-
Süheyla Kaplan-

Önergede, 8 Temmuz tarihinde Alman Der Spiegel dergisinde ‘Der Pate’ başlığıyla Almanya’da en tehlikeli İslami hareket olarak nitelendirilen’ Fethullah Gülen hareketinin Berlin eyaleti tarafından ne kadar bilindiği ve derginin haberine göre ‘Gülen cemaatinin gizli Katolik örgütü Opus Dei’ ile parallek gösterdiği, ‘cemaatin gizli bir yapılanmaya sahip Scientology tarikatına’ benzetilmesini nasıl değerlendirildiği de soruluyor.

 Eyalet hükümetine sorulan ve iki hafta içinde yanıtlanması beklenilen 6 maddelik soru önergesinde şunlar yer alıyor: ‘’8 Temmuz 2012 tarihinde Der Spiegel dergisinde ‘Der Pate’ başlığıyla Fethullah Gülen cemaati hakkında çıkan haberle ilgili Berlin eyalet hükümeti ne derecede bilgi sahibi? Haberde hareketin ‘gizli bir yapılanmaya sahip Scientology tarikatına benzetilmesi’ni eyalet hükümeti nasıl değerlendiriyor?
Gülen hareketinin ‘sadık hizmetkarları’ olarak yetiştirilmek üzere Berlin’de Işık Evleri’nin varlığındann eyalet hükümeti bilgi sahibi mi? ve bu evlerin kurulmasında Berlin eyalet hükümetinin katkısı var mı? yoksa, Der Spigel dergisininde çıkan haberde çıkan hareketin ‘tehlikeli’ olduğuna katılıyor mu? ya da Anayasayı Koruma Dairesi bu kez de mi  uyudu?

Berlin Brandenburg’daki TÜDESB Eğitim Kurumu (Bildungsinstitut) ve Okulu’ hakkında eyalet hükümetinin ne derecede bilgisi var? Bu okulun Der Spiegel dergisinde de yer aldığı gibi, Fethullah Gülen cemaati ile ilgili bağlantısı var mı? Sözkonusu lisenin kurulmasından önce bu okul ile ilgili eyalet hükümeti tarafından kapsamlı araştırma yapıldı mı? yapıldıysa, nasıl bir neticeye ulaşıldı? TÜDESB dışında Berlin’de başka dernekler masasına kayıtlı  başka dernekler var mı? bu dernekler eyalet hükümetinden resmi anlamda bir maddi destek alıyor mu?
Berlin eyalet hükümeti Prof. Ursula Spuler-Steegemann’ın Der Spiegel dergisinde yer alan yorumunda ‘Fethullah Gülen’i Almanya’daki en tehlikeli İslami  hareket olarak görmesini’  nasıl değerlendiriyor? Fethullah Gülen hareketine bağlı kurum ve enstitülerle Berlin eyalet hükümeti ne ölçüde  işbirliği içerisinde? ‘.

 Taş, Almanya’da bir süre önce Fethullah Gülen hareketi konusunda Der Spiegel dergisinde çıkan haberin büyük yankı uyandırdığını, kafalarda birçok soru işaretleri bulunduğunu belirterek, Alman hükümetinin bu hareket ile ne ölçüde işbirliği içerisinde olduğunu merak ettiğini söyledi.

 ‘TÜRKİYE’DE DİN ÖZGÜRLÜĞÜ YOK’

 Taş, yaptığı özel açıklamada Türkiye’de Aleviler ve farklı dinlere mensup olanların din özgürlüğünün hala olmadığını öne sürerek, ‘’Yargıtay hala Aleviliği din olarak görmüyor, cemevleri ibadet yeri olarak görülmüyor. Dini bir çoğunluk Türkiye’de hiçe sayılmaktadır’ dedi.

 Türkiye’de Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kaldırılması gerektiğini savunan Taş, farklı dinleri kapsayan ve içine alan bir kuruluşa acilen gereksinim olduğunu söyledi.

 ‘TÜRKİYE’DE  EŞÇİNSEL AÇILIMA İHTİYAÇ VAR’

 Cinsel tercihini açıklayan ilk Türkiye kökenli milletvekili olan Taş, Türkiye’de eşcinsel açılıma ihtiyaç olduğunu belirterek, Türkiye’de eşcinsel bakan ve milletvekillerinin olduğunu ve bunların bir kısmını da tanıdığını ancak isimlerini açıklamak istemediğini söyledi.

Türkiye’de ilk kez 1993 yılında Christopher Street Day’in (Eşcinsensellerin karnavalı) gerçekleşmesi için büyük katkıda bulunduğunu ancak o yıllarda Sivas olaylarının meydana gelmesi vesilesiyle bu karnavalin iptal edildiğini belirterek, eşcinsellerin hala hasta olarak görüldüğünü ileri sürdü.

 Taş, ‘’Bizim toplumda eşcinseller hala hasta olarak görülmekte. Ben de eşcinsel kimliğimi 80’li yıllarda açıkladığımda beni dışlamışlardı. Hatta Berlin’de sırf eşcinsel olduğum için beni beni müşteri olarak kabul etmeyen ve dükkanlarına almayan  esnaflar tanıyorum. Benimle tokalaşmak bile istemezlerdi. Hala yan yana fotoğraf çektirip de, akabinden gazeteci arkadaşlara benimle olan fotoğraflarının çıkarılmasını isteyen insanlar var’ dedi.

 ‘TÜRKİYE’DE DE ÇOK SAYIDA EŞCİNSEL BAKAN YA DA MİLLETVEKİLLERİ VAR’

 Türkiye’de eşcinsel kimliğini saklayan bakan ve milletvekillerin olduğunu ve bunları tanıdığını ifade eden Taş, ‘Türkiye’de hala cinsellik tabu. Bizler, eşcinsel olarak özel bir ayrıcalık istemiyoruz, aksine eşit hak talep ediyoruz. Eşcinsel ve insan hakları konusunda Türkiye sınıfta kaldı. Hala transseksüellere, eşcinsellere şiddet eylemi uygulanmakta ve onlar polis tarafından baskıya maruz kalmaktadırlar. İnsanların yatak odaları sorgulanmamalı. Türkiye’de bu konuda yeni bir anayasal düzenleme yapılmalı, cinsel kimlik koruma altına alınmalı’ şeklinde konuştu.

 Taş, Türkiye’nin son yıllarda izlediği dış politikayı sert bir şekilde eleştirerek, dış politikada Türkiye’nin belli bir çizgisinin olmadığını söyledi.

 Taş, Almanya’da Neonazi cinayetleri ile ilgili olarak da Alman hükümeti yetersiz bulduğunu öne sürerek, bugüne kadar ırkçı cinayetlerinin üzerinin kapatıldığını belirtti.

 Taş, ‘Neonazi cinayetlerinin failleri ortaya çıkana kadar Almanya’da işlenen cinayetler aşırı sağcı cinayetler olarak tanımlanmadı. Neonazi cinayetleri konusunda Alman hükümetinin aldığı önlemler yetersiz, bu da utanç verici. NPD’nin hala var olması, bu partinin faaliyetlerinin yasaklanmaması ve vergi paralarından toplanan paralarla partinin finanse edilmesi Almanya’nın aşırı sağa bakışını gösteriyor!’ dedi.