-Haber/Yorum-

Türkiye’den gelen CHP Hatay milletvekili ve hukukçu Refik Eryılmaz, Deniz Harp Okulu Komutanlığı görevinden 2010 yılında kendi isteğiyle emekliye ayrılan (Balyoz soruşturması kapsamında ismi geçip,YAŞ toplantılarında terfi edemeyen)Tuğamiral Türker Ertürk ve TGB Almanya Başkanı Beyhan Yıldırım, dinleyicilere Türkiye’deki  güncel gelişmelerden sonra,  Suriye’ye tasarlanan „emperyalist müdahale“ nin arka planını irdelediler.  

Küçük bir sempozyum havasında devam eden etkinlikte konuşmacıların esas olarak AKP hükümetini ve başbakan T.Erdoğan’ı ağır cümlelerle hedef almaları dikkat çekti. 90 yıllık Cumhuriyet tarihinde gelmiş geçmiş hiçbir hükümetin mevcut AKP ile kıyaslanamayacağı iddia edilerek  valilerin, kaymakamların ve muhtarların adeta „ parti militanları gibi hareket ettiklerinin“  örneği verildi.

 Türkiye‘yi  komşu ülkelerle  düşmanlık noktasına getiren „sıfır toleranslı“ bir rejimle karşı karşıyayız denilerek,  „ülkemiz işgal altındadır“ belirlemesiyle sık sık Kuvay-i Milliye ruhundan ve Mustafa Kemal Atatürk’ten söz edildi.  Panel’de Suriye’nin yanında  Türkiye’deki gelişmeler  de detaylı olarak değerlendirildi. Dünyadaki enerji kaynaklarının % 70‘nin, dünya ticaretinin ise,  % 28’inin arap coğrafyasında bulunduğu açıklandı. Emekli Tuğamiral Ertürk, dünya yüzölçümünün % 6’sını teşkil eden bir bölgenin önemine dikkat çekti.

TGB Almanya başkanı ve doktora öğrencisi Beyhan Yıldırım ise, bölgede üç İsrail yaratılmak isteniyor açıklamasını yaptı ve Tayyip Erdoğan’dan „BOP, eşgüdüm başkanı çetesi „ diye söz etti.

BİZ BİR MUHAREBE KAYBETTİK,  SAVAŞ DEĞİL


Emekli Tuğamiral Türker Ertürk diğer konuşmacıların tersine bir miting alanında konuşur gibi , Türkiye’nin 10 yıldır işbaşında olan AKP hükümeti sonrası bir işgal durumu yaşadığını ifade ederek, Türkiye’nin gerek dış politikasıyla gerekse de iç politikasıyla tamamen ABD emperyalizminin tesiri altında olduğunu dile getirdi.  Dinleyiciler sırasından yöneltilen  askeri darbeler sonrası islamcılık yükselişe geçmemiş midir,  sorusuna “Ordu'muz,  kullanıla kullanıla kullanılmamayı öğrenmiştir, 1990’lar sonrasında bu tür hatalar yaşanmamıştır” belirlemesinde bulundu. (Jitem’in faili meçhulleri, yakılan yıkılan köyler  ve cezaevlerindeki kanlı operasyonları görmezden geldi)

   Silivri’deki tutuklamalara karşı neden  toplumda yeterince tepkinin gösterilmediği belirtildiğinde ise; „Medyaya, Muhalefete, CHP’ye ve MHP’ye operasyon yapılmaktadır” açıklamasını yaptı..  Sözlerini  “Biz bir muharebe kaybettik ama, savaşı  kaybetmedik ” açıklamasıyla sürdürerek ülkede „işgal ve savaş ortamı“ varlığına vurgu yaptı. 

Hamburg’a gelmeden önce,  Bremen ve Stuttgart Panellerinde de konuşmacı olarak bulunduğunu söyledikten sonra,  Fransa ve Amerika’yı  işgalci dış politikalarından dolayı sert bir dille eleştirdi.

 „YENİ CHP OPERASYONA UĞRAMIŞ CHP’DİR“

CHP’ Hatay Milletvekili ile CHP Hamburg / Schleswig Holstein Dernek Birliği Eşgüdüm Başkanı ve üyelerinin yanında “Yeni CHP,operasyona uğramış CHP’dir”  açıklamasıyla dikkatleri çeken Ertürk, "aileden üç nesildir CHP’liyiz ama,  bu böyle devam edecek değildir “doğru politika  varsa sadakat sözkonusudur” açıklamasıyla da, CHP’yle yollarını çoktan ayırdığını toplantıdakilerin anlayacağı açık dille çeşitli kereler ima etti.

