Kıbrıs'ta yapılan seçimlerde Rumlar, muhafazakâr eğilimli Nikos Anastasiadis'e yüzde 45,5 civarında oy verdi. Seçimlerin nihai sonucu ikinci turda belirlenecek. Ekonomik buhran içinde olan Kıbrıs, Avrupa Merkez Bankası, AB Komisyonu ve Uluslararası Para Fonunun maddi yardımlarına ihtiyaç duyuyor.

 Nikos Anastasiadis, Ada’daki diğer konularla ilgili olarak da umut vadeden bir siyasetçi. Bu anlamda borç krizinin içinden çıkılmasının yanı sıra 1974 yılından beri bölünmüş olan Kıbrıs'ın birleşmesi konusunda da bir hareketlenme yaşanabilir. AB, Kıbrıs'ın borçları yüzünden taraflara baskı uygulayabilir. Bu şekilde güneydeki Rumlara kuzeydeki Türklerle anlaşma sağlamaları için baskı uygulanabilir.

 BM nezdinde 2004 yılında hazırlanan Annan Planı'na Rumların yüzde 76'sı karşı çıkarken Ada’daki Türklerin yüzde 65'i onay vermişti. Özellikle dönemin milliyetçi muhafazakâr eğilimli siyasetçisi Tassos Papadopoulos, Annan Planı'na karşı çıkarak tarihî fırsatı kaçırmıştı.

Dönemin Cumhurbaşkanı Papadopoulos, referandum öncesinde yaptığı ateşli bir konuşmasında, Ada’nın birleşmesi durumunda ulusal birliğin çökeceğini ileri sürmüş ve 2.000 sayfalık Annan Planı reddedilmişti.



Brüksel'deki karar mercileri hayal kırıklığına uğramalarına ve Rumların birleşmeye hayır demelerine rağmen Ada’nın güney tarafı Birliğe dâhil edildi. Avrupa Birliği, güneyde etkisini kaybederken Ada’nın kuzeyinde inandırıcılığını kaybetti. Annan Planı'nı kabul eden ve referandumda evet oyu veren Ada’daki Türkler kaybeden taraf oldu. AB'ye alınacaklarına dair söz verilen Ada’daki Türkler, nihayetinde Avrupa ülkeleriyle ticaret yapmaktan men edildi. Buna karşılık Türkiye de deniz ve hava limanlarına güney Kıbrıs’a ait mal ve araçları sokmama kararı aldı.

Lefkoşa'daki siyasetçiler, birleşmiş bir Kıbrıs'ın Avrupa, Türkiye ve Yakın Doğu arasında enerji, turizm, eğitim ve siyasi alanda adeta bir anahtar görevi görebileceğine inanmaya başladı. Buna rağmen seçimler öncesinde Kıbrıs sorunu neredeyse hiç gündeme gelmedi. Ada’da yaşanan ekonomik buhran, 2004 yılından beri ilk defa birleşme konusunda bir hareketlilik yaşanmasına vesile olabilir.   Ankara yeniden AB üyeliğine ilgi duymaya başladı. Yunan hükûmetinin Lefkoşa tarafından suistimal edilmesi de mümkün gözükmüyor zira kendilerinin de AB yardımlarına ihtiyaçları var. Kıbrıs'ın yeni Cumhurbaşkanı Nikos Anastasiadis, birleşmeden yana olduğunu açıkladı.

Brüksel, bu tarihî fırsatı değerlendirmek yönünde henüz herhangi bir adım atmış gözükmüyor. Acaba Türkiye'nin AB üyeliğine karşı çıkan Fransa ve Almanya gibi ülkeler, Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik adımlar atılmasına arzulamıyorlar mı? Bu durum, Kıbrıs ve Brüksel için çok kötü olur. Brüksel, bu tarihî fırsatı değerlendirmeli ve Kıbrıs'a yapacağı maddi yardımları Kıbrıs sorununun çözüme kavuşturulması koşuluna bağlamalı. Brüksel, en azından Ada’daki Türklerin ticaret yapabilmelerine olanak tanınması konusunda diretmeli ve bunun için bağlayıcı kararlar alınmasını talep etmeli.