“Yakın Doğu ve Kuzey Afrika'daki bazı ülkelerde meydana gelen iktidar boşluğu hemen teröristlerle dolan anarşi alanlarının oluşmasına sebep oldu.

IŞİD adı altında 10 binlerce kişi savaşıyor. Onların arasında 2003 yılında Irak'a girilmesi sonucunda sokaklara atılan eski Iraklı askerlerde var. Aynı zamanda BM Güvenlik Konseyi'nin 1973 sayılı kararının açık bir şekilde ihlal edilmesiyle devleti yıkılan Libya'dan da gelenler var. Şimdi de radikallerin sırasında batı tarafından desteklenen Suriyeli muhalefet olarak adlandırılan üyeler de bulunuyor.

Onlara başta silah veriyorlar, sonra öğretiyorlar, daha sonra IŞİD tarafına geçiyorlar. IŞİD boş yere oluşmadı, onu en başta istenmeyen rejimlere karşı silah olarak oluşturdular. Suriye ve Irak'a karşı savaş alanı oluşturan IŞİD aktif bir şekilde diğer bölgelere de yayılıyor, İslam Dünyasında efendi olmayı hedefliyor. Belli ki sadece bu ülkelerle sınırlı kalmayacak. İşin durumu tehlikeliden de fazla. Bu durumda uluslararası terör tehdidine ilişkin açıklamalar yapmak ve uyuşturucu ticareti, illegal petrol ve silah ticareti gibi terörün finansman kanallarına gözlerini kapatmak iki yüzlülüktür.

Gerçekten böyle düşünen ve hareket edenlere şunu söylemek isterim: Siz çok sert fakat aptal olmayan insanlarla iş yapıyorsunuz, onlar sizden daha aptal değil. Bir de kimin kimi kendi amaçları için kullandığı belli değil.

Teröristlerle her türlü oynama çabaları, onları silahlandırma çabaları uzağı görememektir ve çok tehlikelidir. Bunun sonucunda küresel terör tehdidi kritik bir şekilde büyüyebilir, yeni bölgeleri ele geçirebilir. IŞİD kamplarında aralarında Avrupa olmak üzere birçok kişi bulunuyor.

Maalesef, bunu direkt söylemem gerek ki, Rusya da istisna değil. Kan kokusunu alan haydutların sonra evlerine dönmelerine ve orada kara işlerine devam etmelerine izin veremeyiz. Bunu istemiyoruz. Bunu hiç kimse istemiyor, öyle değil mi? Rusya her zaman teröre sert bir şekilde karşı gelmiştir.

Bugün Irak ve Suriye'ye, teröristlerle mücadele veren bölgenin diğer ülkelerine askeri teknik yardımda bulunuyoruz. Suriye hükümetiyle, hükümet ordusuyla, yüz yüze terörle mücadele edenlerle işbirliği yapmayı reddetmenin çok büyük hata olduğunu düşünüyoruz. Esad hükümeti ve Suriye'deki Kürt milisler dışında IŞİD ile gerçekten savaşan yok.

Şunu söylemek zorundayım ki, son zamanlarda bizim dürüst ve direkt adımlarımız Rusya'yı hırslarının büyümesiyle suçlamak için kullanılıyor. Bu konuda konuşanların sanki hiç hırsları yok. Ama konu Rusya'nın hırslarında değil, dünyada oluşan duruma katlanmak mümkün değil.

Gerçekte biz hırslarla yönetmeyi değil ortak değerlerle ve ortak çıkarlarla uluslararası kurallar temelinde yönetmeyi, önümüzde duran yeni sorunları çözmek için güçlerimizi birleştirmeyi ve uluslararası terör karşıtı koalisyonu kurmayı teklif ediyoruz.

Ve tabi ki bu koalisyonun kilit üyelerinin Müslüman ülkelerin olması gerek. Çünkü IŞİD sadece onlara direkt tehdit oluşturmuyor, aynı zamanda kendi kanlı suçlarıyla kocaman dünya dini olan İslam'ı kötülüyor, İslam’la dalga geçiyorlar, onun insani değerlerini yok ediyorlar.

Rusya yakın zamanda Bakanlık Kurulunu Yakın Doğu'daki tehditlerin analiz edilmesine çağırıyor. Her şeyden önce IŞİD'e ve diğer terör örgütlerine karşı eylemlerimizin koordine edilme imkanının görüşülmesini teklif ediyoruz. Tekrar ediyorum, bu BM kurallarına dayanması gerek.

Uluslararası birliğin, kapsamlı siyasi istikrar ve Yakın Doğunun sosyoekonomik iyileşme stratejisini oluşturmasını ümit ediyoruz. İşte o zaman mülteciler için kamplar kurulmasına da gerek kalmayacak. Kendi vatanlarını terk etmek zorunda kalan insanlar başta komşu ülkelere şimdide Avrupa'ya kaçıyorlar. Burada yüz binlerce insandan bahsetmiyoruz, bu milyonlarca insana ulaşabilir. Bu hepimiz için zor bir ders.

Mültecilerin hiç şüphesiz ki desteğe ihtiyacı var. Fakat bu sorun yok edilen devletin tekrar kurulması, askeri, ekonomik başta olmak üzere çok taraflı yardım sağlanması yoluyla kökten çözülebilir.”