Sevgili okurlarım!.

Nasıl demişti Galatasaray kulübümüzün başkanı sayın Ünal Aysal bey! Çilekler gelecekler ve geldiler, Şineider ve Drogba!. Lâzım mıydı? Helbette lâzımdı ve iyide oldu. Ülkemizde bu futbol arenasından faydalanan pek fazla futbolcumuz yok, milyar dolarların döndüğü bu piyasada bizler neden yokuz? Sorulması lâzım olan soru bu sorudur. Futbolcular bu değerlendirmede üçe ayrılır, vasat futbolcular, vasatın üstünde olan orta halli, yani iç güveysinden hallice olanlar, birde yıldız olmaya namzet ve yıldız olanlar. Bizim bu piyasada top koşturan şu anda tek futbolcumuz var “ARDA!.” Orta hallidir, yıldız olmaya namzet mi derseniz? Çok zor derim. Arda ayarında o ligte enaz yüz futbolcu vardır. Ünal beyin ifadesi ile çilek olmak, çilek almak kadar kolay değildir, bastırırsın parayı alırsın çileği. Çilek demek o vitrinin süsü demektir, o dükkanın değerini arttırır, fakat futbol sadece çileklerle oynanmaz, bir takım, ekip oyunudur, onbir kişiyle oynanır, işte esas mesele burada hoca, yâni antrenöre düşmektedir.. Devam edecek..


Sevgili okurlarım!. Ben bu yazımı  iki üç ay evveldi başladım işim çıktı yarıda bıraktım, nereye aktardığımı bir türlü bulamadım, aslında gazeteye yollamak düşüncem vardı, bu sabah karşıma çıktı o nedenle biraz geçte olsa tamamlayıp siz okurlarımla paylaşmak istedim..


Bakınız sevgili okurlarım!. Eğer bu yazımın devamını yazabilseydim bugün yaşanan olayları o gün yazacaktım, bugünkü Galatasaray kulübümüzde yaşanan olaylar, Başkan Ünal Aysal ile, Fatih Terim arasında geçen bu durum tamamen görüş farkından ortaya çıkan bir olaydır, Başkan kulübü kurumsal bir yönetim ile yönetmek arzusunda, ters düştükleri taraf burası, Yönetim kulübü (CEO!.) dedikleri profosyonel bir düzende yönetmek istiyor bu nedenle Fatih Terim hocanın bazı  isteklerine dur demek mecburiyetinde kaldı, meselâ Ali Dürüst ve Abdülkadir Albayrak! Yönetime alınmadılar, Başkanın Fatih Terim hocaya eleman diyerek hitap etmesi, Fatihi bayağı kırmış, yaralamıştı, Aslında sistem buydu, fakat bizim ülkemizde halen bilinmeyen bu sistem avrupada büyük kulüpleri paraya gark eden sistemdi, yönetim buna dönmek istemesine rağmen Fatih hoca eskiden olduğu gibi motivasyon kazanmak için illaki bu isimlere sahip çıkıyordu, Fatih hocanın yanlışı olmadı mı? Helbette oldu.. onlar seçilmediği gün ben arkadaşlarımla geldim onlarla giderim deseydi kulüp bu denli sıkıntıya düşmeyecekti, aslında yönetimde, Başkanda ayni yanlışı yaptı, ayni gün Fatih hocayla mukaveleyi fesh edip biz bu tür çalışmak arzusundayız diyebilirlerdi fakat belkide taraftarın vereceği tepkiden korktular işi zamana yaydılar, oda olabilir..


Sevgili okurlarım!. Bakınız Fatih Terim hocanın ilk yıllarında dört yıl şampiyon oldukları seneyi ayrı tutuyorum, bence Türk futboluna gerçek hizmet verdiği seneler olarak görüyorum, ne olduysa sonra oldu kendisine hak etmediği büyük bir paye verdiler “İMPARATOR!.” Oldu, taraftar ve halk arasında, çok şey beklendi, kurtarıcı gözüyle bakıldı halbuki dağarcığı yeteri kadar dolu değil, çok boştu.. iyi bir antrenör’ün öncelikle bilmesi lâzım olan beş ana madde vardır ki, bir sefer iyi bir taktik ustası olmanız lâzım, “SİSTEM!.” İyi bir çalıştırıcı, olmanız Futbolcunun her derdinle uğraşan adeta bir Psikolg, Fatih ancak bunların birinci maddesi olan motivasyon’u çok iyi biliyor ve uyguluyordu, bunlarda da Albayrağı kullanıyordu, bu destek elinden alınınca zor duruma düştü..


Esas kavga buradan başladı, Fatih İtalya'da çok başarılı dendi, basın çevresinde, görsel yayın devamlı imparatordan bahsetti methiye üzerine methiyeler, Türk futboluna büyük zararlar verdi kimseler göremedi görenlerde ses çıkarmadılar. Bir sefer iyi bir çalıştırıcı kondüsyoner olsa Amerika'dan getirdiği kondüsyonerler Milli takımda bir enkaz yarattılar, bir tane sağlam futbolcu kalmadı.. Nerde Nihat? Hamit, Gökhan Zan, Emre? Her birisi müzmin sakatlar bugün,  Beş maç oynayıp beş maç yatacaklar ve bu böyle ömür boyu sürecek onlar için hiç soran, gören soruşturan var mı? İyi hatırlayınız ne maçıydı? Federsyon Başkanı rahmetli oldu şimdi Hasan Doğan!. Tam maç başlamadan önce telefonla konuşarak soyunma odasına girdi 'tamam paşam sağolun paşam' diyerek futbolculara dönüp 'Genel kurmay başkanımız Büyükanıt paşa arayıp sevgiler sundu başarı bekliyoruz dedi' bir doping, motivasyon düzenlemesi yaptı helbette bu Fatih hocanın bilgisi dahilinde Motivasyon taktiği tavuklu pilav gibi değil miydi sanıyorsunuz siz? Ve o gün ölümüne oynandı maç ve enkaz o günden beri devam ediyor..


Dün akşam tele golde Nihat Doğan vardı futbol yorumcusu, not düştüm faceboock sayfamda korkmayınız Türk futbolu kurtulacak artık dedim.. neyse uzun oldu sevgili okurlarım, bir başka yazımda gene sizlerle olmak dileklerimle, sevgiyle kalınız diyorum..