Ülke kan revan içinde. Yangın tüm toplumu içerecek şekilde büyümektedir. AKP ülkeyi yönetmekten acizdir. Bütün bu hengâmeler içinde, Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan kendini, 'kurtarmak' için, 'türk tipi' başkanlık peşinde olanca hızıyla koşmaktadır.

AKP devleti, Saray, ülkede bütün dertler unutulmuş, Saray'ın talimatlarıyla, 'Bön'ali Yıldırım'ın 'başbakanlığında' (bu yakıştırma bir arkadaşıma aittir) yeni felaketlere sürüklenmek için, 'hazır ve nazır' bekletilmektedir.

Yedek, isletme olarak, 'hazır ve nazır' görev almaya gönüllü, MHP ve genel başkanı Devlet Bahçeli konuya ilişkin bazen, 'nazlan'sada, aslında geleneksel devletin, 'bekası' gereği her şeye hazırdır. Yalnız bir yandan da fırsat kollamaktadır. D. Bahçeli, kendi geleceğini de garantiye almak için, 'türk tipi' başkanlık veya 'cumhurbaşkanlığı da' olsa asla priz, 'çıkarma' anlayışına sahip değildir.

Çünkü kendi geleceği, kariyeri, siyasal hayatı, AKP devletiyle, Saray'ın talimatları doğrultusunda işbirliğine bağlıdır. D. Bahçeli, AKP devleti ve Saray'ın karşısında, itirazcı olmayacaktır.

Yandaş basın, yazarlar, yorumcular toplumu manipüle etmek için her fırsatta, akla ziyan veren açıklamalarla, sahnede ellerinden geleni yapmak için çaba harcıyorlar. Neymiş efendim; MHP ile krizler, 'henüz aşılamamış' ''cumhurbaşkanının, partisiyle ilişkisi olsun mu, olmasın mı?'' ''cumhurbaşkanının yüce divana gönderilmesi, 413 milletvekilinin oylarıyla mı, yoksa 367 ile mi, olsun?'' ''idam anayasada olsun mu, olmasın mı?''

Aslında bunlar, ileri sürülen gerekeler, Saray'ın arzuladığı, 'türk tipi' başkanlık için, AKP devletiyle, MHP arasında, 'pazarlıklarda' anlaşmamak için gerekçe olamaz.

Yazımın başlığında da gözlemleyeceğimiz bir gerçek var. Başkanlık çıkmaz sokakta! Bunun en bariz verileri, ülkenin içinde bulunduğu gerçekliktir. Örneğin, başbakan, 'bön'ali Yıldırım konuya ilişkin her gün bir biriyle çelişen açıklamalarda bulunmaktadır. Bu açıklamalara AKP kurmaylarının çelişkili açıklamaları da, eklenebilir.

Saray ve AKP kurmayları, 'bön'ali, açıklamaların da, ''anayasa komisyonumuz, MHP ve AKP temsilcileri çalışmalarını tamamladı, bu hafta TBMM sunulacak'' ''her şey yolun, hiçbir priz yok'' türünden açıklamalar havada uçuşmaktadır. 'Bön'ali'ye, İnsanın sorması gerekiyor derken, hangi haftayı kast ettiniz? Bu ertelemelerin ve çelişkili açıklamaların gerekçesi, bir tek şeyle açıklanabilir. Türkiye toplumsal güçleri başkanlık, hele de, 'türk tipi' başkanlık sisteminden yana değildir.

Yaşanılan bunca acı, yoksulluk, savaş, kan, işkence ve baskılardan sonra, yaşanabilecekleri de hesaba katarak, Saray'ın taleplerine olumlu cevap vermekten yana değildir. Döviz cinsinden para birimlerinin, ABD dolarının başını alıp gittiği, doların her kuruş yükselmesinde, toplumumuzun fakirleştiği gerçeğini yadsıyamayız.

Toplumsal güçlerin yaşamından her gün biraz daha fedakârlık yaparak zorlandığı bir süreçte, R.T. Erdoğan'ın kendini, 'yargılanmaktan' kurtarmak için, tüm yetkileri elinde toparlamak isteyen, 'türk tipi' başkanlık rejimine evet diyeceklerine ilişkin toplumsal güçleri ikna etmek pekte kolay olmayacaktır

15 Temmuz darbe girişiminde bahane ederek, toplum üzerinde, Olağanüstü Hal (OHAL) ve Kanun Hükmünde Kararnameler'le (KHK) estirilen devlet terörü, Türkiye halklarının Saray'a karşı tepkisini, öfkesini bilemektedir.

AKP-MHP ortaklığında hazırlanan, 'anayasa paketi' kendi partileri içinde dahi kabul gördüğü şüphelidir. Zaten, Saray'ın korkuları da burada başlamaktadır. Saray, AKP içindeki çatlaklıkların korkusunu yadsıyarak hareket edemez. Bu gerçekliğin Sarayın kâbusları arasında olduğunu unutmamalıyız.

Kürtlerin sorunları, Alevilerin sorunları, emekçilerin sorunları, azınlıkların sorunları ve komşu ülkelerle yaşanılan sorunlar üzerine, Saray'ın kendi hükümranlığına dayanarak, MHP ve D. Bahçeliyi de yanına alarak, açık faşizm olarak ifade ettiğimiz, 'türk tipi' başkanlık sistemine geçemez.

Başkanlık çıkmaz sokakta! Saray bu nedenle, 'hayallerini' erteleyebilir. Erteleme yaparken de, birçok bahanelerin sıralanması muhtemeldir. Bütün bunlara rağmen, olmaz mı? Olabilir, ben sadece gözlemlerimi paylaştım.

08 Aralık 2016