Dortmund – Almanya’da, Kuzey Ren-Vestfalya Türk Toplumu (TB NRW) 3. Genel Kurul Toplantısı’nda Serhat Ulusoy başkan seçildi.
 

Toplum için çalışacağız


Yeni başkan Ulusoy, “TB NRW olarak demokratik ve çeşitliliğe dayalı bir toplum için çalışmaya devam edeceğiz,” dedi. Başkan Vekili Sabriye Supcun da seçimden memnun kaldığını dile getirerek şöyle konuştu: “TB NRW, göç ve entegrasyon konusundaki sorumluluğunun bilincindedir. Bundan sonra da katkılarını sürdürecektir."

Entegrasyon ve göç politikası

Ulusoy, TB NRW Başkanı olarak yaptığı ilk konuşmada, Almanya’daki Türkiye kökenli nüfusun büyük çoğunluğunun Kuzey Ren-Vestfalya (NRW) eyaletinde yaşadığına dikkat çekerek, “Bu insanların mümkün olan en tarafsız, demokratik ve profesyonel temsile ihtiyacı var,” dedi. Yeni yönetim, Türkiye kökenli nüfusun katılım fırsatlarını geliştirmek istiyor. Yönetiminde gerçekleşen bu kuşak değişimiyle dernek yeni fikirler ve bakış açılarının yanı sıra yeni ilişki ağları ve yetenekler kazanmş olacak. Ulusoy, bu gelişime katkıda bulunanlara teşekkür etmeyi de unutmadı: “Eski başkanımız Şeref Çağlar ve son 4 yılda derneğe emeği geçenlere teşekkürler.”

Ayrımcılık deneyimleri

Almanya Türk Toplumu Başkanı Atila Karabörklü ve siyaset, eğitim, bilim, endüstri alanlarından çok sayıda temsilcinin de katıldığı ve konuşmalarıyla zenginleştirdiği toplantıda ayrımcılık konusu dile getirildi. Ulusoy, konuya şu sözlerle değindi: “Ayrımcılık ve ayrımcılıkla ilgili neredeyse günlük deneyimler, iyi entegre olduğu söylenen göçmenlerde bile iz bırakarak sosyal iklimi olumsuz etkiliyor. Bu eğilim ciddiye alınmalıdır. Yerel aktörlerin, özellikle sivil toplumun hedefli katılımı, uzun vadede çok çeşitli yaşam koşullarında ayrımcılık deneyimlerini olumlu yönde etkileyebilir ve azaltabilir.”

 Şemsiye örgütü

NRW Türk Toplumu (TB NRW), Kuzey Ren-Vestfalya’daki birey ve örgütleri içine alan, partiler ve mezhepler üstü, demokratik bir şemsiye örgütüdür. Bir göçmen örgütü olarak, Kuzey Ren-Vestfalya’da her kökenden bütün insanların barış içinde birlikte yaşamalarını ve dayanışmalarını, göçmen kökenlilere hukuki, sosyal ve politik eşitliği ve muameleyi savunur.