"Dörtnala gelip uzak Asya´dan

Akdeniz´e bir kısrak başı gibi uzanan

Bu memleket bizim…

Bu cehennem, bu cennet bizim…

Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür

Ve bir orman gibi kardeşcesine,

bu hasret ve de bu davet bizim…“

Ne de güzel bir davette bulunmuş büyük ozan Nazım Hikmet. Bir zamanlar yasaklanan, adı ve kitapları görüldüğünde inanılmaz baskılarla karşı karşıya kalanları anmadan geçilebilinir mi!?

"Tarih tekerür etmez“ deniyor ama geçmişteki olumsuzlukları ne yazık ki 21.yy da olumsuzlukların tekraralandığını yaşayarak görüyoruz.

Savaşlara, darbelere, şiddetin her türlüsüne ve de ihanetlerin akla gelmeyenlerine şahit oluyoruz.

Bosna –Hersek savaşı sırasında duyduklarımız ve de basın-yayından öğrendiklerimizi gördükçe bu yy Avrupa´nın merkezinde bu savaş olamaz deniyordu ama linçler, işkenceler, toplu kıyımlar acımasızca yapılıyor ve hayretler içinde izleniyordu. Ve en üst düzeydeki yetkililer olup- biteni seyrediyordu.

Öğrencisi tarafından işkence edilen bir bayan üniversite öğretim görevlisinin karşı durmaya, kendisini savunmaya çalışmasını Avrupa basınından içim acıyarak okuyordum.

Bu mu çağdaşlık!?

Bu mu muassır medeniyet?

Dahası… Dünya´nın pekçok yerinde savaşlar çıkarıldı, kardeş kardeşe düşürüldü. Bu oyunlar kuralına uydurularak oynandı ve de daha hala devam etmekte olduğunu görmekteyiz. Önce farklılıklar ortaya atılıyor, büyütülüyor ve sonra da çatışmalar başlatılıyor. Bu çatışmalardan çıkar sağlayanlar hiç boş durmuyor.

Türkiye için de bu seneryolar yazılıyor ve oynatılıyor ama istenilen, beklenilen boyuta çıkarılamamanın şiddetiyle yenileri deneniyor.

Yıllardır üzerinde durulan alevi- sünni, kürt-türk gibi pek çok ayrıştırma yollarıyla iç savaş, kaos yortamına Türkiye´yi sürüklemek isteyenler başarılı olamadılar.

Anadolu´nun çilekeş o güzel insanları hangi ırktan ve mezhepten olurlarsa olsunlar birbirlerini kucaklamaya devam ettiler.

Onbeş temmuzda daha acımasız bir yöntemle tekrar harekete geçtiler ama o güzel Anadolu insanları fırsatçıların karşısına duvar olmayı başardılar. Farklılıkları bir kenara iterek, tek vücut olmayı Dünya´ya gösterdiler.

İnsanlar,

çıkar için akıllarını kiraya vermeyince,

akan suya kürek çekmeyince,

yalakalıkla konum elde etmeye kalkmayınca

başarı ve mutluluğu onurlu direnişleriyle tarihselleştirirler.

Demokrasi savunucularını selamlıyorum…

Antalya / 08.08.2016