Ruşen Çakır'ın bu röportajını aşağıda bulacaksınız:

Erbil’de Fethullah Gülen hareketinin 1994’te ilk açılan okulu olan Işık Koleji’nde yöneticilerle sohbet ederken cep telefonuma bir mesaj geldi: “Kerkük Valisi Dr. Necmeddin Kerim saat 2.30’da sizi bekliyor.”

Doğal olarak tüm programımızı iptal ettik çünkü Kerkük’ün statüsü konusu öteden beri Irak’ın en kritik sorunlarından biri olagelmişti. Son dönemde Şii ağırlıklı merkezi yönetimle Kürtler arasında gerilimin yeniden tırmanmasının ana nedeni yine Kerkük’tü. Sürekli olarak bombalı saldırı ve çatışma haberlerinin geldiği Kerkük’ü görmek, en üst yetkilisiyle görüşmek yazı dizimiz için olmazsa olmazdı.

Sağolsun, Irak’taki cemaat okullarının genel müdürü Talip Büyük, bir jest yapıp arabasını ve kolej çalışanlarından Heriş’i şoför olarak bize tahsis etti. Sonuçta, Heriş, Erbil’den yayın yapan Dewran Radyo’nun Genel Müdürü Bünyamin Şen, foto muhabiri arkadaşım İlker Akgüngör ile Kerkük’e gittik. Kentte ilk olarak Çağ Koleji’ne uğradık, müdür Zeki Akçil’i de yanımıza alarak olağanüstü güvenlik önlemleriyle korunan vilayet binasına gittik.

Kerkük Valisi Dr. Necmeddin Kerim’le 2005 yılında Washington’daki Kürt Enstitüsü’nün başkanlığını yaparken tanışmış ve kendisiyle bir söyleşi yapmıştım. Aslen nörolog olan Dr. Kerim 1976’da korumalığını yaptığı KDP lideri Molla Mustafa Barzani ile ABD’ye yerleşti ve orada yıllarca Kürtler için lobi faaliyeti yaptı. Yakın zamanda Irak’a dönen Dr. Kerim, iki yıl önce de doğduğu kent olan Kerkük’e vali oldu. Dr. Kerim sorularımızı şöyle cevapladı:

- Irak’ta şu anda en kritik görevlerden birini yapıyor olmalısınız...

Dr. Kerim: Evet hiç kolay değil. Çok sıkıntı var ve bunlar farklı yerlerden kaynaklanıyor. Öncelikle Kerkük’ün statüsü hâlâ netleşmedi: Kürdistan’a mı verilecek, Bağdat’a mı bağlanacak, başlıbaşına bir bölge mi olacak, Anayasa’nın 140. maddesi uygulanacak mı, belli değil.

- Kerkük’ün statüsünün tüm Irak’ın geleceğini belirleyeceğini söyleyebilir miyiz?

Dr. Kerim: Kerkük sorununun çözümü Irak’ın geleceğinde çok önemli bir nokta, ama Araplarla Kürtler, Sünilerle Şiiler arasında daha birçok sorun var. Eğer Kerkük sorunu çözülürse Kürtlerle merkezi yönetim arasındaki sorunların epey azalacağı da kesin.

- Kerkük’te güvenlik sorunu nasıl aşılabilir?

Dr. Kerim: Bu siyasi çözümle doğrudan ilişkili. Ayrıca komşu ülkeler de Kerkük’teki güvensizlik ortamından sorumlu. Örneğin Suriye’deki istikrarsızlık Kerkük’ü kötü etkiliyor; eski Baascı unsurlar özellikle Kerkük’e yoğunlaşıyorlar. Öte yandan Bağdat yönetiminin Dicle Operasyonu Gücü de güvensizlik ortamını derinleştiriyor.

- Sizinle 2005’te söyleşi yaptığımızda Ankara’nın Irak Kürtlerine bakışı bugünkünden çok farklıydı. Sizce neler ve neden değişti?

Dr. Kerim: Mesela Türk hükümeti Abdullah Öcalan ile görüşüyor. Bizler kimseyi öldürmediğimize göre bizimle niye görüşmesinler ki! Türkiye’de umut ve cesaret verici çok şey oluyor. Erdoğan hükümeti birçok adım atıyor çünkü bu sorundan zor yoluyla kurtulamayacaklarını anlamış durumdalar. Hepimiz sorunun barışçıl yöntemlerle çözülmesine destek vermeliyiz. Bizler çözüm için umutluyuz.

- Irak’ta bağımsız bir Kürt devleti bir ütopya mı yoksa kasçınılmaz bir olgu mu? Eğer olursa bu Türkiye’yi nasıl etkiler?


Dr. Kerim: Sanıyorum bağımsız Kürt devleti kaçınılmaz bir gerçek ve Türkiye’nin bundan tedirgin olması gerekmez. 2005’te sizinle konuştuğumuzdan bu yana yaşananlara bir bakalım: Kürt bölgesinin başkanı defalarca Türkiye’yi ziyaret etti. Başbakan Erdoğan, Dışişleri Bakanı Davutoğlu ve diğer yetkililer buralara geldi, başta petrol olmak üzere birçok konuda anlaşmalar imzalandı. Öte yandan bugün Irak’taki idari sistem büyük ölçüde işlemiyor, Meclis yasama görevini yerine getiremiyor, hükümet Meclis’e danışmıyor, yürütme anayasayı sık sık ihlal ediyor, Sünni ve Şiiler arasındaki gerilim tırmanıyor. İşte bütün bunlar Irak’ın tek bir devlet olarak yoluna devam edip edemeyeceğini belirleyecek.

