Almanya'nın Köln kentinde, Karagöz'ü anmak için bir toplantı düzenlendi. 12 Eylül 1980 döneminde gözaltında  işkenceci polislerce sorguda boğazına kaynar su döküldüğü için ses tellerini kaybeden ve daha sonra gırtlak kanseri olan Enver Karagöz, 29 Mart 2007 tarihinde Köln'de yaşamını yitirmişti. Anma gecesinde önce bir sinevizyon gösterisiyle hayatından kesitler sunuldu. Alter Feuerwache'daki gecede  toplantı salonunu tamamen dolduran kitleye devrimci öğretmen ve şairin bazı şiirleri de okundu. Daha sonra Enver Karagöz'ün eşi Işılay Karagöz, 12 Eylül'den sonra yaşadıkları zorlukları anlattı.

 

MÜCADELEYE DEVAM EDİYORUM

Işılay Karagöz,12 Eylül'ün sorumluları hesap verinceye kadar işin peşini bırakmayacağım. Onun bıraktığı yerden mücadeleye devam ediyorum. 12 Eylül mahkemelerinin başlamasını hiç de birilerinin lütfü olarak görmüyorum. Bunun için yurt içinde ve yurt dışında çok sayıda çalışmalar yapıldı. 'Sadece 28 Şubat paşalarını yargılayalım' diyemezlerdi. Erdal Eren'i anıp ağlayarak oy istediler ama bugün bir kişi bile içeride değil. Sadece göstermelik bir oyun. Bu yalanları yutmadığımızı, onların peşini bırakmayacağımızı göstermek istiyoruz” diye konuştu. 

 

12 EYLÜL'Ü BUGÜN DAHA İYİ ANALİZ EDEBİLİYORUZ

12 Eylül'ün ele alındığı panelde ise gazeteci, yazar ve belgesel yapımcısı Can Dündar şunları söyledi: “O dönem ki iç ve dış dinamiklere baktığımızda 12 Eylül'ü bugün daha iyi anlayabiliyoruz. 12 Eylül'ün hemen öncesinde sermaye çevrelerinin müthiş bir yakınması var. İşçi ve öğrenci hareketleri, toplumsal bir ayaklanma söz konusu. Yükselen bu hareketi bastırmak için başka çarelerinin kalmadığını görüyoruz. Sermaye çevresi o dönemde sıkıyönetimden daha fazlasını istiyordu. Öte yandan o dönemde İran ve Afganistan'ın düşmesi ABD açısından çok önemliydi. Bölgeye giden bütün yollar ABD'ye kapanıyordu. Türkiye'ye komünizm gelseydi ABD'nin bölgede hiç bir kalesi kalmayacaktı. Bu korku vardı."

 

ABD'YE YARADI

Askerlerin yönetime geldiklerinde yaptıkları ilk iş, Yunanistan'ın NATO'nun askeri kanadına girmesine onay vermek oldu. Böylece ABD açısından hem Türkiye kurtarıldı hem de Yunanistan. '12 Eylül başarılı oldu mu' diye sorduğumuzda kesin bir cevabı yok. Darbeden sonra kurulan siyasi partilerin bugün hiç biri yok. Kapatılan partiler ise geri açıldı. Ama öte yandan Türkiye hâlâ 12 Eylül Anayasası ile yönetiliyor. YÖK, Milli Güvenlik Kurulu gibi kurumlar hâlâ ayakta. Bugün Türkiye'de darbeyle hesaplaşma coşkusu olmadığını görüyoruz. Bunda suçluluk duygusunun da etkili olduğunu düşünüyorum. 12 Eylül Anayasası yüksek oranda bir oyla kabul edildi. Bunun sadece o dönemdeki baskıyla açıklanabileceğini sanmıyorum.”