Dünya ekonomisindeki büyümenin 2008 yılından beri düşük bir seyir izlediğini söyleyen Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, "2007 ve öncesinde yüzde 5 civarında seyreden dünya büyüme hızı, 2008 ve sonrasında yüzde 3 civarına geriledi. Gelişmiş ülkelerde büyüme çok daha zayıf bir performans gösterdi. 17 üyeli Euro Bölgesi’nde ki ihracatımızın önemli bölümünü buraya yapıyoruz, son 5 yılın ortalama büyümesi binde 5 civarında" dedi.


Ekonomi Bakanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamaya göre Bakan Çağlayan, bu düşük büyüme hızının Türkiye için önemli bir tehdit olduğunu vurgulayarak, "İhracatımızın yarıya yakınını yaptığımız Avrupa Birliği ülkeleri kriz içindeyken, durumlarının düzelmesini beklemek bizim için oldukça önemli bir riskti. Sanayi üretiminden, hizmetlere, tarımdan, işsizliğe ve cari açığa kadar hemen her alanda Türkiye ekonomisi için büyük bir tehdit olan Avrupa’daki zayıf talep sorununun bize muhtemel etkilerini hafifletmek için, Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanlığı görevine gelir gelmez, arkadaşlarıma oturduk ve neler yapılabileceğini tartışmaya başladık" diye konuştu.


"3 AYAKLI BİR ÇALIŞMA BAŞLATTIK"


Çalışmalarının sonucunda birkaç bileşenden oluşan bir stratejiyi hayata geçirdiklerini ifade eden Ekonomi Bakanı Çağlayan, şunları kaydetti:


"Önce durum tespiti yapıp eksiklerimize baktık. Gördük ki; Türkiye ihracatının önemli bir bölümü Avrupa’ya odaklanmışken diğer bölgelerde zayıfız. Bunun üzerine 3 ayaklı bir çalışmaya başladık. Birincisi, pazar analizi oldu. 2009 yılında hangi ülkelerin önümüzdeki yıllarda daha canlı bir büyüme göstereceğini, hangilerinde ithalatın daha yüksek olacağını araştırdık ve 'Hedef ve Öncelikli Ülkeler'imizi belirledik. Bu bizim rehberimiz oldu. Ben Bakan olarak bu ülkelere daha fazla ziyaret yaptım. Bakanlığımdan, ilgili bürokratlar teknik temaslarını bu ülkelerde yoğunlaştırdı. Daha da önemlisi, ihracat desteklerimizi bu bölgelere yoğunlaştırdık. Hedef ve Öncelikli Ülkeler çalışmamızı her yıl güncelliyoruz. Çalışmamızın ikinci ayağı, ticaret müşavirlerimizin sayısını artırmak oldu. Sayın Başbakanımızın onayı ve desteği ile yurtdışındaki ticaret müşavirliği kadromuzu 250’ye çıkardık. Şimdi Asya’da, Güney Amerika’da, Sahraaltı Afrika’da, Kuzey Amerika’da eskisinden çok daha güçlü bir kadro ile temsil ediliyoruz. Müşavir sayımızın artması, bu ülkelere ihracat yapmayı planlayan ama henüz yapmamış işadamlarımızı cesaretlendirdi.


Üçüncü aşama STK’ların katılımı oldu. Başta Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) olmak üzere, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, (TOBB), Türkiye İş Adamları ve Sanayiciler Konfederasyonu (TUSKON), Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK), Müstakil Sanayici ve İş Adamları Derneği (MÜSİAD) gibi örgütler işadamlarımızın yeni pazarlara girmesinde büyük hizmetler gerçekleştirdiler. Şunu her vesileyle vurguluyorum. STK’lar üzerine düşen görevleri yaptıkları müddetçe gerek ihracatımız, gerek yabancı yatırımlarımız bu süreçten son derece fayda görecektir.


Bütün bu çalışmaların sonucunda, Türkiye 2009’da 102, 2010’da 114, 2011’de 135 milyar dolar ihracat gerçekleştirdi. Tüm negatif dışsallıklara rağmen, 2009’da 100 milyar doların üzerinde kaldık. 2010 ve 2011’de ciddi ihracat artışları yakaladık. Avrupa dışındaki pazarlarımıza ihracatımız, bu pazarların dünyadan yaptıkları ithalattan çok daha hızlı yükseldi. Yani başka ifadeyle, Afrika, Güney ve Kuzey Amerika’da pazar payımızı yükselttik.


Nihai olarak pazar çeşitlendirmenin, 2009-2010 ve 2011 döneminde ihracatımızı sırasıyla 9.9, 8.5 ve 9.4 milyar dolar yükselttiğini tahmin ediyoruz. Yani, ihraç pazarlarında çeşitlenmeye gitmemiş olsaydık, ihracatımız bu üç yılda toplam 27.8 milyar dolar daha düşük gerçekleşebilirdi."


2012'DE PAZAR CESITLENDİRME CALISMAMIZ DAHA DA ETKİN


2012’de de aynı trendin güçlenerek devam ettiğini düşündüklerini söyleyen Ekonomi Bakanı Çağlayan, "Tüm ülkelerin 2012 verileri güncel değil, ancak, 2012 yılında pazar çeşitlendirme çalışmamızın daha da etkin olduğunu görüyoruz" dedi.


"YÜZDE 5.5 HIZLA BÜYÜMEYE DEVAM ETMELİYİZ"


Avrupa’daki gelişmelere de değinen Bakan Çağlayan, şunları söyledi:


"Son günlerde Avrupa’dan iyi haberler gelmeye başladı. Gerek Avrupa Merkez Bankası’nın tahvil alım kararı, gerekse dün Almanya Anayasa Mahkemesi’nin kararı ciddi adımlar...  Bekleyip bunların etkilerini göreceğiz. Ama artık Avrupa için küresel krizdeki en kötü günlerin geride kalmış olabileceğini düşünmeye başlayabiliriz. Buna yönelik işaretler alıyoruz. Öyle olmasını da can-ı gönülden diliyoruz. Avrupa’daki durumun iyileşmesi diğer ülkelerden çok Türkiye için önemli."


 Çağlayan, "Büyümeye ihracat ciddi destek veriyor. Ancak iç talebin katkısı olmadıkça ekonomimizin bir bacağı eksik kalır. 2023 hedeflerimize ulaşmak için ortalama yüzde 5.5 hızla büyümeye devam etmeliyiz. Ekonomiyi soğutalım derken, üşütüp hasta etmemeliyiz" dedi.


GÖ (MK)