- Irak’ta bağımsız bir Kürt devleti bu kadar kaygı yaratırken birleşik bir Kürdistan ihtimali Türkiye’de nasıl karşılanır? Sizce bu mümkün mü?

Dr. Kerim: Her ülke Kürt sorununu kendi başına çözmelidir. Her ülkenin şartları farklı. Türkiye eğer kendi Kürt sorununu çözerse bölünme kaygılalarından da arınır. Azerbaycan örneği ortada: İran Azerbaycanı’nda daha fazla Azeri yaşamasına rağmen Azerbaycan bağımsızlığını ilan etti diye onlar da bağımsızlık arayışına girmiş değiller. Eğer İran Azerbaycanı’nda yaşamak istemeyenler varsa Azerbaycan’a gidebilir. Aynı şey Türkiye Kürtleri ile Irak Kürdistanı arasında da yaşanabilir.

‘Bölünme ihtimaline hazır olmalıyız’

Kerkük’te Vali Dr. Necmeddin Kerim’den sonra Kerkük’teki Türkmenlerin en üst düzeydeki ismi olan İl Meclis Başkanı Hasan Turan’la görüştük. Aslen ziraat mühendisi olan Turan sorularımızı şöyle yanıtladı:

- Türkmenler arasında Şii-Sünni ayrımının ön plana çıktığı, bunun da Türkmen hareketinin etkisini azalttığı söyleniyor. Katılıyor musunuz?

Turan: Biz Türkmenlerin başına ister eski rejimde, ister yeni rejimde, ne gelmişse milli nedenlerle gelmiş. Zaten tarihe baktığımızda da, Osmanlı’nın buradan çekilip bir Musul sorununun doğmasıyla Türkmenlerin siyasi bir hareket ihtiyaç duymuş olduklarını görürüz. Daha önce böyle bir ihtiyaç yoktu çünkü sanki iktidar bizdik. Saddam döneminde Şii Türkmenlerin evlerinin ellerinden alınıp Şii Araplara verildiği olmuştur. Bu da olayın mezhepsel olmadığını gösteriyor. Dolayısıyla ister Sünni, ister Şii olalım, biz Türkmenler için en önemli husus milli kimliğimizi muhafaza etmek, milli kimliğimizden politika üretmektir.

- Türkiye’nin Irak’ın toprak bütünlüğü konusundaki hassasiyetinin zayıfladığı söyleniyor. Ne dersiniz?

Turan: Şimdilik resmi bir kaynaktan bunu duymadım, ama söyleniyor. Esas sorular, Irak’ın bölünüp blünmeyeceği, bölünürse kaç parçaya ayrılacağı ve Türkmenlerin bunların hangisinde yer almasının daha doğru olacağıdır. Bütün seçenekler masada ve bizim de stratejilerimizi bu sorular etrafında belirlememiz gerekiyor. Öte yandan bölgesel denklemin de ciddi şekilde bozulduğunu, özellikle Suriye’de yaşananların Irak’ı çok etkilediğini görüyoruz. Ayrıca Türkiye-İran ilişkileri de Irak’taki tüm grupları doğrudan etkiliyor. İlginçtir, Amerikalılar sadece askeri olarak değil siyasi açıdan da Irak’tan çekiliyorlar. Örneğin Demokratlara en yakın düşünce kuruluşlarından Brookings 118 sayfalık bir rapor hazırlamış ve içinde bir kez bile Irak geçmiyor. Yani Irak ya bölgesel güçlere bırakılacak ya da Iraklılar kendi kaderlerine terk edilecek.

- Irak’ın geleceği konusunda Türkmenlerin tercihi nasıl?

Turan: Bana göre Irak anayasasını sahiden tatbik edersek Irak’ı parçalanmaktan kurtarabiliriz. Anayasadaki federal sistemi hakiki bir şekilde hayata geçirmek şart. Bağdat hariç 15 il federasyon olursa çok sıkıntı ortadan kalkar.

- Bölünme kaçınılmaz olursa Türkmenlerin tercihi ne olur?

Turan: Bizim “Türkmeneli” dediğimiz, Telafer’den başlayan, haritası olan bir bölgemiz var. Eğer Araplara, Kürtlere ayrı ülke veya bölge hakkı verilirse Türkmenlere de aynı hakkın verilmesi lazım. Unutmayın, Irak’ın en zengin yerleri Türkmen bölgesinde yer alıyor: Petrol ve doğal gaz var. Çok zengin oluruz, size de petrolümüzü satarız.

- Ankara’nın Bağdat ve Erbil ile ilişkilerinde yaşanan değişimler sizi nasıl etkiliyor?

Turan: Türkmenler hem Bağdat’taki merkezi yönetimin, hem Erbil’deki Kürt yönetimin kontrol ettiği bölgelerde yaşıyor. Bu iki merkezle Ankara’nın ilişkilerinin iyi olması bizim rahat ve huzurumuz için çok iyi olur.

- Mesela Bağdat yönetimi Ankara ile yaşadığı sorunların acısını Türkmenlerden çıkarabilir mi?

Turan: Bu Saddam döneminde oldu ama medyanın bu kadar etkili olduğu bir çağda bu tür davranışlar pek mümkün gözükmüyor. Demokrasi iddiası olan Irak yönetiminin “Türkiye yanlış yaptı” bahanesiyle Türkmenlere zulmetmeye kalkması kendisini zor durumda bırakır.

VATAN