Sibel Gazi-Tabel

 
Aydın ''Ülkenin bu göçmenler için cazip kılınması gerektiği yönünde tartışmalar yürütülmektedir. Bu bağlamda aralarında Türkiye kökenlilerin de olduğu kalifiye eleman ve yüksek nitelikli bireylerin Almanya’dan başka ülkelere göçmesi kaygıyla izlenmekte, »beyin göçü« olarak değerlendirilmektedir. Yaygın bir kanıya göre, Almanya’da yükselen İslam karşıtlığı Türkiye kökenli göçmenlerin daha fazla ayrımcılığa, dışlanmaya ve ırkçı davranışlara maruz kalmalarına yol açıyor, tersine bir göç dalgasını tetikliyor'' dedi.

Yaklaşık 45 dakika süren Powerpoint destekli sunum ve ardından 1 saati aşkın süren sıcak soru-cevap biçimindeki interaktif tartışmada katılımcılar yoğun ilgi gösterdi.

Etkinliği düzenleyen dernek başkanı Metin Pek ve başkan yardımcısı Hüseyin Yılmaz’ın başlangıç konuşmalarının ardından sunumuna başlayan Dr. Yaşar Aydın’ı kısaca tanıtmak gerekirse, kendisi Hamburg Üniversitesi’nde sosyoloji ve iktisat bilimi öğrenimi gördü, sonrasında Lancaster Üniversitesi’nde sosyoloji dalında yüksek lisans eğitimi aldı. 2009’da Hamburg Üniversitesi’nde ‘Bir Sosyal Kurgu Olarak Yabancılığın Analizi ve Eleştirisi’ başlıklı doktora tezini vererek doktorasını aldı.

Aydın’ın konferans bildirisinin tezi, yaygın kanı olan, Almanya’da yükselen İslam karşıtlığının Almanya’dan Türkiye’ye tersine bir göç (diyelim kesin dönüş) dalgasını tetiklediği kanısının aslında gerçekleri yansıtmadığına dayanmakta idi.

İslam karşıtlığının Türkiyeli göçmenlerin daha fazla ayrımcılığa, dışlanmaya ve ırkçı davranışlara maruz kalmalarına yol açtığı ayrı bir gerçeklikti. Ancak bu durumun tersine göçü tetiklediğini gösteren istatistiki veriler mevcut değildi. Bu varsayımın geçerlilik kazanabilmesi için artan İslam karşıtlığı ve ayrımcılıkla birlikte Almanya’dan Türkiye’ye göçün de artmış olması gerekiyor ki böyle bir durum söz konusu değil.

Dr. Yaşar Aydın, iddiasını temellendirmek için çeşitli rakamlar sundu : “2001-2010 arası yıllık göç ortalaması 36 bin 121 iken, 1991-2000 arası 39 bin 634’tür. Bu veriler ışığında, 2001’deki 11 Eylül terör saldırıları sonucu artan İslam karşıtlığının Türkiyeli göçmenlerin Almanya’dan Türkiye’ye tersine göçünü tetiklediği iddiasında bulunmak zor olsa gerek.”

KESİN DÖNÜŞ YOK

Üzerinde durulması gereken bir başka nokta ise Almanya’dan Türkiye’ye göçenlerin kesin dönüş yaptığı varsayımıdır. Kuşkusuz kesin dönüş yapanlar da var, ancak eldeki veriler Türkiye’ye gidenlerin önemli bir bölümünün birkaç yıl sonra tekrar Almanya’ya döndüğü yönündedir.

GÖÇE YOL AÇAN ÇEKİCİ NEDENLER
Küreselleşme ve teknolojik olanakların artması, göç veren ve göç alan ülkeleri birbirine bağlayan göç köprülerinin ortaya çıkmasına neden olmuş, böylece göçün önündeki birçok engelin kalkmasına, kişisel göç kararlarının kolaylaşmasına neden olmuştur.

Aydın, Türkiye’nin göçe yol açan çekici faktörlerinin kuvvetlenmesi nedeniyle göç aldığını savunmaktadır. Ona göre, ekonomik gelişmeler, Türkiye’nin Ortadoğu ile ilişkilerini geliştirmesi ve Kürt sorununda barış çabalarının artması gibi nedenler göçün yönünü Türkiye’ye çevirmekte etkilidir. Zira bunlar, Almanya’daki Türkiyelilerin Türkiye algılarını pozitif biçimde değiştirmekte ve Türkiye’ye gelmelerini kolaylaştırmaktadır.

Diğer bir deyişle birçok Türkiyeli göçmenin Almanya’dan Türkiye’ye göç etmelerinde az önce sayılan çekici faktörlerin, İslam karşıtlığı ve ayrımcılıktan daha etkin olduğunu ileri sürmektedir.

TÜRKİYE’DE SOSYAL VE EKONOMİK ADALETSİZLİK, ALMANYA’DA AYRIMCILIK

Ancak Aydın’ın verdiği rakamlarda Türkiye’ye gidenlerin Almanya’ya geri döndüklerini söylemesi ve aslında ‘kesin dönüş yok’ demesi Türkiye’nin daha cazipleştiğine dair yukarıdaki tezi çürütmektedir.

Soru cevap kısmında iki ülke arasındaki göçün nedenleri tartışıldı. TGH başkanı Nebahat Güçlü, Yeşiller Partisi Hamburg milletvekili Gülnur Can, Yeşiller Altona Belediye Meclis Üyesi Yusuf Uzundağ,  TGH Onursal Başkanı Nihat Ercan, Menekşe korosundan Güngör Yılmaz gibi kentin tanınmış simalarının da yönelttiği çeşitli sorular, yorumlar ve cevaplarla konu etraflıca ele alınmış oldu.

Türkiye’de 9 ay güneş olması ancak sosyal ve ekonomik adaletsizlik, Almanya’da 30 gün yıllık tatil imkanı ancak ayrımcılık gibi her iki ülkedeki olumlu veya olumsuz yönler dile getirildi. Almanya’daki itici nedenler arasında yabancıların memur olma zorluğu da ifade edildi.

Toplantıyı kapatan Hüseyin Yılmaz, bir sonraki programda Bulgaristan, Romanya gibi diğer ülkelerden göçün AB içinde nereye doğru aktığı konusunun tartışılacağını; ırkçılığa karşı mücadeleye devam edileceğini ifade etti.

YORUM:

İletişim ve teknoloji uzakları yakınlaştırırken, gerçek ile imajın birbirine karışması sonucunu da doğurmaktadır. Şöyle ki imaj, gerçeğin önüne geçebilmektedir. Türkiye’deki gerçeklik ile kafalarda yaratılmak istenen ve yaratılan imaj veya Türkiye algısı farklıdır. Herhangi bir ülkeye büyük hayallerle gidenler, hayatta çoğu kez olduğu gibi deneme-yanılma yoluyla aslında öyle olmadığını görebilirler.

Göçü 2000 sonrası AKP dönemine göre değerlendirmek, savların bilimsel tez mi, siyasal tez mi olduğu konusunda soru işareti yaratabilir. Ancak gerek Dr. Aydın’ın her eleştiriye açık duruşu, gerekse objektif biçimde yanıtlar vermesi bu kuşkuyu dağıtmıştır.