İngiliz hükümetinde 13 yıl 11 gün  ile İngiltere’nin en tecrübeli ve saygın İşçi Partili politikacısı eski Dışişleri Bakanı Jack Straw “Ayakta Kalan Son Adamın Hatıraları” adlı kitabı çıktı. Straw kitabında “Türkiye’nin AB’ye değil, AB’nin şimdi Türkiye’ye daha çok ihtiyacı var” diye yazmakla kalmadı pazartesi günü Times gazetesinde yayınlanan mektubunda da  Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a yakınlığını sergiledi.

Gezi Parkı gösterileri başladığında Başbakan Erdoğan ile  lüks bir otelde  görüştüklerini anlatan deneyimli İngiliz politikacı, Başbakan Erdoğan’ın yaşadığı sürprizi, Tony Blair hükümetinde bakanken kendisinin  de başına  geldiğine dikkat çekti.

Times’da yayınlanan  "Erdoğan yeni bir 60'lar ruhuyla karşı karşıya" başlıklı yazısında Jack Straw,  Başbakan Erdoğan’ın geçen hafta Avrupa Birliği-Türkiye ilişkileri ile ilgili  konferansta  yaptığı konuşmayla ilgili izlenimlerini şöyle aktardı:

BİZİM DE BAŞIMIZA GELDİ

“Sürprize yakalanmak hükümetlerin kaderidir. Planlarsınız, hazırlarsınız, danışırsınız fakat  minnettar olmayan canavar uyanır ve sizi arkanızdan ısırır. Bu ben bakanken benim de başıma geldi: Umutsuz bir muhalefete karşı çoğunluğu elinde tutan Blair hükümetine bir ders verilmesi gerektiği   fikri yayılmıştı. Geçen Cuma günü  Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ı İstanbul’da verdiği  konferansta izlerken  bu  aklıma geldi” diyen Jack Straw,  “Atmosfer  tuhaftı. Avrupa Projesini lüks bir otelde oturup tartışırken  Başbakan Erdoğan ile  tüm Avrupa’nın ve Dünya’nın  izlediği yaklaşık 3 bin polisin bulunduğu Taksim ve Gezi Parkı’na bir milden daha az bir mesafedeydik” dedi.

BAŞBAKAN’A SÜRPRİZ

Başbakan Erdoğan’ın  Türkiye’nin AB hedeflerini anlatırken  asıl  Türkiye’deki protestolara odaklandığına dikkat çeken Jack Straw, “Başbakan Erdoğan hararetli, bazen de kızgındı ama konuşması akıcıydı. Konuşmasında tenkitlerin yaygınlaşmasından doğan  sürpriz  fark ediliyordu. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanıyken 1990’ların ortasında Taksim’e ağaçları kendisinin diktiğini söyledi. Taksim Meydanı için yapılan  planları danıştığını söyledi. Ağaçların köklerini hasımlarının söktüğünü ileri sürdü” diye yazdı.

"Erdoğan ve kurmayları AKP hükümetinin Türk ekonomisini getirdiği başarılı çizgiye rağmen, genç, orta sınıfın büyük bir bölümünün neden hâlâ kendisini yabancı hissettiğini ve küskün, öfkeli olduğunu anlayamıyor" diyen Jack Straw yazısını "Bu bana 60'lı yılları hatırlatıyor. Savaştan çıkan büyüklerimiz, hayatımızın onlara göre en güzel yıllarını yaşarken neden isyan ettiğimizi anlayamamışlardı" sözleriyle sürdürdü..

Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliği konusunda yapması gereken pek çok reform bulunduğunu belirten Jack  Straw, üyelik sürecinin Türkiye'de demokrasi beklentisini yükselttiğini vurguladı  ve yazısını şöyle noktaladı:

TÜRKİYE DEĞİL AVRUPA ZARARLI ÇIKACAK

"Eğer Fransa, Almanya ve Kıbrıslı Rumlar ilerlemeyi üç yıldır engellemeseydi, bu reformlar çok daha gelişmiş olacaktı. Şüphesiz Türkiye örneğin Romanya ve Macaristan'dan daha ağır şartlarla değerlendiriliyor. Ama yeni Komisyon yetkilisi Stefan Füle'nin önderliğinde bir ilerleme sağlanabilir. Sağlanmalı. Brüksel'den gelen küçük düşürme çabalarına karşı sadece AKP taraftarlarının değil tüm Türk halkının sabrı sonsuza kadar sürmez. Bu önemli Avrupalı Müslüman ülkeye masamızda bir iskemle vermezsek Türkiye değil Avrupa zararlı çıkacaktır”

Jack Straw “Ayakta Kalan Son Adamın Hatıraları” adlı 582 sayfalık kitabının “Hasta Adam Geri Isırıyor : Avrupa ve Türkiye” başlıklı bölümde ise 1952 yılında NATO’nun anahtar üyesi olduğuna dikkat çekti. Jack Straw, “Avrupa Birliği üyeliği bir sonraki  doğal  adımdı”  diyerek 1959 yılında AB üyeliğine müracaata değindi. 2001 yılındaki ciddi finansal ve ekonomik krizin Türkiye’de politik depreme yol açtığını yazdı.

