Siyasal İslam’ın silahlı ve silahlı olmayan iki kanadı olduğu bilinen bir gerçektir. Laik Cumhuritet’in doğduğu Paris’te, ‘özgürlük, eşitlik ve kardeşlik’ diyenlerin torunlarının hayatları karartıldı. Siyasal İslam, 13 Kasım 2015 tarihinde gerçek yüzünü bir kere daha tüm çirkinliği ve çirkefliği ile gösterdi.

Siyasal İslam’ın silahsız kanadını temsil edenlerin 'onura ettiği, besleyip büyüttüğü ve silahlandırıp eğittiği' ‘Irak Şam İslam Devleti' (İŞID) adlı islamcı terör çetesi, 10 Ekim 2015’de Ankara Tren Garı önünde 2 canlı bomba tarafından gerçekleştirilen ve 102 insanımızın katledildiği terör saldırısının ardından, 13 Kasım 2015’ de Paris’te sahneye çıktı.

Mezhepçiliği, kindarlığı, sömürü ve şiddeti içselleştiren Siyasal İslam ve temsilcileri, bölge ülkelerin karşılıklı çıkar ekseninde kendi aralarında yakın ekonomik işbirliğine gitmesini ve halkların dost olmasını fıtratı gereği istememektedir. Kendinden olmayanı her vesile ile küçük düşüren, karalayan, alaya alan, rencide eden ve başka inançlara saldıran Siyasal İslam, kendi karanlık ve yobaz zihniyetini tek doğru yaşam biçimi olarak dayatıp, medeni toplumların ortak yaşam değerlerinin yok edilmesi inancındadır.

Birbirine coğrafi, dinsel, kültürel, sosyal ve ekonomik olarak yakın komşu ülkelerin ekonomik entegerasyona giderek, mevcut kaynaklarını daha da etkin bir şekilde değerlendirip kendi aralarında hem barışı kalıcı olarak sağlamak ve hem de çoğulcu demokrasiyi kurumsallaştırarak ekonomik refahlarını en üst düzeye çıkarmaları mümkündür. Bunun mümkün olduğu AB gerçeğinde görülmektedir. Ekonomik refah ile uyum içinde gelişen çoğulcu demokrasi, beraberinde ortak yaşam kültürünü de geliştirerek buna uygun vazgeçilmesi mümkün olmayan ortak değerleri de yaratır.

Peki nedir bu ortak değerler?

Başta çoğulcu laik demokrası ve laik eğitimdir. Dinin toplumsal ve siyaset üzerindeki etkisini asgariye indirerek, din işleri ile devlet işlerini bir birinden ayırarak, her inanca eşit mesafede durmaktır. İnsanların kadın erkek ayrımı yapmadan, açık ya da kapalı ortamlarda beraber yemek yemeleri, şarkı-türkü söyleyerek dans, bale ve vals yapmaları, ele ele tutuşarak yürüyüşe çıkmaları, pilajlarda güneşlenmeleri, sinemaya ve tiyatroya gitmeleri, doyasıya kahkaka atmaları ve kısaca kadın-erkek eşitliği temelinde hayatı yaşayarak ve yaşatarak paylaşmaktır.

Medeni toplumların yaşamlarına örnek teşkil eden bu ve benzeri ortak değerleri ‘Siyasal İslam’ elinin tersi ile itmektedir. Siyasal İslamın, medeni toplum yurttaşlarının ortak yaşam biçimi ve değerlerine bakışı sevgili Bekir Coşkun’un kaleminden özetle şöyledir: ‘Kadın gülüşü fahişelik, eğlence günah, içki yasak, laiklik dinsizlik, çağdaş yaşam batıl, kızlarla erkekler bir arada fuhuş, heykel şirk, tiyatro kafirlik, vals fuhuş, sezaryen, kürtaj dinsizlik, sünni mezhebinden olmayanlar kafir…’ (Bekir Coşkun, ‘ IŞİD Biraderler’, http://www.sozcu.com.tr/2015/yazarlar/bekir-coskun/isid-biraderler-985137/)

Avrupa ve Paris'i bilmeyenler için tekrar edelim: Paris’te, 13 Kasım 2015 tarihinde Siyasal İslam’ın silahlı kanadı olan İŞID adlı terör çetesi tarafından gerçekleştirilen katliam yerinde gençler şarkılar eşliğinde dans ediyordu, eşler, sevgililer ve her türden insan aynı masada yemek yiyordu, stadyumda futbol maçı izliyordu, aynı sokakta ele ele gezinti yapıyordu ve kısaca yaşıyorlardı.

Bu yaşam biçimine tahammül edemeyen IŞİD bomba ve otomatik silahlarla Paris’te saldırdı ve onlarca mahsum insanın hayatını kararttı; Türkiye’de ise Siyasal İslam’ın silahsız kanadından olanların zehir zemberek kindar demeçleri ve söylemleri ile medenice yaşamı tercih eden ve yaşayan insanlarımızın hayatları karartılıyor. Şimdi ‘Siyasal İslam’ın silahlı ve silahsız kanadı arasındaki ‘fark’ netleşti mi?

16 Kasım 2015