Yazıcı, dünyada resmi rezerv olarak tutulan altın miktarının 30 bin 922 ton olduğunu ifade ederek, zirvede Türkiye'nin altın ve mücevher üretim kapasitesini tasarım ve markalaşma ile birleştirerek arttırmak, yastık altı tabir edilen ve yaklaşık 5-6 bin ton olduğu tahmin edilen altınların ekonomik yapı içine girmesini sağlamanın ana tema olarak alınması gerektiğini söyledi.


TÜRKİYE'NİN ALTIN POTANSİYELİ 6 BİN 500 TON


"Türkiye'nin toprak altındaki ve yastık altındaki altınları, ekonomimiz açısından son derece önemlidir. Bu kaynakların verimli kullanılması ve sisteme katılmasıyla ekonomimiz uzun vadeli tasarruf gücü kazanacaktır" diyen Yazıcı, kuyumculuk sektörünün, Türkiye'nin küresel oyuncu olarak kabul edildiği sektörlerden birisi olduğunu da belirtti. Yazıcı, Türkiye'nin 2002 yılında altın ve mücevher ihracatının yaklaşık 630 milyon dolar iken 2011 yılında 3.7 milyar dolar civarında gerçekleştiğini kaydetti. Dünya Altın Konseyi'nin verilerine göre dünyadaki altın talebi 2009'da 3 bin 619 ton iken 2011'de 4 bin 67 tona yükseldiğini söyleyen Yazıcı, bu talebin yaklaşık yüzde 49'unun mücevherat, yüzde 11'inin endüstri ve sağlık, yüzde 40'ının ise yatırım amaçlı olduğunu belirtti. Yazıcı, 2010'da dünya altın üretiminin yaklaşık 2 bin 700 ton olduğunu, bu üretimde 351 ton ile Çin'in birinci, 260 ton ile Avustralya'nın ikinci, 233 ton ile ABD'nin üçüncü, 203 ton ile Rusya'nın dördüncü ve yine 203 ton ile Güney Afrika'nın beşinci olduğunu aktardı.


Türkiye'de işletilebilir altın rezervinin de metal bazında toplam 700 ton olduğunu söyleyen Yazıcı, jeolojik yapısı ve dünyadaki altın oluşum modellerine dayanılarak yapılan hesaplamaya göre Türkiye'nin altın potansiyelinin 6 bin 500 ton olduğu ve bu rezervle de dünyanın ikinci ülkesi haline gelebileceğinin tahmin edildiğini aktardı.


TÜRKİYE, ALTIN MÜCEVHERATINDA DÜNYADAKİ EN BÜYÜK BEŞ PAZARDAN BİRİ


Yazıcı, Türkiye'nin, altın mücevheratında Hindistan ve Amerika ile birlikte dünyanın en büyük beş pazarı arasında yer aldığını belirterek, şunları söyledi:


"Üretimde ise İtalya ile yarışmaktadır. Değerli maden ve mücevherat sektörümüz, ihracatını son 10 yılda 3 kat büyütmüştür. Sektörün 2011 yılı ihracatı 3.7 milyar doları aşmıştır. 2023 yılında ise hedefimiz sektörün ihracatının 12 milyar dolar olmasıdır. Mücevherat sektöründe sürdürülebilir ihracat artışını sağlamak için markalaşmak çok önemlidir. Tasarım ve inovasyonda pazardaki lider konumumuzu daha da geliştirmemiz gerekmektedir. Cumhuriyetimizin 100. yılında İstanbul'un dünyanın en büyük 10 finans merkezinden biri olması hedefimiz doğrultusunda mücevher sektörü de önemli bir role sahiptir. 2023'te İstanbul'u altın ve mücevher ticaretinin üretim ve dağıtım merkezi olarak görmek istiyoruz. Kendisi de mücevher kadar kıymetli ve güzel olan İstanbul, dünyanın mücevher başkenti olmayı fazlasıyla hak etmektedir ve bu potansiyele sahiptir. Böylece İstanbul ile birlikte Türkiye, dünyanın mücevher merkezi haline gelecektir."


ÖTV İNDİRİM TALEBİ


İhracat yaparken sadece altın ağırlıklı üretilen mücevherin katma değerinin yeterince yüksek olmadığını, altından mamul ürünlerde asıl değerin altının emtia değeri olduğunu ifade eden Yazıcı, mücevherde katma değerin çok yüksek olduğunu, ihracatta güçlü olmak için altınla kıymetli taşları buluşturmak gerektiğini söyledi. Yazıcı, ÖTV indirim talebine ilişkin de notlarını aldığını, ilgili bakanlıklara ileteceğini, belki Ekonomik Koordinasyon Kurulu'na da taşıyabileceklerini kaydetti.


DG-YK (MK) (FOTOĞRAF)