Avrupa Birliği’ni temsilen Konsey Başkanı ile Komisyon Başkanı Türkiye’yi ziyaret ettiler. İnsan hakları, İstanbul Sözleşmesi’nin iptali, AİHM kararlarına uyulması gerektiği konularında görüşlerini ve uygulamalardan duydukları endişeleri ilettiler. Bunun dışında mülteciler konusunda Türkiye ile işbirliğinin süreceği ve AB’nin ekonomik destek sağlamakta devam edeceği mesajlarını verdiler.

Bu ziyaret daha sert açıklama ve hatta ambargo uygulaması tehdidi bekleyen muhaliflerin rahatsızlığına yol açtı. Neye dayanarak bunları bekliyorlardı, bilinmiyor.

Merkez ülkesi Almanya olan AB için Türkiye ile iyi ilişkilerin sürdürülmesi temel önem taşıyor. Bu iyi ilişkiler arada bir karşılıklı bağırıp çağırmayı ve hatta tehditler savrulmasını dışlamıyor ama sonuçta esas olan iyi ilişkidir.

Bunun birkaç nedeni sayılabilir.

Birincisi; Türkiye’nin konumudur. Türkiye büyük güçler arasında oynayabilen, bunları birbirine karşı kullanabilen bir konuma sahiptir. Ukrayna konusunda ABD-Rusya zıtlaşmasında, AB ilkini desteklemektedir. Rusya ile Suriye ve Kafkasya’da iyi ilişkileri bulunan Türkiye’nin karşı tarafa biraz daha kaymaması önemlidir.

Rusya-Türkiye ilişkisinde de çelişkiler vardır ama işbirliği ağır basmaktadır. Türkiye’nin NATO’dan uzaklaşması veya uzaklaşmaması konusunda her kesim dikkatli davranmaktadır.

İkincisi; Türkiye Almanya’nın en önemli ticaret ortağıdır. Ek olarak Alman silahlarının iyi müşterilerinden birisidir. Türkiye’nin son yıllarda deniz kuvvetlerindeki büyük gelişmesi önemli oranda Almanya’dan alınan silahlarla sağlanmıştır.

Üçüncüsü; mülteciler konusudur. Türkiye’nin büyük çoğunluğu Suriyelilerden oluşan 4,5-5 milyon kadar mülteciyi sınırları içinde tutması, mültecilerin dağıtılmasında ülkeler arasındaki anlaşmazlığın sürdüğü AB için önemlidir.

AB, nüfusuna göre çok sayıda Suriyeli mülteciyi barındıran Ürdün ve Lübnan için de yardım programı hazırlamaktadır. Aynı amaçla Türkiye’ye yapılan ödemeler sürecektir.

Bu durumda AB temsilcilerinin Türkiye’deki uygulamalarla ilgili olarak endişelerini belirtmekle yetinmeleri doğaldır. Sorun AB’nin pısırık politikasından değil, Türkiye’nin elindeki önemli kozlardan kaynaklanmaktadır. Hele de Ukrayna konusunda Rusya ile yaşanan çelişkinin keskinleştiği bir dönemde AB, Türkiye’yi karşı tarafa daha fazla itebilecek politikadan özellikle kaçınacaktır.

İnsan hakları devletler arasındaki güç ilişkilerine kurban ediliyor diye düşünüyorsanız, bu ilk defa olmuyor.

Yıllardır Çin’deki Uygurlar konusunda her fırsatta konuşan MHP’nin sesi neden çıkmıyor dersiniz?

Yapılması planlanan Kanal İstanbul’un finansmanının önemli bir bölümünü Çin üstelenecektir. Şimdilik durum böyle görünüyor. Türkiye Çin’den daha yeni yüksek kredi aldı ve arkasının gelmesi beklenmektedir.

Bu durumda “Uygur soydaşlar” kimin umurundadır?

Mısır ile Türkiye’nin arası Sisi’nin darbeyle işbaşına geldiği günlerden beri açıktır. Türkiye bu ülkedeki Müslüman Kardeşler’i açık olarak desteklemiştir.

Mısır ile ilişkiler biraz düzelince Türkiye’deki Mısırlı muhaliflerden yayınlarında kullandıkları dili “yumuşatmaları” istenmiştir.

AB’nin yaptığı da bu uygulamalardan çok farklı değildir.