına burada olacağız. İnadına yatırım, inadına üretim, inadına birlik ve beraberlik gelecektir. Ülkenin birlik ve beraberliğe ihtiyacı var. Bu ülke hepimizindir" diye konuştu.

'HERKES TÜRKİYE'NİN BU EKONOMİK KRİZDEKİ BAŞARISINI ANLATIYOR'

Türkiye ekonomisinin küresel krize rağmen tüm dünyaya meydan okuyacağı bir dönemden geçtiğini belirten Bakan Çağlayan, şöyle konuştu:

"Krize kafa tuttğumuz bir dönemden geçiyoruz. İşte bakın Türkiye ihracatı 10 yıl önce sadece 36 milyar dolardı ve yüzde 58- 60'ı Avrupa'ya yapıldı. Türkiye 2012'nin ilk 9 ayında dünyadaki tüm ülkelere ve yükselen pazarlara kafa tutacak bir şekilde ihracatını yüzde 12 artırmıştır. Son 9.5 yıl içinde Türkiye Dünya'da konuşulan bir mucize gerçekleştirdi. Kendimizin anlatılacak bir başarı hikayemiz yoktu. Biz ancak başkalarının başarı hikayesini anlatırdık. Şimdi Türkiye tüm dünyada anlatılacak bin başarı hikayesine sahip olmuştur. Şimdi herkes Türkiye'nin bu ekonomik krizdeki başarısını anlatıyor."

'IMF'YE CEP HARÇLIĞI OLARAK 5 MİLYAR DOLAR VERİYORUZ'

Kendilerinin Amerika'ya IMF'den 1 milyar dolar borç koparabilmek için figüran olarak götürüldüğü zamanları hatırladığını belirten Bakan Çağlayan, "Biz figürandık. Bin yıl önceden değil 10 yıl önceden 2001'den bahsediyorum. Türkiye IMF'den 1 milyar dolar borç alamasaydı, memurunun maaşını ödeyemeyecekti. Şimdi Türkiye Dünya'nın en büyük ikinci krizinin geçtiği bir ortamda bırakın IMF'den destek almayı, IMF'ye cep harçlığı olarak 5 milyar Dolar biz veriyoruz. Al bunlarla borçlarını kapat diye. Türkiye böyle bir ekonomik yapıya geldi. Artık Türkiye'nin önünü kimse kesemez. Türkiye ekonomik bağımsızlığını elde ettiği müddetçe, kendi gündemini kendi belirleyeceği bir ülke olmuştur. Bölgesinde ve dünyada saygın yere sahip olmuş olan ülke olmuştur" diye konuştu.

'TÜRKİYE'NİN SÜREKLİ GAZA BASMASI GEREKİYOR'

Bakan Çağlayan, Türkiye'nin büyüme hızı ile ilgili yaptığı uyarılar nedeniyle polemik yaşadığı Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'a Diyarbakır'dan göndermede bulundu. Babacan'ın "Siste virajlı bir yolda ilerliyoruz. Otobüs kullanan şoföre yolculardan 'Bas gaza' dendiğinde şoför inlemeyecektir" açıklamaları nedeniyle yaşanan polemiği Diyarbakır'da da sürdüren Çağlayan, şöyle konuştu:

"Türkiye'nin marka değerinin arttığı bir dönemdeyiz. Türkiye'nin marka değeri artmasaydı, bugün TÜSİAD üyelerinin işletmelerinin değeri de artmazdı. 270 milyon dolara satılamayan bir banka ne oldu da 3 yıl sonra 2.7 milyar dolara satıldı ? Türkiye'nin ekonomisinin büyümesi gerekiyor. Türkiye'nin sürekli gaza basması gerekiyor. Türkiye ortalama Ak Parti döneminde yüzde 5.3 büyüdü. Cumhuriyet tarihinde böyle bir büyüme yok. Büyüyen Türkiye aynı zamanda borcunu azalttı. Kişi başına milli geliri arttı ve enflasyonu düşürdü. Eskiden iktisat profesörleri bunun bir arada olmayacağını söylerdi. Türkiye artık ekonomide büyümek mecburiyetindedir."

'TÜRKİYE'YE HASTA DİYENLER YOĞUN BAKIMDA'

Geçmişte Türkiye'ye hasta diyenlerin şimdi yoğun bakım çadırında olduklarını ifade eden Çağlayan, "Allah onları kurtarsın. Türkiye'nin geri gitmesi mümkün değildir. İnşallah ihracat hedefimizi aşmış olacağız. Türkiye ihracatla büyüyen bir Türkiye'dir. İhracat büyürse Türkiye büyüyor, Türkiye büyürse işsizlik azalıyor. Diyarbakır geçmişte ihracatta Çin'i kendine korku yapanlara meydan okuyor. Diyarbakır ihracatında Çin ikinci sırada. Diyarbakır'dan Çin'e ihracat yapıyorsunuz. Bunlar 10 sene evvel anlatılsa dalga geçiliyor sanılırdı" diye konuştu.

