1917'de Sovyet-Rusyası'ndaki devrimsel değişim ve temelsel anlamda sistem değişikliği 20. Yüzyılın odak noktasını oluşturmaktaydı.  Ekim Devrimi ekonomide, eğitimde, kültürde, politik, sosyal harekette, sanatsal anlamda kısacası toplumun her alanında devrimsel dönüşüm yarattı.

Berlin'de Ekim Devrimi'nin 100. yıldönümü vesilesiyle "1917 Ekim Devrimi- Rusya ve Avrupa“ konulu özel sergi Alman Tarih Müzesi'nde sergilenmeye başladı. 15 Nisan 2018'e kadar devam edecek olan sergiye dünyadan çok sayıda ziyaretçi akın ediyor.

Rus devrimi 20. yüzyılın ilk ve en büyük sosyalist devletin kurulmasını sağlayarak ve sosyalist  sistemin tüm dünyaya yayılmasına etki eden en önemli olaylarından biri olmuştu. Ekim Devrimi dendiğinde elbette akıllara devrimin mimarı Vladimir Lenin geliyor. 1911 yılında Kamenev, Zinoviyev gibi Bolşevik'lerle birlikte Fransa’da sürgündeydi. Partisinin yönetimine Şubat Devrimi’ne kadar yurt dışından katılan Lenin, Nisan ayında Rusya’ya döner ve burada ‘Nisan Tezlerini’ açıklar. Bu tezler Ekim devriminin en somut habercisidir. Hükümeti devirmenin zamanı geldiğine inanan Lenin, köylülerin toprağı, işçilerinse üretim araçlarını ele geçirmesi gerektiğini söyler.

Berlin'de Lenin büstünün girişte ziyaretçileri  karşıladığı Ekim Devrimi sergisi Alman Tarih Müzesi ve İsviçre Ulusal Müze'sinin  işbirliği ile hazırlandı. 3,20 metre yüksekliğinde, 2,9 ton ağırlığında bronz figürüyle Lenin Rus devrimini yakın çağa getirmek adina Alman Tarih Müzesi'nde yer almakta.

Ekim Devrimi üzerine Alman medyasında farklı yorumlar yer almakta. Örneğin en yüksek tirajlı liberal bulvar gazetelerinden Berliner Zeitung'dan Arno Widmann'a göre „ Alman Tarihi Müze Ekim Devrimini kritik etmeyecek şekilde yansıtıyor.“ Gazeteye göre „ 1917 devrimi kavramsız ele alınmış. Sergide devrimi, mağduriyeti, iç savaşı, Stalinizm'i yansıtacak hiçbir öge yok“, „ Ekim Devrimi üzerine hiçbir kurtarıcı unsur yok“ deniliyor.

Almanya'nın yüksek tirajlı muhafazakar gazetelerinden Die Welt'e göre Lenin'in mağdurları gösterilmiyor. Devrimden sonra iç savaş kaçınılmaz olduğu ve buna bağlı olarak komünizmin her halükarda yanlış bir yol olduğu sergide gösterilmiyor.“

Günlük marksist-sosyalist gazete Junge Welt'te yazan tarihçi ve gazeteci Dr. Nick Brauns ise Ekim Devrimi sergisini şu şekilde yorumluyor:

„ Almanya'da günümüzde böyle bir serginin olmasını elbette pozitif değerlendiriyorum. Doğu Almanya döneminden sonra Alman zihniyeti anti komünist şekillendi. Bundan dolayı Rusya'ya karşı savaş kışkırtıcılığını da beraberinde getirdi. Böylesine bir tarihsel geçmiş bakımından bilimsel ve tarihsel anlamda Rus devriminin sergisinin düzenlenmiş olmasını olumlu karşılıyorum.

Sergide eleştirdiğiniz noktalar var mı?

