-Avrupa Postası-

ASM ( Avrupa Sürgünler Meclisi) Almanya'nın Köln şehrinde 16 Mart Cumartesi günü Avrupa'nın altı ülkesinden 50'e yakın katılımcının biraraya gelmesiyle (Almanya, Fransa, Avusturya, İsviçre, Hollanda ve İngiltere) birinci toplantısını gerçekleştirdi. Mart ayı devrim ve demokrasi şehitleri için bir dakikalık saygı duruşundan sonra,(12 Eylül öncesi gösterileri gibi sol yumruklar sıkılı olarak havaya kalkmıştı) ASM sözcüsü Hayrı Argav'ın faaliyet raporunu sunması ve Meclis Üyesi Enver Toksoy'un genel bir değerlendirmesi sonrası toplantıya başlandı.

15 Aralık 2012 yılında Köln'de kurulmuş olan ASM ( Avrupa Sürgünler Meclisi) henüz yeni olmasına rağmen,taleplerindeki meşruiyetten dolayı Avrupa ve Türkiye basınıyla demokratik çevrelerde geniş yankı bulmasına dikkat çekildi. ASM'in, din, dil, ırk ve cinsiyet ayrımı yapmaksızın tüm sürgünlerin Avrupa'daki susmayan sesi olacağı birkez daha vurgulandı.

16 Mart Cumartesi günü, pahalı otel lobileri yerine, kendi perspektifine uygunluk taşıyan mahalle arasındaki sade bir kültür merkezinde biraraya gelen ASM, (Avrupa Sürgünler Meclisi) birinci toplantısını gerçekleştirerek yeni kararlarla geleceğe yönelik faaliyetlerine start verdi.

Faaliyetlerini yakın ve uzun çalışma hedefleri diye ikiye ayırarak gündemleştiren ASM’in toplantısında daha önce 23 kişiden oluşan Meclis üye sayısı, oybirliği kararıyla 35‘e çıktı. Yine 9 kişiden oluşan Yürütme Kurulu da, yeni katılımlarla birlikte 12 kişi oldu.Toplantıda "Avrupa Sürgünleri" adıyla yeni açılan web sitesinin ilk tanıtımı ASM katılımcıları arasında yapıldı.


ASM’in belirlediği üç kişilk Divan Kurulu Mahmut Turabi Özkan, (Almanya) Erdal Boyoğlu, (Avusturya) ve Güneş Uzun (İsviçre) inisiyatifinde gündem maddeleri ve yeni öneriler üzerine 7 saat süren yoğun tartışmalar yürütüldü. Öncelikle program taslağı üzerine yoğunlaşıldı. Meclis üyesi avukat Neslihan Çelik'in önerileri dikkate alınarak taslağa son şekli verildi.


ASM toplantılarının düzenli devam etmesi de karar altına alınarak, Meclis ve Yürütme Kurulu’nun yapacağı toplantılar bir periyoda bağlandı. Buna göre, Meclis 3 ayda bir, Yürütme Kurulu ise 6 haftada bir toplanacak.

 Daha sonra, Avrupa ülkelerinde sayıları binlerle ifade edilen sürgünlerin somut talepleri için yola çıkıldığı dile getirilerek , "Bizler yeni bir örgüt kurma amacında değiliz, demokratik bir platform olarak kendi statümüzün gerek Avrupa, gerekse de Türkiye‘de tanınması ve kabul görmesi için mücadele ediyoruz." açıklaması yapıldı.

ASM'in yasal statüsünün bir dernek mi, yoksa vakıf mı olacağının gündeme alındığı toplantıda, tartışılan diğer konular kısa başlıklar altında şunlardı;


SÜRGÜNLERİN İLK SEMPOZYUMU STARSBOURG VE İSTANBUL' DA YAPILACAK


- Avrupa’da yaşayan sürgünler arasındaki dayanışmayi öne çıkartmak ve kalıcılaştırmak için, Eylül ayı başta olmak üzere değişik tarihlerde Strasbourg ve İstanbul’da sempozyum, ve kültürel ağırlıklı dayanışma toplantılarını organize etmek. - Çeşitli çalışma grupları oluşturarak  mevcut sorunların merkezileştirilmesi ve kamuoyu ile AİHK’na yansıtılması hedeflenmektedir.

- „Geçmişle yüzleşmenin genel noktası belgelemektir“ ilkesinden hareketle, işkence tanıkları ile doktor,psikolog ve bu konuda uzmanlaşmış kişiler eşliğinde paneller yapmak.   - Gördükleri işkenceler ve çeşitli hastalıklar sonucu aramızdan ayrılan dostların çeşitli projelerle yaşatılmaları için girişimlerde bulunmak ( Enver Karagöz için 29 Mart Artvin’deki bir okula isminin verilme örnek girişimi gibi)  - Hukuk alanında bir Hukuk komisyonu oluştururarak, siyasi iltica statüsüne sahip olan sürgünlerin geri iadesini engellemeye yönelik  bir mücadele başlatmak. - Hangi gerekçeyle olursa olsun, Avrupa‘da baskı ve takibata uğrayan sürgünlere sahip çıkılması,

- 12 Eylül Askeri Faşist darbesini  yargılama mahkemesine müdahil olunması, bu alanda çalışma yürüten kurumlarla ilişkiye geçilmesi.- Çeşitli ülkelerin istihbarat servislerinin sürgünleri kendi değerlerine karşı onursuzlaştırma ve „ajanlaştırma“  girişimlerine karşı hukuki ve siyasi olarak karşı çıkılması. - Siyasal çalışmalar içindeki sürgünlerin çeşitli gerekçeler öne sürülerek krıminalize edilmesine sessiz kalmamak.


Öte yandan, Türkiye cezaevlerindeki yaşadıkları insanlıkdışı işkenceler sonrası sağlık sorunları yaşayan sürgünlere sahip çıkılarak problemlerine kalıcı çözümler bulunması. - Geçmişte gördüğü ağır işkenceler ve zulümler sonucu  aramızdan ayrılan sürgünlere (cenaze işlemleri  vs  dahil) sahip çıkılması. - İşkenceyi bizzat yaşayan sürgünlerin, yaşadıklarını belgelemelerine  olanak sunarak, 12 Eylül faşist darbecilerini AIHK’de yargılamanın yasal zeminini hazırlamak.

 Bu konuda Avrupa ülkelerindeki çeşitli insan hakları, işkence tedavi merkezleri ve uluslararası sağlık kuruluşlarıyla kalıcı ilişkiler yaratmanın önemine de değinildi.