Hristiyan Sosyal Birlik partisinin Genel Sekreteri Andreas Scheuer ise, “Alman vatandaşlığı kolayca herkese verilmemeli” yorumunda bulundu. Scheuer, “Biz koalisyon sözleşmesinde, çifte vatandaşlığın okul ve oturum şartlarına bağlanmasını kabul ettik. Bu yüzden, bu girişimi değerlendirmek oldukça güç” sözleriyle inisiyatifi eleştirdi.
Opsiyon modeli
Geçen yıl kasım ayında, Büyük Koalisyon'u kuran Sosyal Demokrat Parti ile Hristiyan Birlik partileri koalisyon sözleşmesinde, “Almanya'da doğan ve büyüyen göçmen çocuklarının Alman uyruğunu kaybetmemesi ve opsiyon modelinden muaf kılınması” üzerinde uzlaşmıştı.
Opsiyon modeli, ailesi AB dışındaki ülkelerden gelen göçmen kökenli çocukların, 23 yaşına kadar ailesinin vatandaşlığı ile Alman vatandaşlığı arasında tercih yapmasını zorunlu kılıyor. Bu düzenleme AB ülkeleri için geçerli değil. AB vatandaşları her iki pasaportu da taşıma hakkına sahip. Tartışma özellikle söz konusu düzenlemedeki Almanya'da büyümüş olma şartı yüzünden çıkıyor. Hristiyan Sosyal Birlik Genel Sekreteri Andras Scheuer, “Düşünün ki çocuklar Doğu Anadolu'da okula gidiyor. Bütün hayatlarını orada geçiriyor ve 16-17 yaşına gelince de Alman pasaportları olduğunu hatırlıyorlar” diyor. Scheuer, daha sonra Almanya'ya gelen gençlerin dil ve uyum sorunları ile karşılaşabileceklerini hatırlatıyor.
Çifte vatandaşlık inisiyatifi temsilcileri ise argümanlarını daha çok ekonomik nedenlere dayandırıyorlar. Nils Schmid, iki uyruklu olmanın genel olarak uyumu teşvik eden bir unsur olduğunu savunuyor. Almanya'nın ekonomik çıkarlarına dikkat çeken Schmid, “Almanya'da uzman eleman açığı nedeniyle uyumu teşvik eden düzenlemeler yapmalıyız” diyor.
‘Aidiyet uyrukla ilgili değil'
Berlin'deki Bilim Merkezi'nde uyum konusunda araştırmalar yapan Dr. İnes Michalowski ise çifte vatandaşlık konusuna çok fazla önem atfedildiği görüşünde. Uzman, “Bir kişinin taşıdığı kimlik onun aidiyeti hakkında bilgi vermez. Çifte vatandaşlık bütünüyle yasaklansa bile, kişinin kendini belli bir ülkeye ait hissetmesini yasaklayamayız”, diyor.
