Almanya’da bu yıl diğer seçimlere oranla oldukça sıkıcı geçen kampanya döneminin ardından seçmenler pazar günü sandık başına gidiyor.


Son kamuoyu yoklamalarına göre iktidardaki koalisyon partileriyle muhalefet partilerinin oy oranları yüzde 44 ile başa baş gidiyor. Stern dergisi ve RTL televizyonu adına Forsa araştırma kuruluşunun yaptığı ankete göre Hrıstiyan Birlik Partilerinin oy oranı yüzde 39. Mevcut koalisyonun işe devam etmesinin önündeki en büyük engel ise küçük ortak liberallerin durumu. Başbakan Merkel’in gönlünde yatan koalisyon ortağı bir nevi siyasî ölüm-kalım savaşı veriyor. Son dönemde yoğun kan kaybı yaşayan Hür Demokrat Parti’nin yüzde 5 barajını aşıp Federal Meclis’e girebileceği şüpheli.


10-16 Eylül tarihleri arasında temsilî 2 bin 502 kişiyle yapılan anketlere dayanan araştırmaya göre ana muhalefetteki Sosyal Demokrat Parti'nin oy oranı ise yüzde 25. Sosyal Demokratların geleneksel koalisyon ortağı Yeşiller yüzde 9, Sol Parti ise yüzde 10’luk oy oranına sahip.

Anket sonuçlarının sandığa yansıması durumunda Hrıstiyan Birlik partileri ve liberallerden oluşan koalisyon hükümeti çoğunluğa ulaşamayacak. Ancak ana muhalefetteki Sosyal Demokratlar da hem Yeşiller hem de Sol Parti’yi yanına alsa bile koalisyon için çoğunluğu elde edemeyecek.

Bu durumda mümkün görünen tek seçenek Hrıstiyan Birlik Partileri ile Sosyal Demokrat Parti’den oluşan yüzde 64’lük oy oranına sahip bir büyük koalisyon. Ya da teorik olarak Hrıstiyan Birlik Partilerinin Yeşiller ile koalisyona gitmesi.


Yüzde 53 Merkel diyor

Anketlere göre, partilerin durumu karışık olsa da Almanların liderler ile ilgili seçimi çok daha açık. Başbakanı doğrudan seçmek mümkün olsaydı, Alman seçmenin yüzde 53’ü seçimini Angela Merkel’den yana yapacağını belirtiyor. Sosyal Demokrat Parti başbakan adayı Peer Steinbrück’ü başbakanlık koltuğunda görmek isteyenlerin oranı ise yüzde 21.

Merkel'in bu başarısının arkasında Euro krizinin Almanya’yı teğet geçmesinin yanında kişisel özellikleri de rol oynuyor. Heidelberg Üniversitesi'nden Tarihçi Edgar Wolfrum, Merkel'in başarı reçetesini şöyle özetliyor: "Tamamen normal, ne fazla öne çıkıyor ne de fazla geride duruyor. Tam ortada duruyor ve böylece herkes kendisini onunla özdeşleştirebiliyor. Onun başarı reçetesi bu."

Siyaset bilimci Rudolf Korte de Merkel’in mütevazı yapısının seçmenin gözünde olumlu algılandığını kaydediyor. Korte, "Merkel çok sade ve doğal geliyor insanlara. Heyecansız ama işini ciddiye alıyor. Kendi için değil seçmenlere hizmet için çalışıyor. En azından birçok insan böyle algılıyor" diyor.

Peer Steinbrück

Merkel gücünün doruğunda, partisine hâkim. Euro ve borç yönetimi konusunda da Brüksel'deki siyasete yön veriyor. Almanların büyük çoğunluğu da bu yüzden onu takdir ediyor. İletişim bilimci Christoph Moss'a göre Sosyal Demokratlarınsa bu politikaların karşısına koyabilecek ellerinde fazla bir şey yok.

Moss, “SPD her şeyin kötüye gittiğini söylese de Almanlar durumdan gayet memnun” şeklinde konuşuyor.



Seçimlere katılım oranı


Merkel’in Hrıstiyan Demokrat Birlik Partisini en çok endişelendiren siyasî faktörlerden biri ise çok yeni, küçük ama alacağı sonuç merakla beklenen bir parti: Avrupa ortak para birimi Euro karşıtlığıyla öne çıkan Almanya İçin Alternatif Partisi. Beş ay kadar önce kurulan parti yüzde 3’lük oy oranını seçimlerde yükseltme potansiyeline sahip. Bu partinin alacağı sonuç ve seçim barajını aşıp meclise girip giremeyeceği merak konusu... Çünkü bu partinin muhafazakâr Hrıstiyan Birlik cephesinden çalacağı her oy büyük önem taşıyor. Yine Almanya’nın genç partilerinden Korsanlar, ‘şeffaflık ve katılım’ sloganlarıyla yüzde 3’lük oy oranında seyrediyor. Diğer küçük partilerin toplam oy oranı ise yüzde 6.

Seçimlere katılım oranı da merak konusu… Seçimlerde oy kullanmayanların sayısındaki artış sürüyor. Oy kullanmayanların oranı 1983 yılında yüzde 11,7 iken bu oran 2009 seçimlerinde yüzde 33’lere ulaşmıştı. Friedrich Ebert Vakfı’nın araştırmasına göre sandığa gitmeyi reddedenler arasında yüzde 33’lük kesim siyasî aktörlerden memnun olmadığını, yüzde 16’lık kesim partilerin siyasî içeriklerini ret ettiğini, yüzde 5’lik kesim ise genel olarak seçim sistemine karşı olduğunu belirtiyor.DW