Burada ve Dünyada: Boş hayalleri bir yana bırakalım tek çözüm devrimdir.

Dünyada ve Türkiye’de olaylar bir kasırga gibi sağı solu sarsıyor. Aylardır aşı bulunmuş ve uygulanıyor olmasına rağmen Korona virüsünden yaşamlarını Hindistan´da yitirenlerin sayısı 330 bin civarında. Bu sayı dünyada 3,5 milyondur. Türkiye´de siyasi-ekonomik kriz ve mafya-iktidar tavizleşmesi ve de dalaşı giderek derinleşiyor. Ülke adete bir uçurumun eşiğinde. Doğru Avrupa´da korsanlar gibi uçak kaçıran devletler ve soğuk savaş. Latin Amerika`da isyan dalgası.

ABD`de faşist Trump´ın koltuğunu emperyalist demokratlara terk etmesinden kısa bir süre sonra bu Amerikanlar Siyonistlere İsrail´in tam da Filistin halkına karşı saldırısı sırasında askeri destek veriyor. Bu açıkçası kanlı Amerikan rejiminin Biden liderliğinde devam ettiğinin açık göstergesi, öbür yanda Arap gericiliği ve geçmişten bu yana sahte hamilik/ kabadayılık gösteren Türkiye’deki iktidar sahipleri aynı şeyi yapıyor: Sadece konuşmak.

Belarus´da Rusya yanlısı bir diktatör sırf iktidarda kalabilmek için baskı ve zulmü ile önüne geleni, sokağa çıkanı hapse atıyor ve işkenceden geçiriyor. Batı Avrupalı emperyalistlerin gözü önünde Ryanair uçağını Vilnius´a uçarken Minsk´e indirebiliyor. Uçaktan rejim karşıtı olanları kaçırabiliyor.

Doğudaki ortağı Moskovalı emperyalistlerin yaptığı da fazla farklı değil, katledemedikleri hasımları sahte demokratları süründüre süründüre mahkemelerde ve sürgünde saf dışı bırakıyor. Bunlardan biri olan Navalni, sürgünde ve mahkemelerde süründürülüyor. En az 6 yıl boyunca Putin`e karşı devlet başkanlığı seçimine katılması hukuki davalar ve kararlarla yasaklanmıştır.

Rusya`da yeniden bir devrime ihtiyaç var: Dünya tarihinde Karl Marks´ın öngördüğü bir sosyalist devrim ilk kez Rusya`da gerçekleştirilmişti. Şimdi yeniden kitleler örgütlenmeli ve mevcut düzene karşı daha güçlü mücadelelere girişmelidir. Putin yönetimi burjuva hasımlarına karşı da saldırgan tutumunu sürdürüyor. Kitleler burjuva alternatifler yerine kazanmak üzere yeni devrimci radikal mücadeleler örgütlemelidir.

ABD´in Ortadoğu´daki saldırı iti İsrail

Siyonist İsrail devleti, emperyalist ABD ve Avrupa´nın desteğiyle eğer engel olunmazsa son Filistinliyi katledene dek Siyonist işgali devam ettirecek. 50 yıldır devam eden bu Siyonist işgal sona erdirilmedir. Filistinliler kendi topraklarında özgürce yaşayabilmelidir. Filistin`de esasen Siyonist İsrail´in bir iğne ucu kadar ne toprak hakkı ne de yaşam hakkı vardır. İsrail devleti normal bir devlet değildir. Irkçı ve soykırımcı bir devlettir. Bugün dünyada hiçbir ülke kendi topraklarından 1 metre kare başka bir devlete vermek istemez. Fakat Siyonist İsrail devleti Filistin´i neredeyse tamamen işgal etmiştir. Filistinli halkın topraklarına evlerine ve mallarına el koymuş, genç yaşlı Filistinlileri soykırımdan geçirmiştir. On yıllardır devam eden Taşlarla Ayaklanma (Intifada) bir devrimle taçlandırılmalı ve İsrail devleti Ortadoğu`dan atılmalıdır. Bunun dışında iki devlet gibi çözümler işgali meşru görmekten başka bir anlam ifade etmemektedir. Keza İsrail devleti de iki devlet çözümüne asla yanaşmamakta. Ayrıca belirtmeliyim ki İsrail devletine karşı olmak ve eleştirmek anti- semitizm değildir. Bir dini ideoloji ve bir devlet yönetimi farklı şeylerdir. Aynı zamanda ikinci dünya savaşı boyunca Nazi Almanya`sı tarafından Yahudilerin soykırımdan geçirilmesi Filistinlilere yapılan işkenceleri ve katliamları meşru kılamaz. Filistin için silahlı bir direniş ve devrimci bir savaştan başka seçenek kalmamıştır. Kurtuluşun ve özgür bir Filistin`in yolu ne emperyalistlerin teveccühünde ne de Arap gericiliğinin teslimiyetçiliğindedir. açıkça İsrail desteklemek sivillerin katledilmesini ve binlerce politik tutsakların İsrail zindanlarında tutulmasını desteklemek demektir. Bu, haksız ve insanlık dışı işgale onay vermek demektir.

