Helal etmiyorum, helal etmiyorum, helal etmiyorum. Bir ülke düşünün başbakanı, yol arkadaşları tarafından, darbe yapılarak görevi elinden alınmış. Bu başbakan, son 8 aylık süreçte ülkenin bir kesiminde, Kürtlerin yaşadığı coğrafyada savaş konsepti dayatmasıyla, yüzlerce sivil, yüzlerce Kürt genci ve yüzlerce güvenlik mensubunun katliamından sorumlu, elinde kan bulunmaktadır.

Peki, başbakan hangi yüzle, 'helâlık' istemektedir. Gerekçe, kendi yol arkadaşları tarafından darbe yoluyla başbakanlıktan alaşağı edilmiş.

Tekrarlıyorum, ben Türkiye Cumhuriyet vatandaş olarak, helal etmiyorum, helal etmiyorum, helal etmiyorum. Türkiye halkları, demokrasi güçleri, hatta yaşamdan koparılan güvenlik güçlerinin aileleri haklarını, 'helal' etmemelidirler. Başbakan Ahmet Davutoğlu, Saray ülkemizin içinde bulunduğu bütün karanlık ve kirli ilişkilerin birincil derecede sorumlusudurlar.

Suriye ve Orta doğu ülkeleriyle ilgili yaşanılan savaş politikalarının esas sorumlusu, stratejik olarak savaş konsepti yaklaşımının mimarıdır. Savaş konsepti yaklaşımı, 'helallik isteyen' Başbakan A.  Davutoğluna aittir. Osmanlıyı hortlatma, 'yeni Osmanlıcılık' stratejisinin esas sahibi A. Davutoğlu'dur.

A.Davutoğlu, savaş politikasını, danışmanlık, dışişleri bakanlığı ve başbakanlığı döneminde sürekli olarak savunmuş ve uygulayıcısıdır. A. Davutoğlu, bırakın, 'helallik' almasını, A. Davutoğlu'nun savaş suçları mahkemesinde yargılanması için gerekli girişimlerin başlatılması gerekmektedir. Kürt coğrafyasında dökülen kanların, yaşanan ölümlerin sorumlularındandır. Aynı orantıda, Suriye de yaşanılan katliamların, göçlerin sorumluluğunu da taşımaktadır. 

Kabul edelim ki, 'helal ettik' hakkımızı; peki Cizre'nin, Sur'un, Şırnak'ın, Yüksekova'nın, Kürt coğrafyasında yaşanan katliam, ölüm ve acıların hesabını kim verecek? Diyarbakır, Suruç ve 10 Ekim Ankara katliamının hesabını kim verecek? Ankara katliamından sonra açıklama yaparak, ''oy'larımız artmaktadır'' açıklaması nereye konacak? Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük katliamı, başkentin merkezinde yaşanmış; Başbakan çıkmış yaşanılan katliam dolayısıyla, ''oy'unun'' ne kadar arttığını kamuoyuna deklere edebilmektedir.

Van da, seçmenleri, ''beyaz toroslar yeniden gelir'' diyerek, 'tehdit' eden bir başbakan, nerede, nasıl, neden, kimden, 'helâlılık' alacak? Davutoğlu'nun, tecavüz ordusu, barbar, cani İslamcı, IŞİD, El Nusra vb. çeteler için, 'öfkeli gençler' açıklaması yaparak, bu çeteleri, çetelerin faaliyetlerini kamuoyunda, 'ehvenişer' gösteren açıklamaları hafızalarımızdan silinmemiştir.

Bu açıklamaların yapıldığı tarihlerde, tecavüzcü çetelere kara yoluyla giden silahların, mühimmatların bu gün, 'hava yoluyla' sınır şehirlerimize, kasabalarımıza, köylerimize dönmesi tesadüfü değildir.

Evet, 'hava yoluyla' dönen Katyuşa füzeleri ve bombaların, katliamlara ölümlere sebep olduğu bilinmektedir. Peki, sorumlusu kimdir? Güney sınırımızdaki bu gelişmelerden, A.Davutoğlu hükümetinin sorumluluğu göz ardı edilemez. Kilise çeteler tarafından atılan, Katyuşa füzeleri, yaşanılan ölümlerin sorumluluğu göz ardı edilebilir mi? Kilis halkı, asla ve asla hakkını, 'helal' etmez.

Başta Kemal Kılıçtaroğlu olmak üzere birileri, 'hakkını helal edebilir'. Çünkü bunların gözleri kör, dilleri lal, kulakları kapalı, 'üç maymunları' oynamayı severler. Kürt coğrafyasında yaşanan katliama, 'duyarsız' kalabilirler. Kalıyorlar da. Türkiye halkı, demokrasi özlemi duyan toplumsal güçler, barışsever insanlarımız, özgürlük âşıkları, haklarını, 'helal' etmeyeceklerdir.

Birbirlerine, 'helâlık' verenlerin kaderleri de ortaktır. Halklarımızın, A. Davutoğlu ile hiçbir ortak yanı bulunmamaktadır. Kaderleri ise hiçbir şekilde ortak değildir. Bütün bu nedenlerle, hakkımızı helal etmeyeceğiz, helal etmeyeceğiz, helal etmeyeceğiz!

07 Mayıs 2016

E posta: aliekber.pektas@yoltv. eu
Face:aliekber.pektas
Twitter: @AliekberP