Ertürk’ün tersine, sakin bir tempoyla  konuşmasına başlayan CHP Hatay milletvekili Refik Eryılmaz ise,”CHP’de ulusalcılardan, daha sola açılan ve farklı düşünen vekillerin”  varlığından söz ederek bunun bir zenginlik olduğunu ifade etti. Bu konuda kendisinin de farklı düşündüğünü açıkladıktan sonra, neyi nerede konuşacağımızı bilmeliyiz diyerek, Kemal Kılıçdaroğlu’nun son uyarısına vurgu yaptı. Suriye’ye karşı 23 aydır Türkiye’nın başını çektiği bir abluka olduğunu anlatan Eryılmaz, Suriye’de tutuklu Türkiye kökenli bir gazetecinin serbest bırakılma süreciyle ilgili, gerek Parlamento’daki girişimlerini, gerekse de Suriye devlet başkanı Beşir Esad’a giderek görüştüğünü açıkladıktan sonra, tutuklu bir gazetecinin hayatını kurtardım ama,  başbakan da dahil tek bir AKP’li vekil bana teşekkür etmediği gibi, beni  Assad’ın adamı diye lanse ettiler, açıklamasıyla hükümet yetkililerinin ne kadar “insan hakları yanlısı” oldukalarını bu örnekle görmüş oldum tespitinde bulundu. Türkiye'den çalınan 400 aracın Suriye'de tesbit edildiğini açıklayan Eryılmaz sınırı olan bir ülkeden bu araçlar nasıl sorunsuz olarak bir başka ülkeye gidebilmektedir sorusunu sorarak,hükümetin destğine dikkat çekti.

Dinleyiciler arasından “hükümete karşı neden yeterince muhalefet yapmıyorsunuz”  "10 yıldır ne yaptınız, neden milyonları ayağa kaldırmıyorsunuz“ sorusuna, Meclis’te verdikleri  tüm önergelerin AKP tarafından engellenerek bloka edildiğini , bundan dolayı da Meclis’e  gitmeyi bile canının istemediği itirafında bulundu. “O halde sokağa inin” cevabına, Türkiye halkının “vurdum duymazlığından”  yeşil kart uygulaması ve seçimler öncesi dağıtılan kömür-şeker  vb. seçim rüşvetlerinden örnekler vererek , yapılan mitinglere de yeterince katılım sağlanamıyor serzenişinde bulunarak yer yer karamsar bir tablo çizdi. Ve Galileo’den  „hep bizden mi kahramanlık bekleyeceksiniz, biraz da siz kahramanlık yapın“ içerikli fıkradan sonra  toplantı  sona erdirildi.


YORUM

Türkiye- Suriye kardeşlik Paneline katılımın fazlalığı ve yeni simaların salonda bulunması bir artıydı. Panel’in, bazı toplantılardan tanığı olunan kestirme sözcüklerle erken sona erdirilmesi ise şık olmadı. Diğer yandan , CHP’li bir vekile ve CHP Hamburg ve Schleswig Holstein Birliği eşgüdüm başkanının salonda olmasına rağmen, eleştiri okları zaman zaman AKP’den geriye kaldığı kadar,  “emperyalizmin zorla müdahalesiyle , operasyona uğramış yeni CHP”’ ye yöneltildi. (T.Ertürk)  Kimselerden bir tepki de görmedi.

Dikkatlardan kaçan Askeri faşişt darbeler ve  MHP konusuydu.

Tuğamiral Ertürk askeri darbeleri "küresel dönemde yapılan uygulamalardır" diyerek değerlendirmesi bugünkü niyeti için de açık bir göstergedir.Türkiye toplumunu iki faşist darbeyle en az 40-50 yıl geriye atan iki kuşaktan onbinlerce insanı sakat bırakan,katleden idam sehpalarında yok eden vahşet tablosunu, “küresel dönemin uygulaması” diyerek  “teğet geçmesi”ne salonda tepki dahi gösterilmedi.  Kısacası Panelistler  Silivri’den öteyi  görmek istemediler.  

Gözlerden kaçmayan bir başka önemli durum ise, MHP idi. TGB başkanı Beyhan Yıldırım çeşitli kereler sessiz tonlarda AKP’ye karşı eylem birliğinin öneminden söz etmesi ve buna örnek olarak da CHP,MHP, İşçi Partisi ve TGB’yi vermesi ilginçti.  Bir zamanların „kızıl elması“mı yeniden gündeme taşınarak hortlatılacaktır.



Katılımcıların hemen tamamının sol çevreden geldiği dikkate alındığında, MHP’nin 12 Eylül 1980 öncesi Çorum, Maraş, Malatya vb. şehirlerdeki  kitle katliamları, Bahçelievler ‘deki 7 öğrencinin vahşeti, gazeteci Abdi İpekçi , bilim adamı Bedri Karafakioğlu ve DİSK başkanı sendikacı Kemal Türkler gibi onlarca saygın kişiyi katledenleri  unutturmak istemeleri bir gaflet midir ?
Yani, dünün kontr-gerilla tetikçilerini,  bugünlerde   Sinop, Samsun ve Hatay’da yeni provokasyonlarla linç kampanyalarına devam edenleri “güç birliği” içinde görmek isteyenleri  iyi tanımak gerekecektir. Geçmişte olduğu gibi, sol gösterip sağ vuranları zamanında görmek zorundayız.
Tarih tekerrür etmemelidir.

  AKP’nin Cumhurbaşkanlığı seçimi ve Referandum olmak üzere en önemli icraatlarındaki MHP desteğini görmek istemeyenler, ne hikmetse  Barzani‘nin  de PKK gibi “bölücü” olduğunu görebilmişlerdi.

Irak’ın bütünlüğünü savunduğu için, Talabani’ye övgüler dizmeyi de unutmamışlardı.

 Son KESK operasyonuna maruz kalan yüzlerce öğretmenden, sendikacılardan ve Çağdaş Hukukçular Derneği üyesi avukatlardan söz etmeyi ise ne tuhaftir ki, unutmuşlardı .