Sevgili okuyucular,


Adıyaman il merkezinde 1 Aralık gecesi, Alevilere yönelik asimilasyon girişimleri, yeniden gündemde yerini korumaktadır.  Alevilerin evleri yeniden işaretlendi. Kimliği, ‘belirsiz’ aslında kimlikleri belli olan, hain ve yobaz faşistler tarafından yönlendirilen maşaların, cani ellerin yaptığı bir gerçektir.


Bu provokasyon, bugünlerde tartışma konularının başında yer alan, ‘paralel’ devletin, AKP ve Fethullah Gülen cemaati ortaklığının bir girişimidir. Devlet aklı, ‘paralel devlet’ Alevilerin varlığından, kendilerini ifade etmelerinden, asimilasyon politikasına baş kaldıran duruşlarından rahatsızdırlar. Yüz yıllardır, Alevileri asimile etmek isteyen, asimilasyonu başarabilmek için katliamları dahi mübah gören bir zihniyetin parçası olarak, yeni -yeni yöntemleri denemektedirler.


Yeni yöntem,  geçtiğimiz yıllarda, Adıyaman'da Alevilerin yaşadığı mahallelerde Alevi evlerinin işaretlenerek, bir taraftan korku yıldırma politikası yürütülürken, diğer yandan bir provokasyonun önünü de açmak istenmektedirler. Aynı kışkırtma ve yıldırma yöntemi, Adıyaman ilinde yakın mesafede olan, Malatya - Sürgü beldesinde yaşanmıştı. İzmir, Altınoluk, Didim, Erzincan, Antep ve İstanbul da aynı yöntemler denenmişti.


Türkiye Cumhuriyeti Devleti, iktidar koltuğunu gasp eden mevcut AKP iktidarı ve koalisyon ortakları cemaatler, Alevilere karşı kinlerini her fırsatta kusmaktadırlar. Amaç Türk- İslam sentezine uygun olarak, ülkemiz topraklarında yaşayan farklı inançları, farklı ulus ve ulusal azınlıkları yok sayarak, herkesi Türk ve Müslüman yapma uğraşındadırlar. Ülkemizde Alevileri kendilerine benzetmek, kendileri gibi inanmalarını sağlamak, kısacası asimile etmek uğraşındadırlar. Bu politika, Türk - İslam Sentezi girişimleri, asimilasyoncudur. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin varlığı ile birlikte gündemde olan bir politikadır.


AKP ve şeriatçı güçlerin tüm girişimlerine rağmen, Aleviler teslim olmayacaklardır. Yüzlerce yıllık tarihlerinde, asimilasyon girişimlerine, katliamlara, derilerinin yüzülmesine rağmen, zalimin karşısında boyun eğmemişlerdir. AKP ve koalisyon ortağı cemaatler, cemaatlerle kol-kola olan hainlerde yaptıkları ortak projeler hazırlayanlar, Alevileri haklı davalarında alıkoyamayacaklardır.


Bugün Adıyaman da, hortlatılmak istenilen, provokasyon ortamı, gerici yobaz, faşist saldırlar karşısında, Aleviler ülke genelinde ve ülke dışında kenetlenerek dik duracaklardır. Yezidin, Yavuz’un, takipçilerine torunlarına karşı, meşru müdafaada bulunacaklardır.


Aleviler, HZ Hüseyin, Hallacı Mansur, Nesimi, Şeyh Bedreddin, Pir Sultan’dan devir aldıkları mirası, bayrağı sonuna kadar taşımaya kararlıdırlar.


AKP iktidarı dönemimde, ‘paralel devlet’ eliyle organize edilen gerici faşist örgütlenmeler ve yandaşları vasıtasıyla, Adıyaman’da yaşayan Aleviler yıldırılmak, topraklarından, yaşam alanlarından, yerleşkelerinden sürmek istenmektedir. AKP ve ‘paralel devlet’ bu gelişmeler karşısında, sessizliğini koruyarak, provokasyona ve saldırılara çanak tutmaktadırlar.


Türkiye Cumhuriyeti, İçişleri bakanı, Valisi geçmişte gelişmişleri, saldırıları, ‘önemli bir şey değil, çocukları işi’ gibi göstererek, olayın vahametini görmemek için çaba harcamaktadır. Bu davranış, aslında Türkiye Cumhuriyeti Devletinin, ‘paralel devletin’ ortak aklıdır.


Adıyaman veya bir başka alanda, bir Alevinin burnu dahi kanasa, sorumluları, ‘paralel devlet’ yapılanmasında yer alanlardır. AKP ve cemaat’e mensup gerici güçlerin, ellerini yeniden kana bulama anlamına gelecektir.


Her hangi bir olumsuz, fiziki saldırılar karşısında, tüm Alevilerin elleri AKP iktidarının yakasında olacaktır.


Yapılması gereken, bu tip provokasyon ve gerici faşist saldırılar 
peşinde olanların bulunması ve gerekli yaptırımların uygulanmasıdır.  


Saldırıların, provokasyon girişimlerinin faillerini önemsemeyip, ‘önemli bir şey değil’ anlayışı, yeni acıların yaşanmasına kapı aralayan bir anlayıştır.


Asimilasyon çabalarından vazgeçilmelidir. Asimilasyon çabaların yeni acıların yaşanmasını kaçınılmaz kılmaktadır.


Aleviler olarak, yeni bir acı daha yaşamak istemiyoruz artık!


Bir sonraki yazımda buluşmak üzere,

 04.12.13