Avrupa’da aşırı sağ endişesi gittikçe artıyor.

Bir çok Avrupa ülkesindeki son seçimler gösterdi ki, yine aşırı sağa doğru bir kayış ve ırkçı partilere rağbet var.

Geçen Pazar günkü Fransa'daki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ırkçı Marine Le Pen’in partisine ve diğer ırkçı Partiye toplam yüzde 30 oranında bir oy çıktı. Keza en çok oy alan Macron‘da asla ilerici, solda duran bir politikacı değil.

Fransa‘da aşırı sağ tüm Avrupa kıtasında olduğu gibi yükselişte. Yani merkez siyasetin çöküşü yaşanıyor bugünlerde.

Anımsarsanız Macaristan’da da daha geçen hafta AB'yi ikiye bölen Orban seçimleri kazanmıştı. Orban’ın seçimleri kazanması Avrupa’da aşırı sağı yeniden umutlandırmıştır.

Hitler gibi bir diktatörü oylarıyla seçip iktidara getiren yaşadığım Almanya‘da da durum hiç açıcı değil.

Almanya‘da ırkçı Almanya için Alternatif Partisi (AfD) 80'nin üzerinde bir milletvekili sayısıyla Federal Meclis'teki yerini sağlamlaştırmış görünüyor. Bu parti bir çok eyalet parlamentosunda da temsil ediliyor.

Almanya bu konuya çok kafa yoruyor, bir çok araştırma şirketi, vakıf, bakanlık bu konuda çok araştırmalar yapıyorlar.

Örneğin bu vakıflardan bir tanesi olan Bertelsmann Vakfı tarafından yapılan bir araştırma, aşırı sağcı partilerin ve onların seslerinin neden daha da güçlendiği ve yükseldiği sorusunu halka sormuş.

Bu araştırmalar arasında: geçmişte alınan, burkayı yasaklamak için ilk girişimi başlatan Hollandalı sağcı popülist Geert Wilders‘in - kamusal alanlarda burka giymenin 400 avro civarında para cezasına çarptırılması da var. Fransız aşırı sağcı Ulusal Cephe partisi lideri Marine Le Pen, son seçim öncesinde de endişelerini dile getirdi. Öte yandan Frauke Petry, Almanya'da federal ve eyaletlerde her zamankinden daha yüksek oranda seçim sonuçları elde eden AfD'nin öncü kadın siyasetçisi olarak göze çarpıyor.

Yine incelenen yeni Avrupa sağı ve sağcı politikacılar arasında 2016'daki federal cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ikinci kez aday olan FPÖ'den Norbert Hofer‘de var. İsveç'te, İspanya‘da, Sırbistan‘da, İtalya’da da durum farklı değil, sağ partiler tırmanışta. Hatta bazı politik gözlemciler Rusya'nın Ukrayna‘ya saldırısı aşırı sağın yükselişini hızlandırdı diyorlar.

Macron, 2 hafta sonraki ikinci turda seçimi kazanacak olsa bile aşırı sağ oyların % 30 lara 40 lara varması Fransa , Avrupa ve orada yaşayan göçmenler açısından son derece kaygı verici.

Gerçekten aşırı sağcılara kimler oy veriyor?

Ben Alman toplumunu çok iyi tanıyan ve 42 yıldır burada yaşayan, yerel bir kamu kurumunda çalışan birisi ve gazeteci olarak bu soruyu şöyle cevaplayabilirim;

Irkçı partilere, kendisini üstün ırkın üyesi gören, ülke gerçeklerini, toplumsal değişimi görmeyen, tarihten ders almamış, göçmenleri düşman olarak gören, onların kültürlerine saygı göstermeyen, işsizse göçmenleri bundan suçlu gören, sorumlu sayan, onlara tahammül edemeyen her sosyal sınıftan ırkçılar, ayrımcılar oy veriyorlar.

Bunlar ayrıca sadece Almanlar değil sonradan Almanya‘ya göçmüş Rus, Polonyalı muhacirlerin bir kısmı da bu kategoriye girebiliyorlar. Bu aşırı sağ partileri seçenlerin diğer argümanları da şunlar oluyor; beğenmedikleri var olan iktidardaki Federal ve Eyalet hükümetlerinin çoğunun uyguladığı Mülteci ve göç politikaları, organize suçlarla mücadeledeki zayıflık ve sosyal adalet, işsizlikle mücadele, yeni işyerleri yaratamama, eğitim politikaları .

Bunların dışında Avrupalı sağcılar, ırkçılar ülkelerindeki refahı daha az eğitimli, bazılarının yaşadıkları topluma uyum sağlamada zorluklar yaşıyan ya da o topluma uyum sağlamak istemeyen aşırı muhafazakar, çok dinci göçmenlerle asla paylaşmak istemiyorlar. Aynı kişiler, oluşumlar ellerinden gelse ve Sanayiciler, Endüstri evet dese göçmenlerin çoğunu hemen geri yollamak istiyorlar. Oysa ki, bu artık bir hayal. Çünkü burada biz 4. kuşakta, jenerasyondayız yani buralıyız en azından çocuklar ve torunlarımız burada kalıcılar.

