-Avrupa Postası-

“Ruhi Su bugün 100 yaşındadır O’nu saygıyla anıyoruz” açıklaması sonrası bir dakikalik saygı duruşuyla başlayan etkinlikte, 20 Eylül 1985 senesinde aramızdan ayrılan  Ruhi Su’nun unutulmayan özlem ve hasretlik türkülerinden kesitler sunuldu.


150 kişilik dernek salonunda profesyonel organizelere örnek olabilecek zengin kültürel etkinlikle önce Ruhi Su’nun hayatı anlatıldı. Doğduğu şehir Van’dan yerleştiği Adana’ya, sanat dünyasına adım atmasından, zindanlarla tanışarak Nazım Hikmet’ın şiirlerini türküleştiren ilk  ozan olmasına kadar ki yaşamı dile getirildi.

Geçtiğimiz hafta aramızdan ayrılan Neşet Ertaş’ın cenazesinin mevcut hükümetin ailesine yaptığı baskılar sonucu Cem Evi yerine, Camide kaldırılmasının şiddetle kınandığı etkinlikte sahnede slayt olarak Ruhi Su’nun hayatından ve türkülerinden kısa bölümler sunuldu.

Sunumu Ruken Aksoy adlı genç bir kadın üyenin yaptığı anmada, Haak- Bir başkanı Ali Ay, TGH başkanı Hüseyin Yılmaz, gazetemiz Avrupa Postası yayın koordinatörü Hüseyin Dörtyol, El Ele derneği başkanı Ali Akdemir, Haak-Bir eski bakanı Erkan Erçin ve AABF Eğitim sorumlusu İsmail Kaplan birer konuşma yaptılar.

Ruhi Su’yu en iyi ifade eden türkülerinden olan ” Ellerin kabesi var, benim kabem insandır insan” “Biri yer biri bakar,kıyamet ondan kopar” “Şişli meydanında üç kız”,”Bu nasıl İstanbul” dizeleri etkinliğe katılan sanatçılarca seslendirilerek Haak-Bir’in güzel organizesiyle dinleyicilerin  belleklerine birkez daha kazınmış oldu.

Toplum bir savaşımın içerisindeyse, müzik o savaşıma katkıda bulunmalıdır” sözüyle de tanıdığımız Ruhi Su’yu anma etkinliğinde, Ozan Şafak Altun, Müslüm Kaya, Haak- Bir gençlik korosu ile yılların tecrübeli müzik hocası Hasan Şimşek yönetimindeki Haak-Bir korosu birbirinden güzel ve anlamlı türküleriyle izleyenlere biran da olsa “Ruhi Su Dostlar Korosu”nu hatırlattı.


78 kuşağının sesi ve sözü kesilmeyenlerinden Ozan Hasan Zeydan’ın türküleriyle kitle yer yer duygu dolu dakikalar yaşadı. Sahnede son olarak Ruhi Su’nun yetiştirdiği ölümsüz sanatçılardan Sümeyra Çakır stilinde türküler söyleyen, Nur Deniz Kaplan Gitarıyla dinleyenleri türküler diyarına götürdü. Dinleyicilerin genç yaşlı demeden  koro halinde Ruhi Su türkülerine eşlik etmelerini sağlayarak Hamburg’da mini konser havası yarattı.

RUHİ SU’NUN ÖLÜMÜNDEN 12 EYLÜL DARBECİLERİ SORUMLUDUR

Konserlerinde “çıt sesi” çıkmasına izin vermeyen, sanata ve emeğe  sonsuz saygı gösteren Ruhi Su, aynı saygıyı konserlerindeki dinleyicilerden de beklerdi. Müzik dinleme ahlakı söz konusu olduğunda ilk verilen tartışmasız örnek isim Ruhi Su’dur. Yakalandığı kanser hastalığının tedavisinin yurt dışında yapılması için ailesinin  tüm başvuruları önce engellenmiş, ölüm döşeğindeyken ise “formalite icabı” izin verilmişti, ama çok geç kalınmıştı. 12 Eylül sonrasının ilk kitlesel gösterisi Ruhi Su’nun cenazesinde 20 Eylül 1985 günü tüm korku duvarlarına rağmen İstanbul’da yaşanmıştı. Cenaze sonrası yüzlerce katılımcı gözaltılar ve işkenceler  yaşamıştı.

RUHİ SU KİMDİR?

1912 – 20 Eylül 1985. Van’da doğdu. Asıl adı Mehmet’tir. 1. Dünya Savaşı yıllarında ana babasını yitirdi. 10 yaşına kadar yoksul bir ailenin yanında yaşadı. Daha sonra Adana Öksüzler Yurdunda yatılı okudu. İlkokul 4. sınıfta keman çalmaya başladı. 1925 yılında Ankara’da kurulan Musiki Muallim Mektebini kazanmasına karşın, öksüzler yurdundaki öğrencilerin askere alınmasından dolayı İstanbul’da bir askeri okula gönderildi. Okuldan kaçarak Ankara’ya gidip müzik okumak istedi ancak yakalanarak geri gönderildi. Daha sonra çürüğe çıkarak okuldan ayrıldı.

1936 yılında Musiki Muallim Mektebini bitirdi ve kemanı bırakarak şana geçti. Daha sonra (1942) Devlet Konservatuarının şan bölümünü bitirdi. Çeşitli okullarda öğretmenlik yaptı. Ankara Radyosunda yayımlanan çeşitli türkü programları düzenledi.

Devlet opera sanatçısı olarak birçok operada görev aldı. Bu görevi 1952 yılında tutuklanmasına dek sürdü. Ölümüne dek türkü söylemeyi sürdüren Ruhi Su, Pir Sultan’dan Karacaoğlan’a değişik ozanların türkülerinden oluşan 16, 45’lik ve  12 uzunçalar hazırladı. Yazıları ve şiirlerini ise “Ezgili Yürek” adlı bir kitapta topladı.