Çukurova Kalkınma Ajansı (ÇKA) Mali Destek Programları, Desteklenecek Projeler, İlan ve Doğrudan Faaliyet Desteği toplantısı Akdeniz İhracatçı Birlikleri Konferans Salonu'nda gerçekleşti. Toplantıya Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Mersin Valisi Hasan Basri Güzeloğlu, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Macit Özcan, ÇKA Genel Sekreteri Zekeriya Şarbak ile çok sayıda davetli katıldı.

Toplantıda konuşan Bakan Çağlayan, kalkınma ajanslarının tesadüfen seçilmediğini, Bakanlar Kurulu'nda uzun tartışmalar sonrasında hayata geçtiğini kaydetti. Çağlayan, "Geçen hafta Başbakanımız başkanlığında dünyanın en büyük şirketlerinin CEO'su ile İstanbul'da yatırım danışma toplantısı yaptık. Tüm katılımcılara Türkiye ekonomisiyle, yatırımlar konusunda elde ettiği mesafeyle ilgili önemli bilgiler verdim. Yerimizin, geldiğimiz noktanın farkındayız. Gittiğimiz her ülkede alnımız açık, başımız dik, ay yıldızlı pasaporta sahip olmanın şerefini her yerde yaşıyoruz. Vize işkencesini 27 yıl yaşadım. İşadamlarına yapılan pasaport vize engellerinin farkında olmadığımızı zannetmeyin. Türkiye, dünyanın en itibarlı ülkelerinden biri oldu siyasi ve ekonomik istikrar sağladı. Dünyanın her tarafıyla ticari ilişki gerçekleştiren bir ülke oldu. Gün geçmiyor ki ülkemize yabancı bir bakan, başkan gelmesin" dedi.

Dünyanın Çin'den sonra ekonomisi hızlı gelişen ülkesinin Türkiye olduğunun altını çizen Çağlayan, şunları söyledi:

"Kriz çemberine girmiş olan ve birçok ülkesi oksijen çadırına girmiş Avrupa karşısında AB üyeliği yolunda her türlü iki yüzlülüğe rağmen bu konudaki 50 yıllık mücadelesini sürdüren Türkiye, bugün Avrupa'ya ekonomi ve siyasi istikrar konusunda ders vermeye başladı. Bu kriz, 10 ülkenin başını yedi. Yunanistan hükümet kuramayınca Danıştay başkanına hükümeti teslim etti. Yunanistan'ın içinde bulunduğu durumdan kurtulması mucize. Bu sıkıntının başka ülkelere sirayet ettiğini umarım görmeyiz. Portekiz ve İspanya'nın da, sürüklenmesi söz konusu. İhracatımızın yüzde 46'sını Avrupa ülkelerin yapıyoruz. Ülkemize 8 yılda gelen 110.5 milyar dolarlık doğrudan yatırım var. Geçen yıl 15.9 milyar dolar geldi. Bu Cumhuriyet tarihimizde 80 yılda gelen toplam yabancı sermayeden daha fazla. 110.5 milyar dolarlık doğrudan yatırımın yüzde 75-80'i Avrupa'dan geldi. Türkiye tarihinde ilk kez büyük krizde IMF çıpasını bir tarafa atmış, kendi değerlerine, özel sektörüne çıpasını bağlayarak tarihi bir destan yazmıştır.

IMF başkanıyla görüşmemde IMF'yi eleştirmek yerine Türkiye'yi IMF'ye muhtaç edenleri eleştirdiğimi söyledim. Aynı Türkiye IMF'den hiçbir destek talebi olmadan küresel krizi fırsata çeviren ülke olunca 25 milyarlık IMF borcu, 2.3 milyar dolara düşürdü. IMF başkanı 'Ama bizim Türkiye'ye ihtiyacımız var' dedi. Bugün bizi güçlü tutan, diri tutan, ekonomi konusunda babayiğit şiveyle konuşmamızı sağlayan önemli faktör kamu borçlarının milli gelire olan oranının düşük olmasıdır. Türkiye'nin toplam kamu borcu, eğitimde, ulaşımda, sağlıkta her alanda yaptığımız yatırımlara rağmen milli gelirin sadece yüzde 39.4'ü olmuştur. AB'nin 21 ülkesinden çok daha iyi durumdayız. Sosyal düzende iyileşmeyi ancak 2030'dan sonra sağlayabileceğiz. Bu nedenle kamu borçlarına, dış borçlara önem veriyoruz. Geçmişten gelen borçları ödeyebilmemiz gerek"