Doğu Avrupa`da savaş rüzgârları

Ukrayna ve Rusya arasında süre gelen çatışmalar esasen batı Avrupa´nın doğuya doğru genişleme ve ABD´nın dünya çapında hâkimiyetini güçlendirmenin bir ifadesi olarak ortaya çıkıyor. Savaş ve çatışmalar devam ederken de siyasi hesaplaşmalar sürüyor. AKP hükümeti de Ukrayna´ya askeri uçaklar vererek destekte bulunuyor. Sovyetler birliğinin dağılmasının ardından Ukrayna giderek ekonomik anlamda oldukça zayıfladı. Şimdi Avrupa’da siyasal ve ekonomik bunalım içinde en yoksul ülke. Sürekli siyasi bir bunalım ve aşırı zengin kapitalistler ülkenin gelişmesinin önündeki en önemli engeller. Ukrayna sınırları içinde Rusya sınırında iki önemli bölgede Rusya yanlısı güçler çoktan kendi halk cumhuriyetlerini kurdular ve Ukrayna´dan ayrılık ilan ettiler. Ukrayna devleti bu iki (Luhansk ve Donezk) küçük bölgedeki askeri güçlerle ateşkes olmasına rağmen çatışmakta. Rusya, bu bölgelerin tekrar Ukrayna topraklarına katılmasını, oradaki ayrılıkçı güçleri askeri olarak destekleyerek açıktan engellemektedir. Bu bölgedeki sorun giderek dünya çapında önemli bir sorun olarak ortaya çıkmakta muhtemel olarak güçlü bir savaş tehdidi barındırmakta.

T.C. tarihinin en derin siyasi-ekonomik ve mafyatik krizi ile karşı karşıya

Türkiye´de 20 yıllık AKP iktidarı siyasi olarak çökmüş durumda. Yerel seçimler sonrasında siyasi ve ekonomik kriz daha da derinleşti. Mecliste siyasi olarak Cumhur ittifakı olarak çoğunlukta fakat Türkiye çapında önemli büyük şehirlerin yönetimini kaybetmiş durumda. Giderek rejim, sosyal tabanı olan halk kesimleri nezdinde teşhir oldu. Bağımsız medyada bir çok AKP taraftarı rejime verdiği destekten dolayı pişmanlıklarını dile getirmektedir.

Türk Lirası oldukça fazla değer kaybetti. Bugün 1 Euro 10 liraya denk geliyor. Fiyatların artışı devasa boyutlara ulaşıyor. Enflasyonun iktidar tarafından %14 olarak açıklanmasına karşın bağımsız kaynaklar tarafından yaklaşık 30 ila 45 civarında olduğu belirtiliyor.

Ayrıca AKP´yi bir biri ardına ortaya çıkan skandallar oldukça fazla zor durumda bıraktı. Merkez bankası başkanı defalarca değişti, çeşitli bakanlıklar makamlarını özel çıkarlar için kullandılar. Buna rağmen meclis çoğunluğu cumhur ittifakı, bakanlarını soruşturmak yerine korudu. Muhalefetin soruşturma önergeleri reddedildi.

Tüm bunlar AKP´nin sosyal tabanı dahi milyonlarca insanın şimdi yeni bir AKP`siz dönem arzulamasına sebep olmaktadır.

