Avrupa’da aşırı sağcılarla AB ve ortak para birimi Euro karşıtlarının siyasî yükselişi devam etmesiyle, bu güçlerin 2014’teki seçimlerle birlikte Avrupa Parlamentosu’ndaki (AP) etkilerini artırmasından ve hatta Birlik politikalarını bloke etmesinden endişe ediliyor.

Yeşiller partili AP üyesi Franziska Keller, aşırı grupların blokajına şimdi bile tanık olunduğunu, güçlenmeleri durumunda işlerin daha da zorlaşacağını belirtiyor:

“Ben öncelikle göç ve iltica politikaları alanında çalışıyorum. Bu alanlarda iş çok zorlaşacak. Örneğin Lampedusa’daki kaçak göçmenler konusunda, yasal göçün kolaylaştırılması konusunda… Zorlu bir sürece hazırlıklı olmalıyız. Bu alanda makûl bir sese rastlamak çok zorlaşacak. Şimdi bile mültecileri odak noktasına alan, insan haklarını öne çıkaran bir politika için çoğunluğu çok ender bulabiliyoruz.”

Le Pen-Wilders işbirliği

Özellikle de aşırı sağcı kesim oldukça faal. Fransa ve Hollanda’daki AB karşıtı aşırı sağ partiler işbirliği yapmak istiyor. Hollanda’da aşırı sağcı Özgürlük Partisi’nin lideri Geert Wilders, Fransız Ulusal Cephe’nin lideri Marine Le Pen ile 13 Kasım’da bir araya geleceğini ve Avrupa Parlamentosu seçimlerinde izlenecek strateji üzerinde görüşeceklerini twitter üzerinden duyurdu.

İtalya Başbakanı Enrico Letta da kısa süre önce Amerikan New York Times gazetesine verdiği demeçte bu soruna atıfta bulunmuş ve mayıs ayındaki AP seçimlerinde "bir kâbusu" engellemek için parlamentoda sandalyelerin en az yüzde 70’inin Avrupa yanlısı güçlerce doldurulması gerektiğini vurgulamıştı.

Sembolik güç

Siyasî stratejistler arasında yapılan anketler, seçimler sonrasında parlamentoyu feshetmek isteyen vekillerin oranının yüzde 20’yi bulabileceğini gösteriyor. Şu an 765 sandalyeli parlamentoda AB karşıtı yaklaşık 60 üye bulunuyor. Alman Heinrich Böll Vakfı’ndan Sergey Lagodinsky şunları söylüyor:

“Parlamento içinde pek çoklarının oranını yüzde 20 olarak tahmin ettiği, Parlamento ve AB’ye karşı çalışan nispeten güçlü bir grup oluşması tabii ki sembolik bir güçtür. Ben en kötüsünün de işte bu sembolik güç olduğunu düşünüyorum.”

Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde aşırı sağcı partiler oylarını artırıyor. Son olarak Avusturya’da geçen ay yapılan seçimlerde aşırı sağcılar oy oranını yüzde 30’un üzerine çıkarırken Hollanda’da Geert Wilders’in Özgürlük Partisi yıllardır üçüncü büyük siyasî güç konumunda. Fransa’da aşırı sağcı Ulusal Cephe’nin lideri Marine Le Pen cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turunda neredeyse yüzde 18’lik oy oranına ulaşarak şaşırttı. AP seçimleri için yapılan son anketler Le Pen’in partisini birinci güç olarak gösteriyor.

AB ve Euro karşıtları da yükselişte

Ancak sadece aşırı sağcılar değil, AB ve Euro karşıtı güçler de yükselişte. Yunanistan’da radikal sol parti Syriza ve komünistler Yunanistan’ın Euro Bölgesi’nden ve AB’den çıkmasını istiyor. İtalya’da eski komedyen Beppe Grillo’nun “Beş Yıldız Hareketi”, AB ve Euro karşıtı bir politika izliyor. Finlandiya’da 2011 yılında oy oranını beşe katlayan Gerçek Finler yüzde 19’u aşkın oyla parlamentodaki üçüncü güç haline geldi. İngiltere’de AB karşıtı Büyük Britanya Bağımsızlık Partisi yerel seçimlerde yüzde 26 oy aldı, Almanya’da seçimlerden beş ay önce kurulan Almanya İçin Alternatif partisi yüzde 4,7’lik oy oranıyla meclise giriş için gerekli yüzde 5 barajını kılpayı kaçırdı. Almanya’da AP seçimleri için baraj yüzde 3 olduğu için benzer sonucu alması durumunda Euro karşıtı parti Avrupa Parlamentosu'na girmeyi başarmış olacak.

Strateji arayışı

Yeşiller partili Franziska Keller, diğer vekillerle birlikte, mayıs ayındaki seçimlere kadar geçen sürede aşırı sağın güçlenmesini engelleyecek stratejiler geliştireceklerini belirtiyor ve ekliyor:

“Avrupa Parlamentosu’ndaki aşırı sağ gruplar şimdiye kadar, millî anlaşmazlıklar nedeniyle kendi içlerinde bölünmüş durumdalar. Bunun yine böyle olacağını tabii düşünebiliriz. Ama şansa da bırakamayız.” DW