Tabii ki. Marksist bir gözle sergiyi dolaştığınızda bazı bölümlerin aydınlatılmamış olduğunu görüyorsunuz. Birçok bölümde sergilenen eserler olayları yüzeysel bir biçimde yansıtmaktadır. Örneğin Ekim Devrimi'nin neden gerçekleştiği net değil. Sergiden öyle anlaşılıyor ki, Bolşevikler Şubat devriminin sonucundan memnun görünmüyorlar, o nedenle kendileri iktidarı elde etmek için ikinci bir devrimi gerçekleştirdiler. Sergiden bu anlaşılıyor. Sergide Şubat devrimi sonucu sosyal demokrat ve burjuva partilerinin geçici olarak iktidarı elde etmeleri ve iktidara gelen geçici hükümetin halk kitlelerinin ana taleplerini karşılayamaması dikkate alınmamıştır. İşçiler, çiftçiler ve askerler ekmek, ülke ve barış için sokağa çıktılar. Geçici hükümet barışı sağlamak yerine savaşı devam ettirdi, işçiler ekmek yerine sanayide daha fazla çalıştırıldı, açlık devam etti. Geçici hükümet işçi ve çiftçilerin sorunlarını karşılayacak bir devrim yaratamadı.

Geçici hükümet neden başarılı olamadı?

Halk kitlelerinin taleplerini bilinçli olarak karşılamak istemiyorlardı. 1917 yazında askerler, uniformalı çiftçiler önce sosyal demokratları desteklediler sonra sosyal demokratlar tarafından kandırıldıklarını anlayınca Bolşevikleri desteklemeye başladılar. Bolşevikler savaşı derhal durdurmak ve Almanya ile barış sözleşmesini hayata geçirmek istiyorlardı. Bolşevikler geçici hükümete karşı Moskova'da, Petrograd'da ve Sovyet Konseyi'nde ayaklanmaya başladılar. Sovyet Halk Meclisi'nin alt düzey halk hareketlerinin politik ve sosyal yönden özgürleşmesine yönelik sağladığı form bu sergide çok az temsil edilmektedir. Ekim Devrimi tek bir partinin darbesi değildi, aksine Ekim Devrimi Sovyet Halk Meclisi'nin ( işçi, çiftçi, askerler) büyük bir çoğunluk tarafından desteklenen bir devrimdi. Yani Ekim devrimi bir azınlık darbesi değildi.Demokratik ve halk kitleleri tarafından desteklenen bir devrimdi. Sergide tarihsel gerçekliğin bu yönü yeteri derecede yansıtılmamıştır.

Sergide Stalin'in Büyük Terörünün nasıl oluştuğu üzerine çok az bilgi var. Avrupa ülkelerindeki devrimlerin başarısız olmasından sonra Sovyet Rusyasi'nın izolasyonu, emperyalist kuşatma, kültür seviyesinin düşüklüğü ve tarim ülkesindeki düşük seviyedeki üretici güçler üzerine çok az bilgi verilmekte. Bu sebeplerden dolayı Sovyet Rusyas'nda devlet ve Komünist Parti içinde bürokratik kastlar oluştu. Bu kastlar işçi ve çiftçilerin üzerinde kendi çıkarlarını dikkate aldılar. Ekim Devrimi Lenin karakteriyle, Stalinizm ise Stalin karakteriyle açıklanamaz. Bu çekildeki açıklama materyalist değil. Berlin'deki bu sergiyi Ekim Devrimi'ne ilişkin tarihsel olayın  günümüzde en popüler yansıtma biçimi olan psikolojik bir boyuta indirgenmediği için olumlu buluyorum. Olaylar anlatılırken bunun nedenleri,tarihi derinlikleri sergide karanlık kalmıştır.

 Ekim Devriminin Türkiye açısından anlamı nedir?

