Süheyla Kaplan - Almanya

 


CHP Yurtdışı Örgütlenme Koordinatörlüğü Ali Kılıç,  ABD Kongre’sini Temsilen ABD Senato Başkanı ve ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden, ABD Geçici Kongre Başkanı Patrick Leahy ve ABD Temsilciler Meclisi Başkanı John Bohner’e mektup kaleme alarak Suriye’ye olası bir müdahalenin gerek Ortadoğu gerekse Dünya’ya olumsuz etkilerine dikkat çekti.

 

AKP iktidarının tek adam yönetim anlayışını aratmayan uygulamaları ve demokrasiye bakış açısıyla Türk Halkını temsil etmediğini belirten Kılıç, Irak örneğini hatırlatarak silahlı müdahalenin bölgedeki kaos ve karışıklığa hizmet edeceğine vurgu yaptı.

 

Mustafa Kemal Atatürk’ün “Biz cenkçi değiliz. Barış severiz ve bir an evvel barışın gerçekleşmesini görmek, ona yardım ve hizmet etmek isteriz“ deyişi “Yurtta  Barış, Dünyada Barış” özdeyişi ve “Zorunlu olmadıkça savaş bir cinayettir” söyleminin Türk Halkının rehberi olduğunu belirten Kılıç, ABD Senatosu’na “Savaşa Hayır” diyerek seslendiği mektubunda şu ifadelere yer verdi:

 

Suriye ve Ortadoğu’da Halklarının kaderlerini belirleneceği bir dönemden geçmekteyiz. Avrupa ve Türkiye’de uzun yıllardır siyasi yaşamını sürdüren, Romanya, Afganistan ve Yugoslavya’daki insanlık dramını ve acı feryatları dünyaya duyurmuş bir gazeteci ve  Anadolu Hümanizmini özünde yaşayan ve yaşatan bir Anadolu insanı olarak samimi duygu ve düşüncelerimi sizinle paylaşacağım.

 

1 Eylül Dünya Barış Günü’nde dünya halkları barışa olan özlemlerini haykırdılar ve kesin bir dille dünyada artık silahların gölgesinde yaşam sürmek istemediklerini belirttiler. Dünya insanlık tarihinin karanlık sayfalarına tepki olan bugünde, halklar inanç, kimlik, cinsiyet veya görüş ayrımı yapmaksızın el ele vererek seslerini duyurmak istediler. Ne acıdır ki, dünya halklarının bir araya gelerek bir bütün olduğu Barış Günü, savaş naralarının yükseldiği ve insanlığın yeniden kaybettiği bir dönemde kutlandı. 

 

ABD Kongresi’nde görüşülmeye başlanacak olan Suriye’ye müdahale, bu bağlamda gerek Ortadoğu gerekse tüm dünya adına son derece önem teşkil etmektedir. Türkiye olarak yanı başımızda ceyran eden ve şiddet sarmalına dönen olayların en yakından tanığı olduk ve olmaya devam ediyoruz. Ortadoğu’da adeta iç savaş olarak nitelendirilen durumların çözümü silahlı müdahale değil, konuşma ve uzlaşma ortamlarını sağlayacak siyasi girişimlerdir.

Öyle ki komşumuz Irak’ta yaşananlar ile Mısır’da devam eden olaylar, bu çağrımızı güçlendirmektedir. Suriye’de yaklaşık iki yıldır süre gelen iç savaş ortamı, en çok sivil halkı etkilemekte ve yaşam mücadelelerini her geçen gün zorlaştırmaktadır. Türkiye ve ABD’nin dahil olduğu bir çok ülkede insanlara acı yaşatan ve insan hayatına kast eden terör grupları Suriye ve Ortadoğu’da yaşanan karışıklıkları fırsata dönüştürerek faaliyetlerini arttırmaktadır. Terör grupları eylemlerini farklı inanç ve kimlik gruplarına yönelik yapmaktadırlar. Ortadoğu zengin bir mozaikten oluşan coğrafyadır. Burada her hangi bir ülkenin iç mozaiklerinden birine taraf olmak domino taşı etkisi yaratır ve olumsuz bu etkileşim tüm dünya için vahim sonuçlar üretecektir.

Bölgede yaşanan şiddet olayları bunu açık olarak ortaya koymaktadır.
Vahim sonuçlara muhatap olan masum halkların, tüm kayıplarının sorumluları müdahale tarafları olacak ve acıya maruz kalan kitleler tarafından suçlanacaktır. Irak örneğinde de görüldüğü üzere savaş ve silahlı müdahalelerin gerekçesi ne olursa olsun daha büyük yıkımlara ve kaos ortamlarına sebebiyet vermektedir. 

 

Kurucumuz Mustafa Kemal Atatürk ; “Biz cenkçi değiliz. Barış severiz ve bir an evvel barışın gerçekleşmesini görmek, ona yardım ve hizmet etmek isteriz“ deyişi ile “Yurtta  Barış, Dünyada Barış” özdeyişi ve “Zorunlu olmadıkça savaş bir cinayettir” söylemini sizin nezdinizde tüm dünyaya bir kez daha hatırlatma gereği duyuyorum. Asırlarca bu topraklarda her türlü baskıya ve tehdide rağmen Anadolu Hümanizmini yaşatan ve mazlum halklara umut olan beraberliğimizi ve birliğimizi, Ortadoğu ve Dünya’da egemen olması için mücadele vermekteyiz. Türk halkı savaş istememektedir! Tüm sorunların barış içinde çözülmesini istemektedir. Gerçek bir barış ve insanlığın mutlu yarınlarla tanışmasının, ortak aklın yaygın bir uzlaşı içinde oluşturacağı birlik ve beraberlik ile sağlanacağına inanmaktayız.

 

Ülkemizde iktidarı elinde bulunduran; tek adam yönetimini aratmayan uygulamaları ve demokrasiyi amaç değil araç olarak gören zihniyetle Adalet ve Kalkınma Partisi’nin son dönemlerdeki tavır ve duruşunun Türk Halkının özlemiyle örtüşmediğini ve özünde halkımızın barışa ve sevgiye olan taleplerinin dikkate alınmasını istemekteyiz. “