Uluslararası hak ihlalleri raporunda Avrupa’da İslamofobi vurgusu

UHİM’in raporu, son dönemde pek çok Avrupalı siyasetçinin de dünyanın en müreffeh bu coğrafyası için büyük bir tehdit olarak işaret ettiği ırkçı akımlarla güçlenen bir sorun olarak inceliyor İslamofobi’yi. Çalışmada medya da ayrımcılıkla birlikte şiddeti ve nefreti körükleyen söylemleri nedeniyle eleştiriliyor.

Uluslararası Hak İhlalleri İzleme Merkezi (UHİM), 2012 Dünya Hak İhlalleri Raporu’nu açıkladı. Rapora, son yıllarda Avrupa’da tırmanışa geçen ayrımcı politikalar, artan ırkçılık ve İslamofobi ve bu alanda yaşanan hak ihlalleri damgasını vurdu.

Hak ihlalleri raporunda, küresel aktörlerin dünya üzerinde sürdürdüğü işgallerin özellikle İslam medeniyetinin binlerce yıllık kültür mirasını yok ettiği belirtiliyor. Afganistan’dan Filistin’e, Irak’tan Suriye’ye, Mali’den Sudan’a kadar dün­yanın dört bir yanındaki işgal ve operas­yonlarda ibadethaneler, okullar, kütüphaneler ve tarihi yapılar en önemlisi medeniyetle­rin kalbi konumundaki şehirler yerle bir ediliyor. UHİM Başkanı Ayhan Küçük, Batılı güçlerin Asya kıtasındaki stratejik bölgelerde söz sahibi olabil­mek için kıyasıya bir mücadele içine girdiğini belirtirken çıkar çatışmalarının büyük felaketlerin yaşanmasına sebep olduğunu söyledi. Küçük, başta Filistin olmak üze­re, Patani’den Arakan’a, Keşmir’den Doğu Türkistan’a kadar pek çok bölgede zulümlerin devam ettiğini belirtti.

Başkan Küçük’e göre, Avrupa devletleri İslam karşıtı uygulamalarda sınır tanımıyor. Son dönemde Avrupa’da özgürlük, demokrasi, hoşgörü, çok kültürlülük söylemleriyle bağdaşmayan pek çok uygulama gerçekleştiğini dile getiren Küçük şu örnekleri verdi: “Geçtiğimiz yıllarda İsviçre’de minare yasağı, Fransa’da burka yasağı, Yunanistan’da cami yasağı gibi İslam dinini ve Müslümanları hedef alan ve inanç hürriyetini kısıtlayıcı uygulamalar hız kes­meden devam ediyor.”

Raporda, “Avrupa’da ırkçı ve İslamofobik saldırılar artıyor!” başlığı altında verilen örnekler de Başkan Küçük’ün cümlelerini destekliyor. Raporda son dö­nemde yaşanan ırkçı ve İslamofobik saldırılar ise şöyle sıralanıyor: “Fransa’da ekim ayı içerisinde kendisine ‘732  Generation Identitaire’ adını veren faşist grup, yapımı devam eden bir camiyi işgal etti. İngiltere’de 4’ü çocuk 5 Pakistanlı yanarak öldü. Müslüman ailenin evindeki yangının kundaklama sonucu çıktığından şüphele­niliyor. Belçika’da, Türk asıllı milletvekili Mahinur Özdemir’in milletvekili seçildiği 2009 yılında başörtülü olduğu gerekçesiyle mecliste yemin etmesine engel olmaya çalışan vekiller oldu. Bazı Fransız havaalanlarında başörtülü kadınların örtüleri güvenlik gerekçesi ile açtırılmaya başlandı.” Ancak Avrupa Birliği güvenlik kriterlerine göre, güvenlik görevlilerinin başı açtırma yetkisi bulunmuyor. Uygulamaya tepki gösteren kadınların saçlarını başka bir yerde açma teklifleri de kabul edilmiyor.

Hak ihlallerinin yalnızca özgürlük alanlarına yapılan müdahalelerden ve savaş alanlarında yaşanan hukuksuzluklardan ibaret olduğu algısını değiştirmek istediklerini belirten Küçük, insan hayatını ilgilendiren bütün konularda bir hesap sorma bilinci oluşturmak için çalıştıklarını ve böyle bir rapor hazırladıklarını kaydetti.

Medya, şiddeti ve nefreti körüklüyor

Medyanın ayrımcılıkla birlikte şiddeti ve nefreti körük­leyen söylemlerine devam ettiği belirtilen raporda özellikle ABD ve Avrupa medyasına dikkat çekiliyor. Rapora göre, Avrupa medyası dünya üzerinde sürdürdükleri işgallere sürekli karartma uygular­ken, ülkeleri işgale uğrayan milyonlarca sivili terö­rist olarak lanse etmekten çekinmiyor. Geçtiğimiz yıl özellikle Suriye ve Mali’de yaşanan gelişmeler uluslararası medya organları tarafından manipüle edilerek dünya kamuoyuna küresel aktörlerin iste­diği biçimde yansıtıldı.