İNSANLAR DOĞDUĞU YERDE DOYMALI

Yeni Teşvik Sistemi'nin bazı illeri memnun etmemiş olabileceğinin farkında olduğunu da vurgulayan Çağlayan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Türkiye bölgeler arası gelişmişlik sürecini ortadan kaldıracak mekanizmayı oluşturmalıyız. Doğu ve Güneydoğu da yaşananlarla ilgili hiç kimsenin 'bana ne' deme lüksü yok. Orada ortaya çıkanlardan tüm Türkiye etkileniyor. Türkiye'nin insanların doğduğu yerde doymasını sağlayacak bir mekanizmayı sağlaması lazım. Bölgesel teşvik mekanizması bunun yollarından biridir. 81 ilin hepsini aynı değerde gören bir anlayışa sahibiz. İllere farklı davranma lüksümüz olamaz. Herhangi bir ilimizi başkasına tercih edemeyiz. Getirdiğimiz teşvikte önemli bir ayrıcalık var. O da ilin hangi bölgede olması önem arz ediyor. Stratejik yatırımlar diye ithalatı azaltacak, ithal edilen ürünleri ülkemizde yapacak bir anlayış getirdik ve en yoğun teşviki ona verdik. Bu yatırımı ister Adana'da, ister İstanbul'da, ister Mersin'de veya Kahramanmaraş'ta yapsın, 5'nci Bölge desteklerinden faydalanacak. Burada bölgesel ayrım yapmayacağız. Kim kendisine cazibe ortamı oluşturuyorsa, ona göre karar alacağız. Teşvik sisteminde öncelikli sektörleri belirledik. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nca önerilmiş turizm yatırımlarını nerede olursa olsun aynı teşvik kapsamıyla destekliyoruz.

Türkiye'ye yatırımcı akını var. Kimya sektörü başta olmak üzere ülkemize büyük uluslararası yatırımcılar gelecek. Avrupa, çalışamaz hale geldi. Yaş ortalaması 45 oldu. Bu nedenle ciddi yatırımlar Türkiye'ye gelecek. 75 milyon nüfus ve 29 yaş ortalamasına sahibiz. Türkiye'nin her yıl 3 milyar dolar ithal ettiği, sadece 38 milyon dolar ihracat yaptığı polipropilen ilgili 1 milyar dolarlık yatırım anonsu yapıldı. Yer bulun, burada yatırıma başlasınlar. Bu yatırım, yılda 1 milyar dolar ciro yapacak. Katar'dan, Bahreyn'den, Abudabi'den firmalarla tek tek görüşülüyor. Çünkü Türkiye her yıl kimya sektöründe 11 milyar dolar açık veriyor. Bunlarla birlikte birçok yatırımcı Türkiye'ye gelecek. Birçok şirket Türkiye'yi operasyon merkezi yapacak. Türkiye, bilimi, teknolojiyi, mesleki eğitimi her gün geliştiren bir yapı içinde. Artık biz seçiciyiz. Biz seçiyoruz. Ülkemize gelen her yatırıma kapımızı açmayacağız. Gelen, ülkemizde yatırıma, üretime, istihdama ve ihracata dönük çalışacak. Dış ticaret açığı verdiğimiz, ülkemizde üretilmeyen yatırımları çekmeye çalışacağız. Artık seçiyoruz seçilmiyoruz"


ME(BY/SSA) (FOTOĞRAF)