Sevgili okuyucular,

Avrupa parlamentosu seçimleri ve sonuçları! Avrupa Birliğine üye 28 Avrupa ülkesinde geçtiğimiz22- 25 Mayıs 2014 arası yoğunlukla da, Pazar günü, seçimler yapıldı.

Avrupa parlamentosu seçimler, 8. Kez yapılmıştır. Avrupa parlamentosu seçimleri, Lizbon antlaşmasına göre 5 yılda bir tekrarlanmaktadır.  Mayıs 2014 verilerine göre Avrupa Birliği ülkelerinde 390 Milyon civarında seçmen bulunmaktadır. Avrupa Birliği’ne üye ülkelerinden toplam 751 Parlamenter, (Milletvekili) seçimler sonucu belirlenmektedir.

Seçimlere katılım ve seçim sonuçları beraberinde bazı sürprizleri de getirdi. Seçimlere katılım oldukça düşündürücüdür. Normal koşullarda seçim sonuçları, Avrupa parlamentosunu yönetenler için aslında yüz kızartıcı bir durum olarak ifade edilmesinde bir sakınca yok derim. Avrupa Birliği’ne üye ülkelerin, halklarının, Avrupa parlamentosundan, bir beklentilerinin olmadığı ve güvenilirliğini, üye ülkelerin halkları huzurunda kaybettiğinin bir açıklaması olduğunu algılamak durumundayız.

Avrupa Birliği’ne üye ülkelerin yöneticileri, seçimlere katılımın az olmasını, yani % 43’9 civarında kalmasını, ‘normal’ bir durum olduğunu açıklasalar da, aslında durumu kurtarmak için açıklamalar olduğunu gözden kaçıramayız.

2014 Mayıs 8. Dönem Avrupa parlamentosu seçimleri, seçmenlerin katılımı kadar, seçim sonuçları da, ilginç ve bir O kadar da, sürpriz sonuçların ortaya çıkmasını beraberinde getirdi. Seçim sonuçları için aslında, sürpriz demek birazda mübalağa etmek anlamına gelir. Ama yinede anekdot kabul edip geçelim. Avrupa Birliğine üye ülkelerin yöneticilerinin, kendi halkları nazarında kıymeti harbiye sinin fazlada olmadığı ve güvenilirliklerini kaybettikleri bir gerçektir.

Yerküre ölçeğinde, 2009 ekonomik krizinin, kapitalizmin kendi krizini, sorunlarını aşamaması ve tek-tek ülkelerde, toplumun geneline ve özel olarak ta, halkların, emekçilerin sırtına yükleme çabaları, Avrupa Birliği’ne olan güvenin kaybolmasını beraberinde getirmiştir.

Kapitalist sermaye çevreleri, özellikle de, Avrupa Birliğinin kaymağını yiyen, Almanya ve Fransa sermaye çevreleri, içinde bulundukları ekonomik krizden daha az zararla çıkmak için, krizin faturasını kendilerine göre küçük ölçekli olan ve bir anlamda bağımlılık yarattıkları Avrupa Birliği ülkelerinin sırtına yüklemek için yoğun çaba gösterdiler.

Bu durum, birçok Avrupa Birliği ülkesi halklarının, isyan etmeleri ve yeni arayışlar içerisine girmelerini beraberinde getirdi. Ekonomisi görecelide olsa büyük olan ülkelerin halkları ise, sürekli olarak ekonomisi küçük ölçekli olan ülkelerin ekonomik sıkıntılarının, ‘’büyük ülkelerin emekçilerinin sırtına yüklendiği’’ yani kendilerinin sırtına yüklendiği algısına kapıldılar. Aslında Avrupa’nın kaymağını yiyen sermaye çevreleri, bu tarz politik argümanları sürekli gündemde tutarak, kendi emekçilerine şantaj olarak kullanmaktaydılar.

Bütün bu gelişmeler, seçim sonuçlarına da yansımasını beraberinde getirdi. Avrupa Parlamentosu seçim sonuçları aşağıda olduğu gibi veri olarak karşımızda durmaktadır.

AP seçimlerinin resmi olmayan sonuçlarına göre Avrupa’da aşırı sağ, faşist partiler oy oranını artırdı. Fransa’da Jean Marine Le Pen liderliğindeki aşırı sağcı, faşist Ulusal Cephe yüzde 24,95 oranında oy alarak Avrupa Parlamentosu seçimlerinde birinci parti oldu.

İngiltere’de Avrupa Birliği karşıtı Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi yeni Nazilerdir. (UKIP) yüzde 27 oranında oy alarak seçimlerin galibi oldu. Danimarka’da da aşırı sağcı, faşist Danimarka Halk Partisi (Dansk Folkeparti), yüzde 26,60’lık oy oranıyla en çok oyu alan parti oldu. Avusturya’da ise aşırı sağcı, Nazi, faşist, Avusturya Özgürlük Partisi (FPÖ) ise yüzde 19,50 ile üçüncü sırada yer aldı.

Macaristan’da aşırı sağcı Jobbik Partisi yüzde 14,68 ile seçimlerde ikinci parti oldu. Almanya’da ise resmi olmayan sonuçlara göre, Almanya’daki Avrupa Parlamentosu seçimlerinde Hrıstiyan Birlik

Partileri(CDU/CSU) yüzde 35,30 ile birinci parti oldu. Almanya’da Avrupa karşıtı görüşleriyle öne çıkan Almanya için Alternatif Partisi, Yeni Nazi faşist (AfD) ise tahminlere göre yüzde 7 oranında oy almayı başardı.

Avrupa’nın 100 yıllık, ’sosyal demokratları’ ‘hıristiyan demokratları’ bakalım ne yapacaklar. Sermaye çevreleri bu durumu nasıl açıklayacaklar. Hep birlikte göreceğiz. Avrupa, faşizmin ayak seslerini yeniden duyar gibi olmaktayız. Bugün kendini yeni Naziler olarak ifade eden, bu vb. grupların, halklara düşman, bir çoğununda eli kanlı katiller den oluştuğunu, Avrupa halkları bilmektedir.

Halkların bu faşist güruha geçit vermeyeceği gerçeğini de, göz önünde bulundurmalıyız. Ama Avrupa sermayesinin içine düştüğü krizden kurtulmak için, krizin faturasını emekçilere ödetme çabaları, halklara düşmanca davranışı ve faşist örgütlenmelerin palazlanmasını, beraberinde getirmiştir.

Bir noktanın da altını çizmeden geçmeyelim. Yunanistan ve Avrupa Birliğine üye ülkelerin birçoğunda, sol ve emek eksenli partilerin aldıkları oylarında hatırı sayılır olduğu gerçeğini de görmeliyiz.

Yine göçmen kökenli parlamenterin, Avrupa parlamentosunda görev alması ise bir başka gerçekliktir. Bu umutlarla, gelecek aydınlık günlerin halkların ve emekçilerin ellerinde olduğu gerçekliğini içselleştirelim!

31 Mayıs 2014 
Twitter: AliekberP
Facebook: aliekberpektas