Alman hükümetinin Göç ve Uyumdan Sorumlu Devlet Bakanı Aydan Özoğuz çifte vatandaşlığın yasaklanması önerisine tepki gösterdi. Sosyal Demokrat Partili siyasetçi, "Pasaportların terör saldırılarıyla bağlantısını şimdiye kadar kimse açıklayabilmiş değil" diyerek, ikisinin farklı şeyler olduğunu vurguladı.

RBB Radyosu'na konuşan Özoğuz, bu tür önerilerin "önceden bilindik öneriler" olduğunu ve yeri gelince çekmeceden çıkartılarak kamuoyuna sunulduğunu söyledi. Özoğuz, benzer bir yaklaşımın "saçma" diye nitelendirdiği ve Hristiyan Birlik partili politikacıların savunduğu burka yasağı ile de sergilendiğini belirtti. Bakan, "Burka savunucusu olmadığını ancak bu konunun da güvenlik tartışmaları çerçevesinde gündeme taşınmasının, bazılarının yıllardır hep gündeme getirmek için fırsat kolladığı konulardan" olduğunu belirtti. Özoğuz, güvenlik konusunun önemli olduğunu ancak buna ciddiyetle yaklaşılması gerektiğini söyledi.

Hristiyan Birlik Partili bazı yöneticilerin terörle mücadele amacıyla çifte vatandaşlığın ve burkanın yasaklanması önerisi Almanya'da büyük bir tartışma başlatmıştı.

Almanya İçişleri Bakanı Thomas de Maiziere hafta içinde terörle mücadelenin daha etkin yürütülmesi amacıyla hazırlanan yeni güvenlik önlem paketini kamuoyuna tanıtmıştı. Pakette, potansiyel failleri erken tespit için psikologlarla işbirliğinin sıkılaştırılması, uyumun güçlendirilmesi için travma yaşamış olan kişilere danışmanlık yapacak kişilerin eğitilmesi ve güvenlik birimlerinde personel sayısının artırılması gibi önlemler yer alıyor.

Pakette çifte vatandaşlığa yasak getirilmesi önerisi yer almazken, Federal İçişleri Bakanı, tartışmalı burka yasağı önerisi ile ilgili olarak "İnsan kabul etmediği her şeyi yasaklayamaz. Ben de burka giyilmesini kabul etmiyorum" diye konuşmuştu. De Maiziere, ancak burkanın yasaklanmasının anayasa hukuku açısından sorun oluşturabileceğini belirterek, toptan bir yasaktan yana olmadığı mesajını vermişti.

Hristiyan Birlik Partisi Genel Başkan Veklili Julia Klöckner ise "Burkanın kadınların topluma uyum sağlamasına ve toplumun bir parçası olması önünde engel teşkil ettiğini" söyledi. Hristiyan Sosyal Birlik Partili Ulaştırma Bakanlığı Müsteşarı Dorothee Bär de, "toplulmumuza uyum sağlama amacını güden birinin yüzünü sakalamasına ihtiyacı yok hatta bunu başkasının baskısıyla yapmasına da" demişti.

Alman Polis Sendikası da ülkede burkanın yasaklanması gerektiği görüşünü savundu. Sendika Başkanı Rainer Wendt, "Burkanın topluma uyumun önünde engel oluşturduğunu, kadınları aşağıladığını ve paralel toplumların oluşmasına katkı sağladığını" söyledi.

İsviçre'de de burka diye bilinen peçeli çarşafın yasaklanması gündemde. Zürih Katolik Kilise Meclisi Başkanı Zeno Cavigelli, "Zürih'te burka ve nikablı pek az kadına rastladığını" belirterek, pek çağdaş olarak algılanmasa da "Katolik kilisesi olarak bedenin komple örtünmesi karşısında anlayış gösterdiklerini" belirtti. Cavigelli özellikle Avrupa'nın güneyindeki ülkelerde örneğin kiliselere kısa kollu ya da kısa pantolonlarla gidilmesinin pek hoş karşılanmadığını hatırlattı.

İsviçre de burkayı tartışıyor

İsviçre Zürih Kantonu Emniyet Müdürü Mario Fehr, yaptığı açıklamada burkaya karşı olduğunu söylemiş, Tessin'de yasaklanan Burka’nın bütün İsviçre kantonlarında yasaklanmasını talep ederek, konuyu parlamenterler ve siyasi parti liderleriyle görüşeceğini belirtmişti. Cavigelli de Emniyet Müdürü Fehr'in burka giyen kadınların kendilerini ifade edemedikleri yönündeki eleştirilerini geri çevirmiş ancak İsviçre sokaklarında nikablı ve burkalı kadınların ağırlık kazanmasının da endişe verici olacağını söylemişti.

İçişleri Bakan Thomas de Maiziere ve eyaletlerin içişleri bakanları önümüzdeki hafta biraraya gelerek yeni iç güvenlik paketini ele alacaklar. DW/dpa/KNA/MK/BÖ