Ekim Devriminin Türkiye için anlamı büyük öneme sahip. Rusya'daki Ekim Devrimi olmasaydı Mustafa Kemal'in bağımsızlık zaferi ve cumhuriyetin kuruluşu mümkün olamazdı. Sovyet Rusyası emperyalizme karşı Mustafa Kemal'in ulus hareketini para, altın ve silah ile destekleyen tek ülkeydi. İngiliz emperyalizmi Sovyet Rusyası ve Türk ulus devlet hareketi için ortak düşmandı. Komünist Enternasyonal ( Komintern) 1920'de Bakü'de bir toplantı gerçekleştirdi ve burada Müslüman'lara ve Asya'daki sömürge altındaki halklara emperyalizme karşı „kutsal savaş“ ve „ bağımsızlık, ulusların kendi kaderini kendi tayin hakkı“ çağrısı yaptı. Anadolu'da Sovyet Rusyası'nda olduğu gibi halk meclisleri kuruldu. ( Eskişehir'de olduğu gibi).Komünistlerin Yeşil Ordu Cemiyeti içerisinde partizan hareketinin oluşmasında etkisi oldu. Sovyet Rusyası Türkiye'nin bağımsızlığını ilk tanıyan ve Türkiye ile diplomatik ilişkileri başlatan ilk ülke oldu. 1921 yılında Ankara ile Moskova arasında dostluk anlaşması imzalandı. Kemalistler Sovyet Rusyası'ndaki ekonomi politikadan çok etkilendiler. Kemalistler devletçilik (Etatismus) ilkesine dayalı olarak Sovyet Rusyası'ndaki bazı sosyalist elementleri ekonomide örnek aldılar ama kapitalizmi de tamamıyle ret etmediler. 1930'lu yılların sonunda Kemalist gelişme modeli başarısız oldu. Türkiye'de yeni burjuvazi doğdu. Bu burjuvazinin kendi çıkarları ülkenin çıkarlarından daha önemliydi. Kapitilizm ve sosyalizm arasında üçüncü bir yol yoktu.   

……..

Ekim Devrimi Türkiye için önemliyse, Türkiye'de neden böyle bir sergi yok?

Mustafa Kemal Rusya'dan askeri yardım talep ediyordu. Ancak Komünistlerin Türkiye'yi etkilemesine de karşıydı. 1920'lerin sonunda TKP Başkanı Mustafa Suphi ile parti Genel Sekreteri Ethem Nejat ve partinin 14 komünist üyesi Bakü'den Türkiye'ye geldiler ve Türkiye'nin bağımsızlık mücadelesini desteklemek istediler. 28 Ocak 1921'de Mustafa Suphi ve arkadaşları Karadeniz'de bir gemide öldürüldüler. Mustafa Suphi'yi öldüren Yahya Kaptan ulus hareketinin bir aktivistiydi. Mustafa Suphi'nin Ankara'nın doğrudan emriyle öldürülüp öldürülmediği bugüne kadar aydınlatılamadı. 1925'de TKP Türkiye'de yasaklandı. Bu yasak TKP adı altında birçok parti olmasına rağmen resmi olarak TKP üzerindeki resmi yasağın devamını getirdi.  

Ekim Devrimdeki kazanım güncelliğini yitirmemistir. Bu Türkiye için de geçerlidir. Berlin'deki sergi Sovyet iktidarının ilk genelgesini göstermektedir. Genelge barış, ülkenin çiftçiler arasında paylaşımı, işçi hakları, kadın-erkek arasındaki eşitlik, devlet ve din arasındaki ayrım ve halkların kendi geleceklerini tayın hakkı gibi birçok kazanımları içermektedir. Bütün bunlar henüz sosyalist değil radikal demokratik taleplerdi. AKP ve Erdoğan politikası bütün bu düşüncelere karşıdır. Yukarda sayılan nedenlerden dolayı  Kemalistler ve AKP Sovyet Rusyasi'ndaki Komünistlerin rolünün Cumhuriyetin kurulmasındaki rolünü tartışmaktan kaçınıyorlar.

Süheyla Kaplan / Almanya