ABDULLAH GÜL İLE SÜREKLİ BİR DOSTLUK KURDUK

Erdoğan’ın partisi Refah Partisi’nin laik düzeni tehdit ediyor iddiasıyla kapatıldığını belirten Jack Straw, 2003 yılında Dışişleri Bakanı olan  Abdullah Gül ile büyük bir ilişki kurduklarını, bu ilişkinin berbat terör trajedisi sırasında sürekli bir dostluğa dönüştüğünü kaydetti. Straw kitabında şunları yazdı:

“20 Kasım 2003’de  iki büyük terörist bombası, İstanbul’da HSBC Bankasının merkezinde ve  Pera House İngiliz Başkonsolosluğu’nda patladı. Başkonsolos Roger Short ve 11 konsolosluk mensubu içinde  33 kişi öldü Bir kaç saat içinde Dışişleri Bakanlığı  ve  terörle mücadele polisi   50 kişilik bir  tim oluşturdu. Ben bu sırada Dışişleri Bakanıydım ve valizim hazır bekliyordum. İstanbul’a akşamüstü vardım. Doğrudan Pera House’a gittim ve Abdullah ile buluştum. Enkazı gördüm, şok içinde kurtulanlarla ve ölenlerin yakınlarıyla görüştüm ve kaçınılmaz basın  toplantılarını yaptım. Bu ilk deneyimim değildi. 1973 yılında bende bombalı saldırı yaşamıştım. Bundan dolayı insanların neler hissettiğini anlayabiliyordum. Türklerin tepkisi muhteşemdi. Abdullah Gül daha fazlasını yapamazdı.

AKP’NİN RUHUNU ANLAMAK İÇİN ÇOK ZAMAN HARCADIM

AKP’nin ruhunun içine girebilmek için çok zaman harcadım. Bazı manşet yazarları İslamcı olarak tanıttılar. Fakat benim tanıdıklarım Erdoğan, Gül, Abdullah Gül Başbakanken Dışişleri Bakanı olan Yaşar Yakış ve yüzlerce daha fazlası  nasıl Batılı politikacılar Haçlı Seferi  yapanlar değilse , onlar da cihat peşinde  İslamcı değiller. AKP’yi bu şekilde damgalamak sadece hakaret değil analizden vazgeçmedir. AKP derin devletin laikliğini değiştirmeye çalışıyor ve nüfusun yüzde 98’inin desteklediği dine daha fazla saygı gösterilmesini istiyor. AKP’yi İslamcı diye damgalamak isteyenlere savaş sonrası Türk hükümetleri arasında en başarılı olan Erdoğan hükümetidir. 2002 yılında iktidara gelir gelmez ülkedeki ekonomik krizi düzeltti. Şu andaki tahminlere göre 2020 yılında Türkiye Avrupa’daki en büyük nüfusa sahip olacak ve 2050 yılında dünyanın 12. en büyük ekonomisi olacak. Hasta  Adam şimdi iyileşti. Ekonomik güçle diplomatik kuvvet geldi. ABD’den sonra Türkiye Nato’da  en büyük silahlı kuvvetlere sahip.Erdoğan’ın AKP hükümeti hakkında bir paradoks daha var: AKP liderliği  sosyal ve ekonomik reformu Türk toplumunun yapısına sokmanın  yolunun AB üyeliği sürecinden geçtiğini  farketti.

TÜRKİYE’NİN AB ÜYELİĞİ BARIŞIN GELECEĞİ İÇİN ELZEM

Türkiye’nin  AB üyeliği barışın geleceği, İngiltere’nin, Avrupa’nın ve Dünya’nın  refahı için   çok önemlidir. İngiltere’nin AB başkanlığı sırasında benim listemin başında Türkiye’nin  geleceğini AB’ye  bağlamak  vardı.”

Jack Straw kitabının Türkiye ile ilgili bölümünü şöyle sonuçlandırdı: “Türkiye’nin  AB’ye girişi, doğru dürüst bir neden olmadan bloke ediliyor:  Türkiye Müslüman. Eski Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy ‘Avrupa kendi sınırlarını çizmeli’ dediğinde coğrafya sınırlarını kastetmedi. Eğer bunu kastettiyse Malta  veya Kıbrıs’a nasıl izin verildi. Sarkozy dini sınırları kastetti. Türkiye değil Avrupa Birliği bütün bunlardan kaybeden taraf olur. Türkiye’nin AB’ye ye  ihtiyacından çok  AB’nin Türkiye’ye ihtiyacı var”