Haber Merkezi




İki yıl önce aşırı sağcı ve faşist Anders Breivik, Oslo'da 8, Ütoya Adası'ndaki İşçi Partisi'nin gençlik kampında ise, 69 kişiyi katletmişti. Katliamın üzerinden iki yıl geçmesi vesilesiyle Norveç'te düzenlenen anma törenlerine katılan Norveç Başbakanı Jens Stoltenberg, “22 Temmuz'da saldırıda bulunulan değerlerimizden asla vazgeçmemeliyiz: Çeşitlilik, dayanışma ve açık toplum. Bunlar bizim şiddet ve teröre karşı en güçlü silahımız ve savunmamız” dedi.


Alman basınında da iki yıl önceki Ütoya Katliamı'na ilişkin farklı yorumlar dikkat çekiyor. Die Welt gazetesinin yorumunda, Almanya'daki aşırı sağcı terör örgütü NSU'nun yargılandığı davanın ana sanığı Beate Zcshäpe ile arasındaki paralelliklere dikkat çekilirken, tagesschau.de haber portalında ise Ütoya Adası'nın ‘hoşgörü ve demokrasi' merkezi olarak geleceğe intikal ettirilmesi için gösterilen çabalara dikkat çekiliyor:


“Onlar empatiyi yitireli çok oldu”


Die Welt
gazetesinde Per Hinrichs tarafından kaleme alınan yorumda şu satırlar dikkat çekiyor:


“Breivik dava sırasında saikleri, aşırı sağcı, insanı hiçe sayan ideolojisi, İslam'a yönelik aklın sınırlarını zorlayan nefreti hakkında çok konuştu. Sadece daha fazla insan öldürmediği için pişman olduğu şeklindeki söylemlerine katlanmak çok zor oldu. İddianame ve kurbanların isimleri okunurken hiçbir tepki vermeden sandalyesinde oturdu, dinleyip dinlemediğini ele veren en küçük bir göz hareketi bile yapmadı.


Alman Neonazi örgütü NSU üyesi Beate Zcshäpe'ye yazdığı mektupta onu ‘ruh kardeşi' olarak nitelendirmişti. Breivik'in tersine Zcshäpe, cinayetlerdeki rolü konusunda sessizliğini koruyor, ancak mahkemedeki görüntüsü Breivik'le aralarında paralellikler olduğunu ortaya koyuyor. Zcshäpe, sürekli olarak sanki serbestmiş, yargılanan o değilmiş, davayla hiç alakası yokmuş gibi bir izlenim vermeye çalışıyor. Mahkemede bir kurbanın nasıl öldürüldüğüne ilişkin ayrıntılar değerlendirilirken, cinayet yerinin resimleri duvara yansıtılırken hiç oralı olmayıp, önündeki bilgisayarı ile meşgul oldu.


Breivik konuşuyor, Zcshäpe konuşmuyor. Onlar empatiyi yitireli zaten çok oldu. Bu tavırlarını değiştirmeleri için de hiçbir neden yok, aksi takdirde çok yanlış bir hayat yaşamış oldukları gerçeği ile yüzleşmeleri gerekir. Bu saptama yeni olmasa da insan Brevik'i anımsayıp, Zcshäpe'yi sanık sandalyesinde görünce gelecekte yaşanabileceklerden büyük bir tedirginlik duyuyor.”

Yargı önüne çıkan Breivik, Norveç kanunlarına göre en ağır ceza olan 21 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı.



Demokrasi ve hoşgörünün merkezi


Tagesschau.de
haber portalında ise Patrick Gensing, Ada'nın ‘hoşgörü ve demokrasi' merkezi haline getirme yönündeki çabalara dikkat çekiyor.


“Katliamın ikinci yılında Ütoya Adası, sevdikleri insanları anmaları, travma sonrası psikolojik süreci daha kolay atlatabilmeleri amacıyla kurban yakınları ve katliamdan sağ kurtulanlara açıldı. Yeni bir araştırmaya göre, katliamdan sağ kurtulanların yüzde 40'ı anksiyete bozuklukları ve depresyondan muzdarip. Norveç hükümeti, psikolojik tedavi masraflarının karşılanabilmesi için 23 milyon euroluk bütçe ayırdı. İşçi Partisi Gençlik Kolları da artık 2011 yılında hayatını kaybedenleri unutmadan geleceğe bakmak istiyor. Ütoya'nın yeniden inşa edilmesi planlanıyor. Kafeterya ve binaların yıkılması, yerlerine yeni binalar yapılması hedefleniyor. Genç sosyal demokratlar, Ada'nın yeniden inşa edilmesinin terör saldırısına verilecek en güzel yanıt olduğunu düşünüyor. Ada'da kurbanlar için bir anıt inşa edilmesi ve ana binanın tadilattan geçirilmesi de söz konusu.

Yeni nesilleri güzel ve güvenli bir Ütoya'ya davet etmek istiyorlar; hem ruhu hem de gelenekleri barındıran yeni bir ortama… İşçi Partisi gençlik kollarından yapılan açıklamada bu yeni yerin, demokrasi ve hoşgörünün yaşandığı bir yer olması istendiği açıklandı."