‘Küba yalnız değildir. Küba yalnız olmadığı için dünya halkları umutludur’ 
 

ABD emperyalizmi tarafından büyük abluka altına alınan Küba halkı her türlü saldırı, baskı, ekonomik ambargoya karşı onurlu bir direniş gösteriyor. Şu anda Küba’ya dünyanın dev tekelleri tarafından ideolojik ve ekonomik saldırı uygulanmakta, medyada Küba konusunda algı operasyonu yapılmakta, Küba halkına insan hakları ile bağdaşmayan ambargo, mevcut küresel dünya çerçevesinden izolasyon çalışmaları, günlük yaşamın temel şartı olan ilaç, sağlık ve temizlik malzemeleri konusunda uygulanan ambargoya karşı Küba halkı umudunu yitirmiyor.

 Küba halkı devrimin başlangıcı sayılan 26 Temmuz’un 66. yıldönümünü bugün işte bu koşullar altında kutluyor. 26 Temmuz 2019 yılında, sosyalist Küba dünyanın dört bir yanında coşkunun, umudun ve inancın kaynaklarından birini oluşturuyor. Başı ezilmek, sömürgecilik günlerine geri döndürülmek istenen Küba, emperyalizme karşı sergilediği onurlu mücadelenin karşılığını dünya halklarının dayanışması ile almaya ihtiyaç duyuyor. 26 Temmuz artık yalnızca Küba’nın ulusal bayramı değildir. 26 Temmuz Küba’nın insanlığa armağanıdır.

KÜBA BU YIL YÜZDE 10 DAHA AZ TURİST BEKLİYOR 

Küba, bu yılki ABD ablukası nedeniyle 2018'den bu yana yaklaşık yüzde 10 daha az turist bekliyor. Turizm Bakanı Havanada’ki Manuel Marrero parlamentoda yaptığı konuşmada öncelikle Karayipler 2019'da 5,1 milyon ziyaretçi bekliyordu, ABD'nin son ambargosundan  sonra sadece yaklaşık 4,3 milyon ziyaretçi beklendiğini açıkladı. 

ABD AVRUPALI ŞİRKETLERE DE BASKI YAPIYOR

ABD, Küba'daki ablukasını daha da sıkılaştırmakta  - ve şu anda Avrupalı şirketlere Ada’yla  olan ekonomik işlerinden vazgeçmeleri için giderek daha fazla saldırmaktadır. ABD'li hukuk firması Rivero Mestre LLP, Miami'de Alman otel arama motoru Trivago'nun operatörlerine karşı dava açtı. Florida'da basına göre, Ada'da konaklama hizmeti de sunan Düsseldorf merkezli şirket, Küba Devrimi'nden sonra kamulaştırılan mülkle hareket etti. Davacılar, iddialarını 30 gün içinde Küba ile alım satımı durdurmazsa ve tazminat ödemesi yapmazsa, Trivago grubunun 2012'den beri sahip olduğu ABD şirketi Expedia'ya vermekle de tehdit ediyor.

Der  Spiegel’de yer alan bir habere göre, Expedia’nin Haziran ortasındaki ABD hükümetiyle abluka ihlali nedeniyle 325.000 dolar para cezası üzerinde anlaştıkları söyleniyor. Sıradan şantaj yapanların tarzında ABD avukatları artık görünüşte şirketten daha fazla para çekme konusunda cesaretlendirilmiş hissediyorlar.

ABD Başkanı Donald Trump, Helms-Burton Yasası'nın III. Bölümünü  Mayıs ayında yürürlüğe koydu. Bu, ABD vatandaşlarına, 1960'larda Küba'da el konan mülkleri kullanıyorlarsa, yabancı şirketlere ABD mahkemeleri önünde dava açma hakkı veriyor. 

Devrimin 1959'daki zaferine kadar, Küba, ABD'nin yarı kolonisine fiili olmuştu. 1952'de tarihçilere göre, şeker endüstrisinin yüzde 50'si, elektrik ve telefon şebekelerinin yüzde 90'ı, petrolün yüzde 70'i rafine, nikel üretiminin yüzde 100'ü ve otellerin, ticaret evlerinin ve gıda şirketlerinin yüzde 25'i ABD'nin elindeydi. Bununla birlikte, Washington diktatör Fulgencio Batista'nın düşmesinden kısa bir süre sonra yeni hükümete karşı ekonomik bir savaş başlattığında, Fidel Castro liderliğindeki devrimciler Adadaki başlıca ABD şirketlerini kamulaştırdı. ABD Yüksek Mahkemesi'nin 23 Mart 1964'te  verdiği karar da bu yönde. Kuzey Amerika yargısının başka bir ülkedeki mallar için davaya müdahale etme yetkisi bulunmadığı, bugün de geçerliğini koruyor.

Bu nedenle, 1996'da Helms-Burton Yasasının yürürlüğe girmesinden sonra, tüm ABD başkanlarının Bölüm III'ü uygulamaya koymamaya karar vermelerinin nedeni de budur. Yalnızca Trump, Mayıs ayında bir değişiklik yaptı. Nisan ayında, Avrupa Birliği Trump’ı  bu konuda uyarmıştı. ABD Dışişleri Bakanı Michael Pompeo'ya yazdığı bir mektupta, Dışişleri Komiseri Federica Mogherini ve Ticaret Komiseri Cecilia Malmström, Avrupa şirketlerinin ABD’nin ablukalarından kaynaklanan zararı telafi etme hakkına sahip olduğunu belirtti. Bu, AB'deki şirket çıkarları gibi ABD mülklerine el koymayı da içeriyor.