MERKEZ BANKASI VE BANKACILIK SEKTÖRÜNE SERT UYARI

Konuşmasında Merkez Bankası'nı ve özel bankaları da eleştiren Çağlayan, şöyle devam etti:

"Sizlerin bu yatırımları yapması için finansman desteği lazım. Finansman desteği konusunda bazı bankaların 6'ncı bölgeyle ilgili negatif ayrımcılığını biliyorum ve onları buradan uyarıyorum. Sizler bu ülkenin birer ferdisiniz. Hiç birinizin 'Muş'tan, Diyarbakır'dan, Şırnak'tan bana ne' deme lüksünüz yok. Ey bankacı arkadaşlar; ben bankacılık sisteminin nasıl çalıştığını çok iyi biliyorum. Yılın ilk 6 ayında 13.5 katrilyon kar etmekle övünen bankacılık sektörüne Allah mübarek etsin. Daha fazla kazanın. Ama gelin siz artık gözünüzü bu bölgeye dikin. Bu ülenin ferdi oldunuz, bu ülkeden para kazandınız ve bu ülkeye karşı hepinizin boyun borcunuz olduğunu sakın unutmayın. Eğer Ankara, İstanbul'da tapulu araziyi ipotek kabul edersen, Diyarbakır'daki araziyi kabul etmeme lüksüne sahip değilsin. Bu ayıptır, yakışmaz. Bu konuda ayrımcılık yapmayacaksınız. 6'ncı bölgedeki araziyi aynı şekilde ipotek olarak kabul deceksiniz. Sigorta şirketlerine sesleniyorum; sigorta yaparken bu bölgeye ayrımcılık yapmamanız gerekiyor. Buradaki şirketlerde bu ülkenin değerleri."

'MERKEZ BANKASI İNAT ETTİ'

Merkez Bankası'nın reel faizleri indirmeme konusunda inat ettiğini ifade eden Çağlayan, "Merkez bankası inat etti. 3 ay evvel bizim yapın dediğimizi 3 ay sonra yaptı. Allah hidayet versin. Keşke 3 ay önce yapsaydı. İnatlaşmanın bir anlamı yok. Merkez Bankası bağımsız bir kurum. Ama Merkez Bankası 'Ben sadece ekonominin faiz kısmına, şuna, buna bakarım, devlete bakmam' deme gibi bir lükse sahip değil. Merkez Bankası da bu işte sorumluluk alması gereken bir kuruluştur. Bu faizleri Merkez Bankası'nın mutlak suretle indirmesi gerekiyor. Bugün dünyanın bir çok ükesi ve Avrupa reel faizleri negatife çevirmiş. Biz ekonomik olarak Avrupa'dan çok iyi durumdayız. Bizim reel faizleri sıfıra veya negatife çevirmenin hiç bir kaybı yok" dedi.

'BANKACILIK SEKTÖRÜ MUTLAKA İNSAFA GELMEK ZORUNDA'

Konuşmasında BDDK'yı da bankacılık sektörü konusunda uyaran Çağlayan, şöyle konuştu:

"BDDK'nın da yapması gereken birşey var. Onlar da bu işe kayıtsız kalmamalıdır. Elbette bağımsızdırlar. Bankaların vatandaşın cebinden 3 misli, 5 misli para almasına göz yumacaksın, bunun adına bağımsızlık diyeceksin. Ben böyle bağımsızlık tanımıyorum arkadaş. Böyle birşey olmaz. Olmayan işlem maliyetini alacaksın, 'Ben bakacılık yapıyorum' diyeceksin. Oturduğun yerden elektronik ortamdan provize yapacaksın, işletim masrafı alacaksın. Böyle bir işlem olmaz. Bunu yapan bankaları vicdanlı olmaya davet ediyorum. Ey bankacılık sektörü; Merkez Bankası'nın gösterge politika faizi olan 5.75'lik faize ve bugün borçlanma maliyetlerinin 6-7 olduğu bir ortamda iki katı faizle kredi vermeyi şık buluyormusunuz? Gelin bu faizleri indirin. Maliyetlerin iki katına kredi satmak, soruyorum hangi sanayici maliyetin iki katı para kazanıyor. Kazançlarınızda gözümüz yok. Bankacılık sektörü mutlaka yanlış uygulamalar açısından insafa gelmek zorunda. Tüm dünyanın Türkiye'ye yatırım yapmak için yarıştığı bir ortamda Merkez Bankası 3 ay inat etti ve faiz koridorunu daraltmadı. 3 ay sonra yaptı. Soruyorum ne oldu? 3 ay sonra niye yaptın? 3 ay önce yapsaydın ne olurdu, ne kaybın vardı? 3 ayda Avrupa ekonomisi daha mı düzeldi? Artık eksenimiz dünya ekseni. Eğer Avrupa'yı eksen alsaydık bugün bu toplantıyı yapamazdık ve sizlere terleye terlete ihracatın neden düştüğünü anlatmaya çalışırdık. Dünyayı kendi eksenimiz kabul ettik. ama Merkez Bankası Avrupa'ya göre pozisyon alıyor. Avrupa'nın pozisyonu 3 aydır daha kötüleşti. Daha kötüye gittiyse niye indirdin o zaman bu faiz oranını sormak lazım. Merkez Bankası'yla kavga etmek gibi bir lüksüm yok. Ben yerimi biliyorum. Türkiye Cumhuriyeti Ekonomi Bakanı'yım. Merkez Bankası bizim bağımsız kuruluşumuz. Karanamesinde imzam var. Kavga etmek bir kenara aramızda siklet farkı var. Ama bunları her yerden duysunlar istiyorum. Bankacılık sisteminin böyle bir ortamda gere kredileri, gerek ipotek kabul etmekteki anlayışa ve çok küçük maliyetlerle kredi verecek bir yapıya artık gelmesi bizim için olmazsa olmazdır."

Konuşmaların ardından Bakan Çağlayan ve Eker Diyarbakır'da ihracat şampiyonu olan 10 şirketin yetkililerine plaket verdi. TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi de Diyarbakır Valisi Mustafa Toprak'a bir plkaet verdi. Bakan Çağlayan ve Eker toplantının ardından uçakla Ankara'ya döndü.


FB(GG/SS)