Durumu daha da AKP için vahim hale getiren bir gelişme de şu sıralar bir zamanlar AKP için meydanlarda boy gösteren ve kendi ifadesi ile birçok devlet adamı ile bağlantılı olarak siyasi, ticari ve güvenlik işlerine girdiğini ifade eden Sedat Peker açıklamaları oldu. Yeni bir devlet krizi ve uluslar arası suçlar gündemde. Son gelişmelerle doğrudan Tayyip Erdoğan da Suriye´ye gizli silah sevkiyatının aktörleri arasında bulunuyor. Sedat Peker´in açıklamaları bunu net ortaya seriyor. Silahların bir kısmının köktendinci katliamcı gruplara teslim edildiği söyleniyor. Doğruluğunun seviyesinin ne derece olduğu bir soruşturma konusudur. Türkiye´de en güçlü 3 Mafyadan biri olarak görülen Sedat Peker yayınladığı videolar sonucu iktidar partisi AKP`den savunmalar yapılıyor. Peker hakkında yakalama kararı çıkarılmış durumda. Muhtemelen aralarındaki bu iç çatışma tutuklamalara ve silahlı kavgalara dönüşebilir. Tüm bunların sebebi yolsuzluk, uyuşturucu ve silah ticareti gibi oldukça önemli sorunlar. İçişleri bakanı bir emniyet amirinin ölümünden sorumlu tutulmakta, bir siyasetçi mafya liderinden aylık 10000 dolar almakla suçlanmakta. Kıbrıs`ta gazeteci Kutlu Adalı`nın katledilmesinin bugün AKP iktidarına yakın olan gizli devlet kurumu elemanları tarafından organize edildiği iddiaları ortalığı karıştırmış durumda. Tüm bunlarla birlikte halk muhalefeti uyandı, iktidarın gerçek yüzü ve yer altı dünyası ile ilişkileri çok bariz bir şekilde meydana çıktı.

Bütün bu olanlar üzerinden Türkiye´de geleceği yaratmak üzere kararlı mücadeleler gerekmektedir. Hakim sınıflar ve kuklaları arasındaki çatışmalardan medet ummak ve kendilerinin isteyerek siyaset sahnesinden gitmelerini beklemek oldukça boş bir inanç olur. Aynı zamanda bu sorunu parlamenter muhalefete havale etmek -bu burjuva muhalefet var olandan pek de farklı değildir - dünya çapında emperyalist sistemden bir kopuşu ve ona karşı köklü itirazı ifade etmemektedir. Halk kitlelerinin beklentisi olamaz. Keza muhalefetin büyük bir kısmı faşist ve halk düşmanı güçlerden oluşmaktadır. O halde yeni ve zengin bir halk muhalefeti oluşturmak gelecekteki azgın saldırılara karşı durmak gereklidir.

Bu dönemde ne yeni bir seçim (erken seçim) ne de kitlesel ayaklanmalar kurtuluştur. Şimdi yeni bir anti-emperyalist meclis dışı devrimci bir örgütlenmenin hayata geçirilmesi oldukça önemlidir. Güç biriktirilmesi ve halk kitlelerinin işçiler, köylüler, gençlik ve aydınlar açısından devrimci örgütünü inşa etmek gerekir. Haziran (Gezi) ayaklanmasının olumlu ve olumsuz yönlerinin yeniden bugünkü gelişmelerle birlikte analiz edilmesi ve gelecekte kitlelerin kendi iktidarlarını inşa etmesi açısından gereklidir. Bugün bu olup bitenlerle yaşamaya, bunları normal karşılamaya tahammül gösteremeyiz. Mücadele edip yeni bir döneme kapı aralamalıyız. Dünyadaki bir çok gelişmeler bize aniden harekete geçmenin koşullarını yaratabileceğini her zamankinden daha çok ortaya seriyor. Hazırlıklı olmalıyız…

Gözümüzü biran Kolombiya´daki yoksulların sahneye çıkışına ve ayaklanmasına çevirelim. 40 kişinin ölümüne rağmen orada ayaklanma hala devam etmekte, yoksulluk ve acılar içinde bir bütün halk vergi artışı sonrası meydanları doldurdu ve hâkim sınıfların polis güçleri ile çatıştılar. Hayatında hiç sokağa çıkmamış insanlar doktorlar, öğrenciler ve sendika üyeleri ile aynı safta yer tuttular. Bu sadece vergi artışı ile ilgili değil, genel olarak artan yoksulluk, eşitsizlik ve işsizlik ile ilgiliydi. Bu protestoların dünyanın pek çok yerinde diğer halklar tarafından desteklenmesi beklenmektedir. Brezilya ve diğer ülkelerdeki yaşayan yoksullar ve baskılara uğrayanlar da aynı yolu izliyorlar. Evet, isyan etmek meşrudur! Emperyalizmin dünya çapındaki sömürüsünü, çevre katliamını ve bizlere sunduğu sefaletini sonlandırabilmek üzere ona hak ettiği yenilgiyi tattırmak zorundayız. Bu sebeple diyoruz ki: Burada ve dünyada boş hayalleri bir yana bırakalım tek çözüm devrimdir.