ABD’DEN PETROL İTHALAT-İHRACAT ŞİRKETİNE VAHŞİ YAPTIRIM

ABD Başkanı Donald Trump yönetimi, Küba’nın petrol ithalat-ihracat şirketi Cubametales’e yaptırım uygulmaktadır. Bu tek taraflı eylemi desteklemek için ABD Hazine Sekreteri Steven Mnuchin şunları söyledi: “Cubametallere yönelik yaptırımlar [Venezüella Devlet Başkanı Nicolás] Maduro'nun Venezüella'nın petrolünü takipçilerinin Küba ve diğer kötü huylu yabancı oyunculardan koruma elde etmelerine yardımcı olmak için bir müzakere aracı olarak kullanma girişimlerini engelleyecek. "

Sonuç olarak, bu şirket kara listeye alınmış bir ABD listesindedir ve doğrudan veya dolaylı olarak Amerika Birleşik Devletleri'nin yetkisi altındaki kişileri veya şirketleri elinde tutabilen tüm mal ve varlıkların dondurulmasıyla tehdit edilmektedir. 2018 Kasım'ına kadar, Varadero, Havana ve Villa Clara takımadaları gibi başlıca turistik yerlerin yanı sıra mağazalar ve alışveriş merkezleri de dahil olmak üzere toplam 205 Küba şirketi listelenmiştir. Mart 2019'da listeye beş Küba şirketi daha eklendi ve Nisan ayında ABD, Venezüellalı bir petrol şirketi olan PDVSA'nın 34 gemisini Küba'ya taşıyan petrol gemisine verdi.

 

KÜBA’DAN VENEZÜELLA’YA DESTEK SÖZÜ

Küba Başkanı Miguel Díaz-Canel, Küba’nın Venezüella’ya verdiği desteği “ABD’nin uluslararası hukuka karşı tek taraflı harekete geçmeden Bolivarcı Devrimi desteklemeye devam edeceğiz” diyerek yeniden onayladı. Dışişleri Bakanı Bruno Rodríguez, bu açıklamaya  "ABD’nin Küba’dan veya Venezüella’yla iş yapan diğer herhangi bir ülkeden şirketlere karşı tek taraflı harekete geçme hakkı yoktur, bu uluslararası hukuka aykırıdır; ticareti tekeller ve egemen devletler arasındaki ilişkilere bir saldırı düzenler. " Trump yönetimi, Küba’nın Venezüella’ya verdiği desteği defalarca, komşu devlete karşı daha sıkı abluka tedbirlerini haklı çıkarmak için kullandı ve Venezüella’da çalışan Küba doktorlarını ülkelerine dönmeleri için baskı yapmaktadır’ şeklinde yanıt verdi. 

KÜBA ULUSLARARASI DAYANIŞMA GÜCÜNE GÜVENİYOR

Havana, uluslararası dayanışma gücüne güveniyor. Fidel Castro 19 Mart 1956 yılında 26 Temmuz Hareketini şöyle tanımılıyor:

‘26 Temmuz Hareketi alt tabakaların, alt tabakalar için ve alt tabakalarla oluşturulan devrimci örgütüdür. Hiç kimsenin politik fitne veremeyeceği Küba işçi sınıfının kurtuluş umududur, ataları tarafından özgürleştirilen topraklar üzerinde paryalar halinde yaşayan köylünün toprak umududur, göçmenlerin, üzerlerinde çalışamadıkları ve yaşayamadıkları topraklarına geri dönüş umududur, açlara ekmek ve unutulmuşlara adalet umududur. 26 Temmuz Hareketi bu mücadelede 10 Mart 1952’den beri düşenlerin davalarını sürdürür ve sükûn içinde ulusa, onların eşlerine, çocuklarına, ailelerine ve kardeşlerine, devrimin mağdurları tehlikeye atmayacağını beyan eder. 26 Temmuz Hareketi ülkemizin canlı ve sağlıklı geleceğidir, halka sözü verilmiş onurdur, vaat yerine getirilecektir.”

KÜBA HALKI YALNIZ DEĞİL

Fidel Castro ve silah arkadaşlarının  zaferi şüphesiz Küba halkının zaferidir. 26 Temmuz 1953’te başlatılan mücadele, sosyalist devrimle sona ermiştir. Bugün Küba halkı tüm baskılara ve yaptırımlara rağmen hala ayakta kalıyorsa umutlu, onurlu, dirençli, sağlıklı ve bilinçli nesiller yetiştiriyorsa bunu sosyalist devrime borçludur, çocukların yarınlara ilişkin umuduna borçludur. Eğer devrim nostaljisi hala bugün bile Küba’da yaşıyorsa, kadınların özellikle ekonomik, sosyal ve kültürel alan başta olmak üzere kendi bedenlerine kendileri hükmetme özgürlüğünü elde etmelerine  borçludur. Devrimin sağladığı kadın özgürlüğü öncü ideoloji olarak sunulan ideolojiden daha güçlü ve dirençli. Dünya halkları için umut olmaya devam eden sosyalist Küba’nın varlığı, diğer ülkelerdeki işçi sınıfı mücadelelerine ilham olmaya devam edeceğe benziyor.

26 Temmuz  başta Küba sokakları olmak üzere tüm dünyada çeşitli etkinliklerle kutlanacak. Dünya halkları Küba ile dayanışma mesajları veriyor. Küba yalnız değildir. Küba yalnız olmadığı için dünya halkları umutludur.

SÜHEYLA KAPLAN / KÜBA- HAVANA