Sevgili okuyucular,



'' Geziyi stadyuma taşıyan bedelini öder'' bu söylemin sahibi Spor ve Gençlik Bakanı Suat Kılıç. Gerekçe, Spor müsabakalarında, stadyumlarda, spor salonlarında, Hükümet ve Başbakan R.T.Erdoğan aleyhine tezahürat yapanların, 'bedelini' ödeyecekleri vurgulanmaktadır.


Ne yapalım, 'ileri demokrasi' nimetlerinden faydalanmanın en iyi yöntemlerinden bir tanesidir. Aslında bu ve benzeri, söylemler, uygulamalar Muz Cumhuriyleri'nde olur ya, 'komşuda pişen bize de düşer' tekerlemesinden yola çıkarsak, 'ileri demokrasi' yolunda olan ülkemiz yöneticilerine de düşmektedir.


Bir de diyorlar ki, 'sporda siyaset olamaz' aslında dışardan bakıldığında, 'akıllı' bir laf. İnsan biraz insaflı olur. İnsan ne söylediğinin farkında olur. Ne zamandan beri, 'sporda siyasetten' 

uzaksınız?


AKP kurmayları, Başbakan R. T. Erdoğan, AKP hükümetinin tüm bakanları, her fırsatta Spor müsabakalarını, spor salonlarını, stadyumları siyasal amaçlarına ulaşmak için kullanmaktan çekinmiyorlar.

Türkiye Cumhuriyeti'nin tarihi boyunca, siyasal sahnede yer alan tüm figurlar spor müsabakalarını kendi çıkarları doğrultusunda propoganda alanları olarak kullanmışlardır.


Daha kısa süre önce, Başbakan dahil AKP kurmayları, Türkiye Futbol Federasyonunun seçimlerine müdahalede bulundular. Spor kulüblerinin yöneticilerinin kimlerden oluşacağına müdahale eden AKP ve başbakanın kendisidir.


Beşiktaş Spor kulübü yöneticileri ile anlaşma yaparak, Çarşı kulübünün nasıl davrnacağı, stadyumda nasıl tezahürat yapacağını karar altına alan, AKP kurmayları değil midir.

Bir gerçeğin altını kalın harflerle çizmek durumundayız. AKP Taksim gezi parkı direnişinden önemli derecede korkmuştur.


Taksim gezi direnişi, AKP iktidarı ve başbakan R.T. Erdoğan için, aslında sonun başlangıcıdır. Taksim direnişi, özelde İstanbul'da, genelde Türkiye de, toplumsal muhalfetin önemli bir mevzi kazandığının açık ilanıdır. Bu mevzi, AKP iktidarını ve Başbakan R.T. Erdoğan' ı, önemli derecede tedirgin etmektedir. Bu tedirginlik, demokrasi güçleri için önemli bir çağrışım oluşturmaktadır.

Demokrasi güçleri, Taksim direnişinin açtığı kanalı genişletme ve AKP iktidarının sonunu hazırlama oprasyonuna dönüştürmelidir.


Taksim direniş ruhu 'faşizme karşı, omuz omuza' sloğanı ve dik duruşu önemlidir. Üç büyüklerin taraftarlarının, kendi aralarındaki, 'ezeli rekabeti' bir yana bırakarak, Taksim direnişinde ortak tavır sergilemeleri önemlidir. Daha sonraları, 3 büyüklerin Kulüb yöneticilerinin baskıları sonucu, revizyona uğrasalarda, Çarşı grubunun dik duruşu taktire şayandır. AKP İktidarını ve başbakan R.T. 


Erdoğan'ı, tedirgin ettiniz ya, tekrar helal olsun Çarşı gurbuna!


AKP iktidarı ve Spor Gençlik  Bakanı Suat Kılıç, 'bedelini öderler' derken, aslında yüzü kızarması gerekir. Nasıl yapacaklar da, tezahuratları engelleyecekler. Bakarsın Stadyuma ve spor salonlarına giren taraftarların, ağızlarına 'bant yapıştırmayı' denerler. Belki, 'ileri demokrasinin' toplumu susturmak için, biber gazını, Toma'lardan sıkılan tazyikli sular, plastik mermileri, jopları 'yetersiz' 

görüyorlardır. Kabul edelim ki, her tür yöntemi deneyerek, spor müsabakalarında ki taraftarların, AKP ve başbakan alehine olan tezahuratları engellemeyi, 'başardınız'!


Beyinlerini, düşüncelerini nasıl yok edeceksiniz. 12 Eylül faşizmi, şu dayandığınız yasaları çıkaranlar, tüm baskı yöntemlerini  denediler. 

Baskılara rağmen, toplumsal muhalefeti yok edebildi mi?


AKP'nin 'ileri demokrasisi mi' yok edecek, muhalif sesleri!


Spor ve Gençlik Bakanı Suat Kılıç'a önerimiz, bu ahlaki olmayan düşüncelerinden dolayı, hemen istifa etmelidir!


Avrupa Birliğine aday bir ülkenin, Spor ve Gençlik Bakanının, bir kez çeversindeki mevkidaşlarına baksaydı, bu tür bir saçmalık yapmazdı.


Suat Kılıç'a inat, stadları dolduran, çoğunluğu gençlerden oluşan taraftarlar, AKP iktidarının faşist uygulamalarını protesto eden tezahüratlar yapacaklardır.

 

12.08.2013