Nürnberger Zeitung'un Rusya'nın Suriye politikalarını irdeleyen yorumunda Merkel'in Davutoğlu ile işbirliğine yönelik bir eleştiri dikkat çekiyor:

Putin zaten zayıf düşmüş Batı Avrupa'yı daha da zayıflatmak için halihazırda herşeyi yapıyor. Peki, yıllarca düşman gibi görülen birinin işin sonunda da düşmanca davranması şaşırılacak bir durum mudur? Rusya'nın Suriye'de izlediği politikayı tabii ki acımasız ve saygısızca olarak niteleyebiliriz. Ancak bunu yaparken Merkel gibi, etnik temizlik sırasında öldürülen Kürtlerin, yakınları tarafından defnedilmesine bile izin vermeyen bir hükümetin başındaki Davutoğlu'nun tarafında durulmaması gerekir.

Badische Zeitung, NATO birliklerinin Ege Denizi'nde sınır güvenliğinin sağlanmasına destek vermek için devreye sokulmasına yönelik planları şöyle yorumluyor:

NATO, keşif amaçlı modern elektronik sistemleri ile Ege'deki birkaç sığınmacı botunu bulup durdurabilir.Tıpkı Avrupa Birliği'ne bağlı askeri gemilerin Libya açıklarında yaptığı gibi. Peki sonra? Sığınmacıların karaya çıkarılmaları gerekir. Yunanistan'a götürülürler ise her şey eskisi gibi olur. Türkiye'nin bu insanları kabul etmesi için ise de Ankara ile anlaşmaya varılmalı. Eksik olan şey asker değil, sığınmacıları kabul etmeye hazır ülkeler. NATO'nun destek vermesini isteyenlerin amacının gözdağı vermek olması da mümkün.

Die Zeit gazetesinin yorumunda Avrupalı ülkelerin mültecilere sınırlarını kapatması senaryolarına yer veriliyor:

Almanya'nın sınırları kapatılamaz. Her şeye rağmen her kim bunun yapılmasını istiyorsa, son çare olarak vur emrinin verilmesini ve Avrupa'da duvarların yeniden örülmesini göze almak zorundadır. Sığınmacıları geri çevirenler Balkanların tamamında istikrarsızlığa yol açar. Yunanistan'da bir iç savaş tehlikesini göze almış olr. Avrupa'yı çökertir. Kimse böyle birşey istemez ancak bu senaryolar ahlakımıza yönelik aralıksız birer şantaj gibi önümüze geliyor. Geçen eylül ayında sınırlar açıldığında farkında olmadan tüm dünyaya, her sığınmacının Almanya'da hoş geldiği mesajı verildi. Şimdi Almanya ve Avrupa mülteci sayısına sınır koyma yönünde açık bir tavır koyarsa, bunun aksi bir mesaj da verilmiş olur.

Kölner Stadt-Anzeiger ise Amerika Birleşik Devletleri'nin, New Hampshire eyaletindeki başkan adaylığı ön seçimlerinde Cumhuriyetçi Parti'de Donald Trump'ın galip gelmesini yorum sütunlarına taşıyor:

Amerika'da Cumhuriyetçilerin en kötü kabusu gerçek olabilir. Donald Trump'ın New Hampshire eyaletindeki ön seçim zaferinin ardından muhafazakarların onun başkan adaylığının önüne geçmeleri çok daha zor olacak. Ancak hala geç kalınmış değil. Eski vali Jeb Bush ile halihazırdaki vali John Kasich ve Chris Christie'nin aldığı oyların toplamı Trump'ınkine eşit. Bunlardan ikisi hızlı bir şekilde yarıştan çekilip üçüncü ismi destekleyebilir. Bu belki alışılagelmiş bir tavır değil ama içinde bulunulan durum sıradışı adımların atılmasını gerektiriyor. Kişisel çıkarların ötesinde birşey bu.

©DW/ Erkan Türkel