Peder Dr. Diradur Sardanyan 1980, Erivan (Ermenistan) doğumlu. Sofya (Bulgaristan)´daki “St. Klement von Ohrid Üniversitesi” Teoloji Fakültesi´ndeki üniversite öğreniminin ardından, Münih´teki Ludwig-Maximilian Üniversitesi Ortodoks Teoloji Enstitüsü´nde doktora çalışmasını tamamladı. 15 Eylül 2007´den beri Baden Württemberg Eyaleti´ndeki Ermeni cemaatinin papazılığını üstlenmiş durumda.

27 Eylül 2020 pazar günü sabah saatlerinde Dağlık Karabağ bölgesinde iki komşu ülke (Ermenistan ve Azerbaycan) arasında başlayan çatışmalara yönelik, kendi Facebook hesabından Almanca olarak yayınladığı yazının Türkçe çevirisini sunuyoruz.

Çeviri: Soné Gülyan

„Kutsal olan hiçbir savaş tanımıyorum. Savaş her zaman kötüdür. Savaş her zaman kayıp ve yas, acı ve yıkım, kin ve öfke anlamına gelir. Savaş ölüm demektir. Savaş kutsal olamaz. Kutsal olan ama, şu günlerde mecbur bırakıldığımız savaşta korumak zorunda kaldığımız, hayatımızın bir parçası olan çocuklarımız, anne-babamız, atalarımızın ve kahramanlarımızın mezarlarıdır. Ve bu yüzden maalesef bu savaşı vermeye ve karşıtımızı barışa zorlayabilmek için kazanmaya mecburuz.

Ermenistan küçük bir ülke. Ermeniler barışçı bir halk. Ne dün ne de bugün şu anki savaşı isteyen makul bir Ermeni´ye rastlayabilirsiniz. Tek istediğimiz Barış! Azerbaycan hükümeti üzerinde Hristiyan Ermeniler´in yaşamadığı bir Dağlık Karabağ istiyor. Aslında onu ilgilendiren orada yaşayan insanlar değil, aksine tedricen süper güç olan büyük abisiyle gerçekleştirmek istediği Pantürkist hayaller ve o hayallere dayalı bir Teritoryum. Türk-Azeri tandemi (blok) 100 yıl önce tamamlanamayan hayali, bugün tamamlamak istiyor. Sadece Dağlık Karabağ ile tatmin olmayacaklar. Ermenistan´ın tamamına ihtiyaçları var, ama üzerinde Ermeniler´in ve Hristiyanlar´ın olmadığı…

Ama artık görünen o ki; 90´lı yıllardaki savaşta olduğu ve şimdi 21. Yüzyılda yazdığımız gibi başka soykırıma izin vermeyeceğiz. Geçmişte bunun bir halk için hayatta kalabilme meselesi olduğunu söylemiştik. Bugün de aynı şey sözkonusu.

Günler önce Rusya´nın Ermeniler´in koruyucu gücü olarak tarif edilmemesi gerektiğini yazmıştım. Rusya sadece tarafsız değil, aynı zamanda Azarbaycan´a Ermenistan´a sattığından daha fazla silah satıyor, ve bir de sürekli gündeme getirilen pakt var... Bu pakt sözleşmesi okundu mu? Rusya bu savaşa girmeyi istemiyor ve girmeyecek. Onun böyle bir savaşa ihtiyacı yok. Ama Türkiye Suriyeli İslamistler´i satın alıp Azarbeycan´ı silahlandırıyor, içerde milliyetçi bir kin propagandası yaparken, dışarda(uluslararası) dünya ülkelerini Ermenistan´ı mahkum etmeye çağırıyor. Bizim saldırgan olduğumuzu iddia ediyor. Bizi, biz hayat hakkımız için savaşmak zorunda kalanları… Türkiye´nin hafızasındaki şu; eğer Ermeniler´i katlederken, onları kendi sesinden mahrum bırakırken dünya toplumları seyirci kalıp susarsa herşey yolunda demektir. Türkiye´nin gördüğü şu; nasılsa Kürtler´e ve Ezidiler´e katliam yapsa da, Suriye´ye girse de, Kıbrıs´ta oyunlarını oynasa da değişen bir şey yok, cezalandırılmadan herşey eskisi gibi kalıyor. Neden Ermenileri imha etme imkanını kullanmasin ki... Azeriler elinde iyi bir araç. 30 yılı aşkın süreden beri orada Ermeni-Fobisi ve Ermeni olan her şeye karşı nefret tohumu ekiliyor.

Umarım, bu dünyada Tanrı´dan başka dostumuz olmadığını tarihten öğrenmişizdir. En azından şimdiye kadar „iki taraf“ da barışa davet edildi ve hiç kimse bir tarafı açıkça suçlu ilan edip uluslararası alanda cezalandırmak istemiyor. Maalesef Hristiyan kiliseler de susuyor, ya da konuşsalar bile, sadece hükümetlerinin izin verdikleri kadar kouşuyorlar, bu coğrafyada neler yaşandığını en iyi onlar bildikleri halde. Batı'da güç sahibi olan kiliseler tam da bugün bize yardım edip adaletin ve gerçeğin sesini dünyanın büyük iktidarlarına duyurabilirler. Ortadoğu´daki Hristiyanlar´ın doğudan sürgün edilmesi ve imhası, Batı´nın sonunun başlangıcıdır, bunu herkesin bilmesi gerekir.

Savaş iyi değil. Savaş kutsal değil. Savaş yoksulluk ve gözyaşı, acı ve ölümden başka bir şey getirmez. Tarihte en büyük muharebelerden sonra bile taraflar müzakere etmek zorunda kalmıştır. Dağlık Karabağ´daki çatışma da istisna olmayacak. Ne kadar erken müzakere masasına geri dönülürse herkes için o kadar iyi olacaktır. Bu yüzden politikada, kilisede, kültürel alanda söz sahibi olan arkadaşlarımın hepsini seslerini yükseltmeye çağırıyorum, Dağlık Karabağ´da yaşayan Ermeniler´in hayatına karşı gelişen Türk-Azeri saldırısını durdurun. Türkiye´yi durdurun. Azerbaycan´ı durdurun. Siz bunu yapana kadar biz kendimizi savunabilmek için savaşmak zorunda kalacağız. Söz konusu olan bir milletin ölüm kalım meselesi. Sözkonusu olan yüz sene önce soykırıma uğrayarak kayıplar veren bir milletin varolma hakkı!

Barış için dua ediyorum. Dua ediyorum ki; dünya üzerindeki tüm iktidar güçleri makul davransın. Dua ediyorum ki; bu savaş, tüm savaşlar bitsin ve dünyaya barış hakim olsun.“

29.09.2020

https://www.facebook.com/DiradurSardaryan?epa=SEARCH_BOX