Erdoğan'ın Twitter'i kapatmakla tehdit edip yurtdışından gelen uyarılara pabuç bırakmayacaklarını ima etmesinin üzerinden çok az zaman geçmişti ki, Türkiye'de çok tutulan kısa mesaj sitesine erişim kapatıldı.

Çok sayıdaki yolsuzluk skandalının gün ışığına çıkarılmasına öfkeyle tepki veren hükümet başkanının son derece ehliyetsiz kişileri danışman olarak çevresinde topladığı anlaşılıyor. Çünkü kapatmanın hemen ardından 12 milyon dolayındaki Twitter kullanıcısı zorlanmadan yasağı baypas etmeyi becerdi.

Erdoğan'ın, siyasi geleceği açısından çok önemli olan yerel seçimlere sayılı günler kala son derece asabileştiği görülüyor. Dinlenen telefon konuşmaları, ortaya çıkartılan yolsuzluklar ve hükümet cephesindeki çözülmelerin Erdoğan'ı dijital intihara sürüklediği anlaşılıyor. Ama o diktatörce tavırlarının etkisini yanlış hesaplamış olmalı ki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından da hem de Twitter üzerinden eleştirildi. Cumhurbaşkanı mesajında, dijitalleştirilmiş dünyamızda sosyal medyanın yasaklanmasının kabul edilemeyeceğini duyurdu.

Gerçi Abdullah Gül Türkiye'deki demokrat çoğunluğun görüşlerine tercüman oldu ama kısa süre önce internet hürriyetini kısıtlayan yasayı neden alelacele onayladığını gerekçelendirmedi. Bu durumda Türkiye'nin düşünce özgürlüğü aleyhindeki gidişatına o da kabahate destek vermiş oluyor. Twitter'i kapatma kararının geri tepmesinden sonra Erdoğan'a karşı çıkması Türkiye'nin daha fazla itibar kaybetmesini önlemeye yetmeyecektir.

Karardan dolayı Erdoğan'ın en çok eleştiren Avrupa Birliği temsilcilerinden biri de genişlemeden sorumlu Komisyon üyesi Stefan Fülle oldu. Fülle Twitter üzerinden yayınladığı mesajda iletişimin ve iletişim yollarını özgürce seçebilmenin Avrupa'nın temel değerleri arasında yer aldığını Erdoğan'a hatırlattı.

Erdoğan, söylediğinin aksine, iktidar üslubuna yurtdışından gelen eleştiri ve tepkilere kulağını tıkamasa iyi olur. Çünkü bu eleştiriler, uzun yıllar Türkiye'nin AB'ye yaklaştırılmasını ve önemli uluslar arası forumlarda Erdoğan'ın demokratik anlayış içerisinde kabullenilmesine çalışan siyasi parti, politikacı ve köşe yazarlarından geliyor.

Erdoğan'ın kendini ve ülkesini uluslar arası izolasyona sürüklemesine seyirci kalmanın sonuçları kötü olur. Türkiye'nin Çin'den sonra Twitter'i yasaklayan ikinci ülke olması, Türkiye'nin hangi devletler grubunda yer almaması gerektiğini göstermeye yeter.DW