Sevgili okuyucular,


Kürt sorununda çözüm süreci giderek hızlanmaktadır. Kürt sorununda çözüm sürecinin hızlanmasıyla birlikte, çeşitli sorular ve sorunlar da, gündemi meşgul etmeye başlamıştır.


Türkiye siyasal sahnesinin aktörleri tartışmanın merkezine, çözüm sürecin de, ‘pazarlık’ var mı? Uğraşı içindeler. Türkiye siyasal hareketinin önemli aktörlerinden, Cumhuriyet Halk Partisi CHP, Her fırsatta, AKP, Başbakan R.T. Erdoğan ile PKK lideri Abdullah Öcalan arasında, ‘pazarlık’ olduğu yönünde kuşku verici açıklamalara ağırlık vermektedir.


Bu koro’ya, MHP ve birçok küçük çaplı siyasal figürlar’da tartışmaya katılmaktadır. Her fırsatta toplumun, ‘pazarlık’ konusunda hassasiyetini bildiklerinden, sürecin aleyhine kışkırtıcı söylemlerini yoğunlaştırmaktadırlar. Söz konusu, ‘pazarlık’ var mı, yok mu, kamuoyunun yeterince bilgi sahibi olduğunu sanmıyorum.  


Gelelim, ‘pazarlık’ konusunda tartışmalara;


Neyin, neden, nasıl, nerede bir ‘pazarlık’ tan, söz edilmektedir.


Kim ve kimler tarafından, iddia edildiği gibi, ‘pazarlık’ yapılırsa, yapılsın, demokrasi mücadelesine zarar verir.


Kürt sorununda çözümün, ‘pazarlık’ konusu yapılması, hiçbir şekilde mazur görülemez. Böyle bir ‘pazarlık’ Kürtlerin yürüttüğü mücadeleye ihanet anlamına gelmektedir.


Kürtler, en demokratik haklarını talep için yıllardır mücadele yürütmektedirler. Bu mücadele de, Kürdistan coğrafyasında, her karış toprağına kanlarını dökmüşlerdir. Kendi ulusal kimliklerinin tanınması, ulusal kimliklerinden doğan haklarının verilmesi konusunda kesinlikle, ‘pazarlık’ yapılamaz.


Kürt ulusal hareketi, gelinen aşamada önemli bir mevzi kazanmıştır. Yapılması gereken bu mevziinin, Kürt ulusunun, Türkiye demokrasi mücadelesinin lehine genişletilmesi ve ivme kazanmasıdır. 


Bir ülkede demokrasi mücadelesi, demokratik hakların elde edilmesi sürecinde asla, ‘pazarlık’ yapılmaz.


Demokratik bir anayasa, batılı anlamda bir demokrasinin ülke sathında kurum ve kurumları ile yaygınlaşması, ‘pazarlıklarla’ olmaz.

Demokratikleşmeyi talep eden taraf, Türkiye’nin çeşitli milliyetlerden halkı, neyin ‘pazarlığını’ yapacaktır.


Farklı, ulus ve ulusal azınlıklar normal demokratik haklarını almak için, kiminle, ne için, ‘pazarlık’ yapacaklardır. Kendi dillerini nasıl konuşacakları, kendi kültürel yaşamlarını nasıl ikame edeceklerini, hangi topraklar üzerinde nasıl yaşayacaklarını mı, ‘pazarlık’ yapacaklar?


Başta Aleviler olmak üzere farklı inançlar, nasıl ve neye inanacakları ve nasıl bir mekânda ibadetlerini gerçekleştireceklerini, ‘pazarlık’  konusu yapabilirler mi?


İşçi sınıfının en demokratik hakları olan, gasp edilmiş olan, Sendikal haklarının, tekrar iadesi, ‘pazarlık’ konusu olabilir mi?


Türkiye de, işlemeyen ve siyasallaşan adalet sistemi mi, ‘pazarlık’ konusu yapılacak. Seçimlerde 12 Eylül Askeri faşist yasalarının uygulamaları konusunda, % 10 barajı mı, ‘pazarlık’ konusu olacak? Lider sultası yaratan Partiler yasası mı, ‘pazarlık’ konusu olacak?


12 Eylül askeri faşist döneminde kalma, Musolini artığı anayasa ve yasaların ortadan kaldırılması ve yerine, batılı anlamda da olsa, demokratik bir anayasanın kabullenilmesi, hiçbir şekilde, ‘pazarlık’ konusu yapılamaz.


Konu başlıklarını belirttiğim konularda, AKP, Başbakan R.T. Erdoğan veya PKK, lideri Abdullah Öcalan’da olsa, asla ‘pazarlık’ konusu yapma hakkına sahip değillerdir.


Demokratik bir Türkiye yaratmak, halklarımızın uzun süredir özlemidir. Halklarımızın bu özlemleri, hiçbir şekilde, ‘pazarlık’ konusu olamaz!


Türkiye halkları böyle bir, ‘pazarlığı’ asla kabul etmez!


3 Mayıs 2013