Türkiye'nin ve Almanya'daki Türkiye kökenli derneklerin Alman dış istihbarat teşkilatı BND tarafından 'gözetim altına alındığının' ortaya çıkmasının ardından Almanya’daki Dernek yöneticileri açıklamada bulundular. Söz konusu dernekler bu yaklaşımın Almanya'da yaşayan göçmenler arasında Alman devletine karşı güven sorunu yaratacağını ve ülkede yabancı düşmanlığını tetikleyeceğini savunuyorlar.

YABANCI DÜŞMANLIĞINI TETİKLER

Türkiye'nin Alman dış istihbarat teşkilatı BND tarafından 'gözetim altına alındığının' ortaya çıkmasının yankıları sürüyor. Bununla birlikte, Hrıstiyan Demokrat Brilik Partisi (CDU) Parlamento Başkan Vekili Andreas Schockenhoff'un Almanya'daki Türk derneklerinin de dinlendiği yönündeki açıklaması derneklerin tepkisine yol açtı. Almanya'da faaliyet gösteren bazı Türk dernekleri konuya dair açıklamada bulunarak, bu yaklaşımın Almanya'da yaşayan Türkler arasında Alman devletine karşı güven sorunu yaratacağını ve ülkede yabancı düşmanlığını tetikleyeceğini savunuyorlar.

TGD EŞ BAŞKANI ÇINAR: DOSTLUĞA ZARAR VERDİ

Almanya Türk Toplumu (TGD) Eş Başkanı Safter Çınar, Almanya’nın Türkiye'yi dinleme faaliyetini ve konunun yol açtığı gelişmeleri yakından takip ettiklerini belirtiyor. Çınar, NATO ülkeleri olan Amerika’nın Almanya’yı, Almanya’nın da Türkiye'yi dinlediğine işaret ederek, söz konusu gelişmenin ülkeler arasındaki güvene ve dostluğa zarar verdiğini ifade ediyor.

'Türk dernekleri töhmet altında bırakılıyor'

Safter Çınar, bunun meselenin dış politika ile ilgili yanı olduğunu, ancak dinlenme skandalının Türk derneklerini de içine alarak bir iç politika soruna dönüşmeye başladığına dikkat çekiyor:” Hrıstiyan Demokrat Birlik Partisi Parlamento Başkan Vekili'nin yaptığı açıklama bizim asıl tepkimizi çeken gelişme oldu. Andreas Schockenhoff diyor ki, Almanya'daki Türk örgütlerinin terörle olan ilgileri ve Türkiye'den olan uzantıları dolayısıyla bunları dinlemek doğrudur. Tepkimiz bu ifadeye karşı, zira burada yaşayan yüz binlerce insan töhmet altında bırakılıyor.”

Almanya Türk Toplumu Eş Başkanı, bir devletin terörle ilişkili gördüğü oluşumları dinleyebileceğini, ancak buna açıklık getirmesi gerektiğini kaydediyor. Eş Başkan, tüm derneklerin ayni kefeye koyulmasının devlet-vatandaş arasındaki güveni zedeleyebileceğini savunuyor.

'Dostlar birbirini dinlemezse, biz neden dinlendik?'


Aynı şekilde Berlin Türk Cemaati Başkanı Bekir Yılmaz da devletin güvenliğe dönük bazı önlemler alabileceğini ancak bu konuda sınır tanımaz bir tutum içinde olmanın da hukuk devletiyle bağdaşmadığını ifade ediyor. ”Sonuç itibariyle Türk derneklerinde faaliyet gösteren insanların en az yarısı Alman vatandaşı. Bu durumda bir hukuk devleti olan Almanya’nın sınır tanımadan onları dinlemesi, birbirinden ayırmadan onların tehlike arz edeceğini düşünmüş olması kabul edilebilir bir tavır değildir” diyen Yılmaz konunun Türkiye ile alakalı boyutunu da şu sözlerle değerlendiriyor: “Bundan bir kaç ay önce Almanya Başbakanı’nın NSA tarafından dinlendiği ortaya çıkmıştı. Şansölye Merkel de demişti ki; ”Dostlar arasında bu gibi şeyler olmamalı”. O zaman adama sorarlar, beş senedir Türkiye'yi veya buradaki Türkleri dinliyorsunuz, madem dostlar dinlenilmiyordu, biz hangi kategoriye giriyoruz? Bence bunun cevabı biran önce verilmelidir.”

Avrupa Türk Demokratlar Birligi (UETD) Genel Başkanı Süleyman Çelik de Almanya’nın ABD tarafından dinlenmekten duyduğu rahatsızlığı, Türkiye'nin de dost ülke Almanya tarafından dinlenmekten dolayı duyduğunu dile getiriyor:”Böyle bir olayın yaşanmasıyla Almanya’nın Türkiye'ye güvenmediği anlamı da çıkabilir. Oysa dostlar arasında herhangi bir bilgi alışverişi gerekiyorsa, bu dostlar masasında paylaşılır. Bunun yerine teknolojik imkânlar kullanılarak, gizlice, habersizce dinlemeler yapmak hiç hoş bir şey değil.”

Bekir Yılmaz, Almanya'da yaşayan Türk toplumunun dışlanmışlık, cami ve evlerinin kundaklanması ya da aşırı sağcı cinayetlere kurban gitmeleri gibi çok sayıda acı olaylar yaşadığına dikkat çekiyor. Bu denli büyük haksızlıklara uğrayan başka bir toplumun çoktan bir araya gelip, tek ses olmayı başarabileceğini kaydeden Yilmaz, Türk derneklerinin tümünü ilgilendiren bu haksızlığın Türk toplumunu bir araya getirmesini temenni ediyor:” Bu gibi olaylar, bir hedefe yönelik birlikte hareket edilmesini zaruri kılıyor. İnşallah bu olumsuzluklar, en azından toplumun kendi içine dönüp düşünmesine vesile olur ve o da birlikte hareket etmelerini sağlar.”