Yayınlanan yazılı açıklamada, Türk hükümetinin 'birçok baro birliğine izin verme planının siyasi bir amaç güttüğünü, bunun adil yargılama imkanlarını zayıflatacağını' ve 'böl ve yönet' taktiği uygulanmaya çalışıldığı belirtildi.

Hiç bir şekilde baro birliklerine danışılmadan adım atıldığını, 80 baro birliğinden 78'inin plana karşı görüş bildirdiğine dikkat çekildi.

'Böl yönet taktiği uygulanıyor'

İnsan Hakları İzleme Örgütü Avrupa ve Orta Asya direktörü Hugh Williamson, “Türkiye'nin önde gelen baro birlikleri, hak ihlallerinin Türkiye'de yaygınlaştığı bir dönemde adil yargılanma haklarının savunulmasında kilit rol oynuyor” dedi.

Williamson, “Hükümet birden fazla baro birliği oluşturmak istiyor ve önde gelen baro birliklerinin ulusal düzeyde temsiliyet gücünü önemli ölçüde azaltmak için harekete geçti, baro birliklerinin otoritesini ve rolünü azaltmak için açık ve net bir şekilde böl yönet taktiği uyguluyor” şeklinde konuştu.

Önerilen değişiklikler, 5 binden fazla avukatın bulunduğu illerde, en az 2 bin avukatlık bir grubun alternatif baro birlikleri kurabileceğini öngörüyor. İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük şehirlerde birçok baro birliği kurulabilmesi planlanıyor. Bunun mali kaynak dağıtımı açısından da sonuçları olacağı belirtiliyor.

'Hükümet barolar ile istişare sürecine girmeli'

Uluslararası Hukukçular Komisyonu Avrupa ve Orta Asya Programı Direktörü Roisin Pillay, “Hükümet, derhal önerilen değişikliği geri çekmeli ve barolarla tam istişare sürecine girmelidir” dedi.

Roisin Pillay temel hak ve hürriyetler konusunda büyük sıkıntı yaşanırken hükümetin bu yönde adım atarak durumu siyasileştirmeye çalışarak hukukun üstünlüğü ilkelerini daha da zayıflatmaya çalıştığının altını çizdi.

Avrupa Konseyi İnsan Hakları Temsilcisi Dunja Mijatovic de geçtiğimiz hafta Türk hükümetini bu konuda uyarmıştı.