Türk-Alman Akademisyenler ve Öğrenciler Platformu (TD-Plattform) tarafından Türkiye ve Uyum Araştırmaları Merkezi (TAM) Vakfı´nda gerçekleştirilen „Yüksek Öğrenim Mezunları için İş Piyasası: Türkiye kökenli Akademisyenler Almanya´yı Terk mi Ediyor?“ başlıklı etkinliğe ilgi büyüktü. Almanya´nın dört köşesinden 80´e yakın izleyicinin iştirak ettiği toplantıda TD-Plattform Başkanı Sabiha Çetinkaya, TAM Vakfı´ndan Caner Aver ve Düsseldorf Üniversitesi´nden Zeynep Sezgin konuşmacı olarak yer aldı.


Konuşmasında göçmen kökenli akademisyenlerin iş piyasasında çektikleri zorluklara işaret eden TD-Plattform Başkanı Sabiha Çetinkaya, göçmen kökenli akademisyenler arasında işsizlik oranının Almanlara nazaran üç kat yüksek olduğunu belirtti.


Akademik çalışmalarını Düsseldorf Üniversitesi´nde sürdürmekte olan Zeynep Demri ise „Eğitim, Sosyal Katman ve Göç“ temalı araştırmasının bir bölümünü sundu, farklı teorik yaklaşımlar ekseninde göçmenlerin eğitim ve toplumsal kabul süreçlerini analiz eden Demir´in ardından Caner Aver sözü devraldı. İş piyasasına girişte, Türkçe ve Arapça tınıya sahip isimler taşıyan insanların işe kabulünde zorluklar olduğuna işaret eden Aver, ön yargıların hala belirleyici konumda olduğunu belirtti. TAM Vakfı´nın anketlerinde de eğitim ve iş arama sürecinde ayrımcılığa uğrama tecrübelerinin gözle görülür seviyede olduğuna işaret eden Aver, Türkiye kökenli göçmenlerin % 60,3´ünün daha önce en az bir kez okul veya üniversitede, % 51,3´ünün iş arama sürecinde ayrımcılığa uğradıkları algısını taşıdıklarını sözlerine ekledi. Aver „İş piyasasına girişte güçlü iletişim ağları giderek önem kazanıyor, IAB´nin (2009) araştırması iki şirketten birinin yakın çevrelerinden referans üzerine personel alınına gittiklerini ortaya koyuyor.“ dedi Türkiye kökenlilerin bu manada ağlarının henüz gelişim evresinde olmasının ve pek çok kişi için aileden devralınan ilişki ağlarına sahip olmayışın önemli bir eksiklik olduğunu kaydeden Aver, „Bu nedenle Türkiye kökenliler Alman siyasi partilerinde, sendikalarında, dernek ve örgütlerinde daha fazla yer bulmalılar“ diye konuştu.


Aver
, Almanya´dan Türkiye´ye akademisyen göçünde artan eğitim seviyesinin belirleyici bir rol oynadığını belirtti. Bunun yanı sıra Türkiye´nin büyük kentlerinde yerleşen Alman işletmelerinin de bu anlamda cazibeyi arttırıcı bir faktör olduğunu söyledi. Türkiye´ye göç eden akademisyenler için „geri dönüş göçü“ kavramının kullanılmasını doğru olmadığını söyleyen Aver, söz konusu göçün dünyanın ekonomik merkezlerine yönelik nitelikli işgücü akımı kapsamında değerlendirilmesinin daha doğru olacağına işaret etti. Aver, İstanbul ve İzmir gibi kentlerin odak noktasında olduğu akademisyen göçünün Barcelona, Londra, New York gibi cazibe merkezlerine yapılan göçten çok farklı olmadığını, Almanyalı Türklerin dil ve kültür avantajları sayesinde sadece bu iş piyasasında daha kolay yer bulabildiklerini söyledi.