İmam Hatip'ler de dahi artan deizmin önüne nasıl geçeriz önlemleri üzerinde kafa yoruyorlar. Ama artık çok geç. Çünkü cin şişeden çıktı. Yalan ve hurafelerden beslenen din tüccarlarının sonu yaklaşıyor. Bunların ipini çekecek Ateist bir parti, günümüzün en büyük ihtiyacı...

Cumhuriyet'in 98. Kuruluş yıldönümünde, Yalova valisi Muammer Erol, "Ulema'nın izinden gidin..." demiş.

Cumhuriyet sayesinde " Vali " olmuş ama adam olamamış zıpırlardan. Ulema'nın izinden gidenleri biliyorsunuz. Taliban, IŞİD, El Nusra, El Kaida, Suudiler vs. Bunların günümüzde ki barbarlıklarını okumayan, görmeyen, bilmeyen yok gibi.

İnternet sayesinde tüm Dünya da hangi barbarlığa, hangi geriliğe, hangi pisliğe imza atmışlar, çoğumuz biliyoruz. Peki bunların neden bu kadar ulema'dan ve onların itaatkâr nesillerin de ısrar ettiklerini hiç düşündünüz mü? Çünkü özgür düşünceye ve özgürce gelişen bilgiye düşmanlar da ondan. Kafayı, bunlara kaptırmamış özgürce düşünen ve özgürce hareket eden bir insanı köle yapmak zor. Cumhuriyet ve laiklik bu anlamda işlerine gelmiyor. Haberleşmenin atlarla, develerle, güvercinlerle yapıldığı 1500, 2000, 3000 yıl öncesini düşünün. Okuma yazma bilenin 5, 10 kişiyi geçmediği,  bilginin de bu beş, on kişi ile sınırlı geriliğini hayal edin. Bir çobanın binlerce koyunu gütmesi gibi bir tablo çıkar ortaya. Kendini Tanrı yerine koyan krallarda, Tanrı ile görüştüğünü iddia eden uyanık peygamberler de hep böylesi bir tablo da ortaya çıkmıştır.

Cahillik, gerçekte bir çaresizlik ve zavallılıktır. Yüz koyun, çoban gibi akıllı olsa, çoban çobanlık'tan çıkardı. Firavunlar da krallar da padişahlar da peygamberler de işte bu cahillikten beslenen ve de askerini, ordusunu, kölesini bu çaresiz, bilgisiz insanlardan oluşturan kendi dönemlerinin uyanık ve kurnaz çobanları idiler. Dinden ve Saraydan beslenen bir avuç kan emici sınıf, yüzyıllarca bilgisizlik yüzünden bir araya gelememiş, dolayısıyla bir güç olamamış milyonlarca insanı, kendilerine kul, köle, asker yapabilmişlerdir.

Halkları, kendi istem ve çıkarlarına göre eğiten ve buna inandıran kurumları, kuruluşları yaratmışlar. Günümüzde ki Vatikan ile Diyanet gibi kurumların altında şekillenen onlarca, hatta yüzlerce ara kurumları ve örgütlenmeleri olmuştur. Hala da öyle. Kiliseler ve kiliselere bağlı bir dizi kurumlar olduğu gibi, Camiler ve camiler etrafında örgütlenmiş bir dizi tarikat ve dinsel kurumlar da var. Hepsinin ortak amacı, kendi çıkarlarını Allah maskesi ile cahil halkı kendilerine köle yapmaya dayanır. Burada başvurdukları en ince uyanık ve sinsi yöntem, kendi çıkarlarını ve saraylarını kurmada " Allah için " fedakârlık ve itaat istemeleridir. Bunu sürekli kılmak ve tazelemek için de kilise ve camiler de insanların el pençe durduğu ve alnını secdeye koyduğu ve kul, köle olmayı, koşulsuz itaat etmeyi kabul eden toplulukların olduğu ibadetleri düzenlemişlerdir.  

Yalan sürekli tekrarlanmaz ise, gerçekler karşısında hemen yenilir. Ve eğer bir de üstelik yalan, örgütlü bir güç ise, o zaman bu gücü elde tutmak için sürekli yalana dayanmak zorunda, bunu sürekli tekrarlamak ve tazelemek zorundadır. Kiliselerin ve camilerin insanları sürekli ibadet etmeye çağırmaları işte bu yalan ve kandırmayı tazeleme amacına yöneliktir.

Avrupa da Kilisenin gücü ve etkisi hızla eriyor. Kiliselerin gerçek yüzünü gören eğitimli ve bilgili insanlar, kiliseler den uzaklaşıyor. Ateistlerin sayısın da patlama yaşanıyor. 2000 yıllık Hristiyanlık, 2,2 milyar, 1400 yıllık İslam, 1,5 milyar nüfusu ile erime sürecin de iken, 100 yıllık ateizm, 1 milyar nüfusa ulaştı. İnsanlık, Bilgi çağının getirdiği internet sayesinde dünya çapında haberleşme ve bilgi akışının ağını kurdu. Bu sayede yalanın saltanatı sarsılıyor artık. Diyanet bile Türkiye de artan ateist ve deist gelişmeleri itiraf ediyor. Ve bu gelişmeden dolayı büyük bir korku ve panik içindeler. İmam Hatip'ler de dahi artan deizmin önüne nasıl geçeriz önlemleri üzerinde kafa yoruyorlar. Ama artık çok geç. Çünkü cin şişeden çıktı. Yalan ve hurafelerden beslenen din tüccarlarının sonu yaklaşıyor. Bunların ipini çekecek Ateist bir parti, günümüz' ün en büyük ihtiyacı...