Güney Kore ile uzunca süre devam eden, ancak Seul yönetiminin istediği devlet garantisi nedeniyle çıkmaza giren esaslı nükleer müzakereler şimdilik askıda bulunuyor. Geçen yıl meydana gelen deprem ve tsunami felaketleri sonucu Fukuşima santralinde karşıyaxtığı nükleer krizin yaralarını sarmaya çalışan Tokyo yönetimi ise, denetim amacıyla biri hariç tüm reaktörlerini durdurdu. Son reaktörü de denetime almaya hazırlanan Tokyo'nun, nükleersiz Japonya'ya bir kala, nükleer santral yapımı konusunda dikkati dağılmış durumda. Nükleer enerji programlarını gözden geçiren ya da bırakmayı planlayan Almanya gibi gelişmiş Batılı ülkeler de göz önüne alındığında, başta Rusya ve Güney Kore olmak üzere gelişmekte olan ülkeler küresel çaptaki nükleer santral ihalelerinde çok daha fazla agresif tutum izleyip ihalelerde daha çok boy göstermeye başladı. Ancak, Türkiye'nin en büyük enerji tedarikçisi olmanın yanı sıra, birinci nükleer santral ihalesini de kapan Rusya'ya, enerji güvenliği kaygılarıyla ikinci santral ihalesinin verilmesi güç görünüyor. 

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, dün Pekin'de yaptığı açıklamada, ikinci nükleer santral konusunda Rusya ile görüşmelerin durduğunu, aralarında Çin’in de bulunduğu 3 ülke ile görüşmelerin sürdüğünü bildirdi.

3 YILDA 20 REAKTÖR

Nükleer teknolojide yaklaşık 50 yıllık bir birikime sahip olan Çin'in henüz iki yıl önceye kadar yalnızca 11 nükleer reaktörü bulunuyordu. Ancak, petrol ithalatına bağımlılığı yüzde 50'yi aşan ve gayri safi milli hasılası 8 trilyon doları geçen ülke, enerji açlığını gidermek amacıyla son derece iddialı bir nükleer program yürütüyor. Dünyada inşa halindeki her beş reaktörden ikisinin bulunduğu Çin'de, önümüdeki 3 yıl içinde tam 20 reaktörün hizmete sokulması hedefleniyor. Halen enerji ihtiyacının yüzde 70'ini kömürden karşılayan Çin, orta ve uzun vadede enerji ihtiyacının yüzde 15'ini nükleer reaktörlerden karşılamayı planlıyor. 

İçeride edindiği birikimi yurt dışına aktarmayı amaçlayan Çinli şirketlerin elindeki tek yurt dışı projesi ise, Pakistan'da bulunuyor. Ancak, küresel piyasada yeni olmasına rağmen, China National Nuclear Cooperation ve Guangdong Nuclear Power gibi dev, doğrudan kamu destekli şirketler, global yarışta öne çıkmak için Türkiye'ye kritik önem atfediyor. Çinli şiketlerin, Türkiye'de nükleer santal yapımı için her türlü fedakarlığı yaparak çok sayıda taviz verebileceği kaydedilirken, nihai hedefte küresel inşa devi olmak yatıyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Pekin'deki iki günlük resmi temasları kapsamında, nükleer alanda işbirliğini içeren bir anlaşma da imzalandı. İşbirliği niteliğindeki anlaşmanın, özünde önemli maddeler içermemesine rağmen, esaslı görüşmelere doğru ilerleme yolunda zemin hazırlayacağı belirtiliyor. Çin'in Mogolistan, Nijer ve Belarus gibi ülkelerle bu nevi anlaşmaları bulunmasına karşın, bunlar genel olarak uranyum tedarik konusuna odaklanıyor.

YENİ MODEL İHRACATINDA HANDİKAP

Devlet destekli Çinli şirketlerin yurtdışı tekliflerindeki en büyük handikapları sahip oldukları yerli teknolojinin görece geri olması. Ülkede inşa edilen yeni reaktör modellerinde Amerikan Westinghouse ve Fransız Avea gibi teknoloji lideriyle işbirliği yapan Çinli şirketlerin, kullandıkları yabancı teknolojiyi ihraç etmeleri sözleşmeler çerçevesinde yasak. Pekin yönetimi, bu alandaki eksikliğini gidermek amacıyla var gücüyle çalışırken; Fukuşima krizi, Çin kamuoyunda nükleer santral yapımında "aşırı hız" endişelerine yol açtı. Ülkenin en güçlü kurumları arasında yer alan Ulusal Reform ve Kalkınma Komisyonu, Fukuşima sonrası yeni nükleer santral onaylarını geçici süre askıya alırken, Çin hükümeti güvenlik denetimleri için kararnameler yayımladı. Gelişmelere paralel olarak, borsada işlem gören nükleer enerji şirketlerinin hisselerinde keskin düşüşler gözlenirken, nükleer programın geçici süreliğine yavaşladığı göze çarpıyor. Diğer taraftan, yerli reaktör dizaynları konusundaki araştırma ve geliştirme faaliyetlerine milyarlarca dolar akıtılırken, yerli üçüncü nesil reaktör dizaynlarını gelecek seneye tamamlanabileceği, ancak hayata geçirilmesi ve yurtdışında pazarlanmasının uzun yıllar alacağına işaret ediliyor.

TEKNOLOJİDE GERİ 

Financial Times gazetesine açıklama yapan yatırım kuruluşu Barclays'in enerji analisti Gou Shou, teknoloji problemine dikkat çekerek, "Çin yurtdışına çıkmak istiyor ve kabul görebilmek için finansman konusunda çok agresif olacak. Ancak, şu an problem Çin teknolojisinin nasıl karşılandığı" diye konuştu. Teknolojinin yanı sıra, nükleer programının boyutlarının çok büyük olması ve aşırı hız nedeniyle, fiziksel ve teknolojik genişlemeye eşlik edebilecek yelpazede insan kaynakları havuzunun oluşması ancak uzun yıllar içinde mümkün.

 


SK(GE/İD)