Peki ırkçılık, nefret söylemi ve saldırgan sloganları kullanan son yıllarda Nazi dönemiyle bağlantı kurmaya çalışan bu partiler hangileri? "Aşırı sağcı partileri" şöyle derleyebiliriz:

AfD, Almanya için Alternatif Partisi ( Alternative für Deutschland), NPD ( National Demokratische Partei Deutschlands) Almanya Nasyonal Demokrat Partisi, DVU ( Deutsche Volksunion) Alman Halk Birliği bu parti sonraları kapatarak NPD ye katıldı ve Die Republikaner ( REP) Cumhuriyetçiler ile Der III. Weg , Üçüncü Yol.

Bununla birlikte, araştırma şirketleri Wahlen ve Infratest dimap, 2014 eyalet seçimlerinde NPD'ye verilen oyların neredeyse yüzde beşini alan NPD seçmenlerinin sosyal özellikleri hakkında o zamanlar veriler elde edebilmişti.

Aşırı sağcı seçmenler genelde erkekler, genç ve fazla eğitimli değiller

Bu AfD seçmenlerinde tamamen farklı ama: orta eğitimliler yüzde 13 ile en güçlü seçmen grubuyken, yüksek ve düşük eğitimliler sırasıyla yüzde sekiz ve yedi ile yetersiz temsil ediliyorlar. AfD bir erkek partisi olmaya devam ediyor.

Tekrar seçmen profillerine dönecek olursak; Seçmenler ne kadar yaşlıysa, geçmişte NPD'ye şimdi de AfD ye o kadar az oy veriyorlar. Ve: Seçmenler ne kadar gençse, AfD‘ye NPD'ye o kadar çok oy vermekteler. 18-24 yaşındakilerin yüzde 11'i partiye oy verirken, bu oran 60 yaşın üzerinde olup AfD'ye oy verenler ise genellikle belirli bir güdüyle hareket ediyorlar. Wahlen araştırma grubu, yüzde 70'inin partiye "siyasi talepleri nedeniyle" oy verdiğini ortaya çıkardı. Seçmenlerinin yüzde 95'ine göre AfD, "önemli sorunları isimleriyle adlandıran tek parti". Açıkça itiraf ediyorlar ve AfD seçmenleri için en önemli konu: yabancılar/mülteciler konusu yani göçmen karşıtlığı ve bu yüzden de çok oy alıyorlar.

Korku Faktörü

Eski Sendika Lideri Hans Böckler’in adına kurulan Vakıf tarafından yapılan bir araştırma, AfD'nin güçlü oluşunun ana nedeni olarak Doğu Almanya'daki iş ve sosyal statüyü kaybetme korkusunu görüyor. "Batı'daki vasıfsız ve yarı vasıflı işçiler mesleki ve sosyal gelecekleri konusunda çok endişeliyken ve ortalamanın üzerinde sıklıkta sağ partilere oy verirken, yeni yani ülkenin doğusundaki federal eyaletlerde bu aynı zamanda orta sınıftaki meslek grupları için Vasıflı işçiler veya orta düzeyde niteliklere sahip çalışanlar içinde geçerli diye özetliyor sosyoloji profesörü Bettina Kohlrausch bu bulguları.

Sol ve CDU seçmenlerinin çoğu yaşlı ve ölüyor

Saksonya'da önceki eyalet seçimlerinde sola oy veren 32.000'den fazla insan o zamandan beri ölmüş.

Bu sorundan yalnızca CDU daha ciddi şekilde etkilenmiş gibi son yapılan seçimlerde önceki seçmenlerinden 61.000'i artık hayatta değilmiş. Brandenburg'da Sol Parti, özellikle çok sayıda seçmeni başbakanın partisi SPD'ye (19.000) kaptırdı. Bu arada her partiden de AfD'ye seçmen göçü devam etti.

Çok tedirginiz bu gidişatttan, aşrı sağın güçlenmesinden ve endişemiz bu gelişmenin diğer Avrupa ülkeleri ve Türkiye’ye sıçraması, yansıyacak olma ihtimalidir. Avrupa’ da sağa kayışın sınırı kalmadı artık. Eşit, özgür, ekolojik, demokratik, adaletsizliğe karşı duran, barış içinde bir yaşamı inşa etmek isteyen ama bu süreci yönetemeyen, sorunlara çözüm üretemeyen sol’ a ne demeli hiç bilmiyorum.

© Kaynak: dpa, ARD, rnd ( RedaktionsNetzwerk Deutschland), bpb.de